Kişisel yaşam öyküsüyle Türk edebiyatının sıra dışı kalemlerinden biri olan Burdurlu Yazar Birnur Şener yaşamını yitirdi. ‘Fakirin Kıyısında’, ‘Düş Kurma Oyunu’ ve ‘Konuk’ adlı kitaplara imza atan Şener, uzun süredir tedavi görüyordu. 1947’de Burdur’da doğan Birnur Şener’in cenazesi 26 Mayıs Pazar günü öğle namazının ardından Çeltikçi ilçesinde defnedilecek.

KAFASI SEMAVER KADAR BÜYÜK AKILLI YAZARIN KEŞFİ

Yazar Birnur Şener’in yaşam öyküsü, bir yandan edebiyatın ve sözün insan ruhunu etkileme ve dönüştürme gücünü, bir yandan da yaşamın zorluklarına kelimelerle direnebilmeyi özetliyor. 1947’de Burdur’da doğan Birnur Şener 8 yaşındayken babası onu bir berber dükkânına götürdü. O yıllarda berberler sadece traş yapmıyor, aynı zamanda diş de çekiyordu. Küçük berber dükkânında sırasını bekleyen müşteriler, o yıllarda adı ülke gündeminde duyulmaya başlayan Burdurlu Yazar Fakir Baykurt’tan söz ediyor ve sobanın üzerinde kaynayan semaveri işaret ederek, “çok akıllıymış, kafası kocamanmış, şu semaver gibiymiş. Ağalara-beylere de kafa tutuyormuş. Yakında onu da deliğe tıkarlar gari” diye konuşuyorlar. 

TOPLUMSAL GERÇEKLİKLE, GERÇEKLİĞİN TOPLUMU ARASINDA BİR ÖYKÜ

Her şeyi merakla izleyen o küçük kızın zihninde birden kafası semaver kadar büyük olan, her soruna çözüm bulan bir kahraman canlanır. O yıllarda yazar olmak da, çocuk olmak da zordur. Hele de kız çocukları için. Halı dokumak gibi işler bu zorluğu katlar. Isparta Gönen’deki Köy Enstitüsü’nde eğitim alma fırsatını yakalayabilen yörenin şanslı gençlerinden biri olan Fakir Baykurt, ülkenin çalkantılı siyasi gündeminin ortasında bir eğitim emekçisi ve yazar olarak toplumcu-gerçekçi edebiyatın ürünlerini verme telaşındayken yaşadığı baskılara göğüs germe savaşımı verir. 

FAKİR AMCAYA MEKTUPLAR YAZAN KÜÇÜK KIZIN EDEBİYATLA DEĞİŞEN DÜNYASI

Fakir Baykurt’un 1959’da yazdığı ‘Efendilik Savaşı’, Türkiye kırsalındaki sıradan insanların çelişkilerle dolu yaşama tutunma öykülerine odaklanırken, o sıradan insanların arasında, yaşanan çelişkilerden payına düşeni alan küçük bir kız çocuğu olan Birnur Şener ise başına gelenleri bir mektup yazarak ‘semaver kafalı’ akıllı yazara anlatmaya karar verir. Yaşadığı sorunlara belki Fakir amcası bir çözüm bulabilir. Ancak yazdığı mektubu gönderecek ne bir adres, ne de pul parası vardır elinde. Olsun. O yine de yazar. Ağlayınca yazar, sevinince yazar, canı sıkılınca yazar, haksızlığa uğrayınca yazar, büyüdükçe yazar, yazdıkça büyür. Mektuplar biriktikçe birikir. Evlenir, çocukları olur, Eczane kalfalığı yapar, halı dokur, yaşam telaşının ortasında edebiyat onun için bir nefes alma alanına dönüşür. Zaman içinde Fakir Baykurt’un bütün kitaplarını okur. Kitapların toplatılıp yakıldığı, gömüldüğü zamanlarda “sizin evi kimse aramaz” diye etrafındaki okumuş yazmış kesimden kitaplar gelmeye başlar ve Birnur Şener zamanla tutkulu bir edebiyat okuruna dönüşür. Ancak onun en sevdiği yazarı, her kitabını ezbere bildiği ancak bir kere bile yakından görmediği, yazdığı onca mektubu göndereceği adresini bile bilmediği Fakir Baykurt’tur. 

40 YIL SONRA FAKİR BAYKURT’LA İLK BULUŞMA

Yaklaşık 40 yıl boyunca dünyayı Fakir Baykurt’u okuyarak anlamaya çalışır. Derken 1998 yılında bir gün Fakir Baykurt’un Burdur’da konferans vereceğini öğrenir. Çocukları onu çok sevdiği yazarıyla buluşturmaya karar verir. O gece uyku tutmaz bir türlü:

“Bir uyanıyorum saat bir, bir uyanıyorum saat iki… Saat dörtte ‘kalk gari Birnur’ dedim kendi kendime. Bir patates yemeği pişirdim, ‘böğün pişirdiklerimi akşam yeriz, onu da yarın yeriz’ dedim. Patatesleri soyu soyuverdim… Saat yedi oldu, benim oğlanlar halen yatıyorlar. Nasıl olsa tatil, onlar da dinlenecek ama anlayan kim? Benim aklım yolda. Toplantı 11’de. Acaba kaç dakikada varırız, yolda arabanın tekeri patlar mı? Saat sekizi zor ettim gari. ‘Kalkın baken, çaylar hazır, garardı çay’ dedim…”

‘VARDIM ÖNÜNE DİKİLDİM’

Birnur Şener’in 40 yıl boyunca kitaplarını okuduğu yazarını görmesine saatler kalmıştır artık. Çeltikçi-Burdur arasındaki yol uzadıkça uzar. Etkinliğin yapılacağı salona varırlar. Önce söyleşi, ardından kitap imzaları. Birnur Şener o ilk karşılaşmayı şöyle anlatıyor:

“Vardım önüne dikildim. Karşısında başı örtülü, uzun mantolu beni görünce bir an merakla baktı. Çocukluğumdan beri kitaplarınızı okudum. Oğlum bütün kitaplarınızı aldı bana. Bunlar imzalanacak. Herkesler buraya dolmadan benim kitapları bir imzala yazar efendi, öğretmenim’ dedim. Bir güldü bir güldü Fakir Baykurt. ‘Tren yollarında az beklemedim. Kafası kocaman, semaver kafalı yazar gelecek de bizi kurtaracak’ diye. ‘Gelmediniz. Sizi Almanyalara kaçırtmışlar. Almanya’daki adresinizi bulamadım. Öğretmenlere sordum bilemedi. Kimselerden bir adresinizi bulamadım. Yüzlerce mektup yazdım size’ dedim. ‘Fakir Baykurt, ‘O mektupları okuma şansımız var mı?’ diye sorunca, ‘bizim eve buyurur gelirseniz hepsini önünüze dökeceğim’ dedim. Öylece tanışmış olduk.”

BİR BAYRAM ANISININ YAZILDIĞI MEKTUP VE FAKİRİN GÖZYAŞLARI

Fakir Baykurt, bu ilk tanışmanın ardından iki hafta sonra yeniden Burdur’a geldiğinde, Birnur Şener’in Çeltikçi’deki evinin yolunu tuttu. Eşiyle birlikte 2-3 gün konuk oldular Birnur Şener’in evinde. 40 yıl sonra Çeltikçi'deki mütevazı evde buluşan Fakir Baykurt ve Birnur Şener'in bu tarihi anlarına sevdikleri de eşlik eder. Yazdığı mektupları yazarının önüne döken Birnur Şener’in, bir zamanlar arkadaşları okula giderken gelin olduğu yıllarda yaşadığı bir Cumhuriyet Bayramı anısını yazdığı mektubu okuyan Fakir Baykurt, gözyaşlarını tutamaz. 

O MEKTUPLAR FAKİRİN KIYISINDA ADIYLA KİTAPLAŞTI

Fakir Baykurt'un o gece okuduğu mektupların bir kısmı, usta yazarın 11 Ekim 1999’da yaşamını yitirmesinin ardından bir kitapta toplanarak ‘Fakir'in Kıyısında’ adıyla yayınlanır. Ömrünü bir yazarı okuyarak, onunla özdeşleşerek geçiren bir okuyucunun yaşadığı 40 yılın özeti olan bu kitap, Birnur Şener'in önünde yepyeni bir sayfa daha açar. Artık o bir yazardır. Okurun yanısıra edebiyat çevrelerinin de ilgisini çeken bu kitabın ardından bu kez de kurmaca öyküler yazmaya başlayan Birnur Şener, ‘Düş Kurma Oyunu’ ve ‘Konuk’ adlarıyla iki öykü kitabı daha yayınlar. 

‘GEÇ BULDUM, TEZ KAYBETTİM’

Tıpkı okuyarak büyüdüğü biricik yazarı, ‘Tombili kuşum’ diyerek sevdiği Fakir Baykurt gibi o da içinde yaşadığı toplumun insanlarını yazar. Ancak “geç buldum, tez kaybettim” dediği Fakir Baykurt'un zamansız ölümünün yarattığı kekrelik, Birnur Şener'in mutluluğunun bir yanını hep eksik bırakacaktır. Birnur Şener'in okur olarak başlayan edebiyat yolculuğu, yazar olarak  sürüp giderken pek çok konferans, söyleşi ve imza gününde binlerce yeni okuyucuyla zenginleşir. Bununla da yetinmez, köy okullarına kütüphaneler kurar. 

BU DÜNYADAN BİRNUR ŞENER GEÇTİ

Yaşamın gerçekliğinin her koşulda edebiyatın önüne geçtiği bu güzel toprakların sımsıcak yürekli insanlarından biriydi Birnur Şener. Bu sabah, 26 Mayıs 2024 tarihinde Birnur Şener’in hakka yürüdüğü haberini aldım. Yakınları onu çok sevdiği çiçeklerle uğurluyor. Bu dünyadan bir Birnur Şener geçti. Anıları, tanıklıkları ve düşleriyle sözün kanatlarına tutunarak yaşamın hoyratlıklarını aşmayı, kendini her koşulda yeniden var edebilmeyi başarabilen bir kadının öyküsünü bıraktı bizlere. Anısı hep bizimle, okurlarıyla, dostlarıyla ve sevdikleriyle yaşayacak. Güle güle Birnur abla. İçten gülümsemenle anacağız seni hep…
 

Muhabir: YUSUF YAVUZ