Birleşik kamu İş Antalya İl Başkanı Sadık acar, hükümetin gündeme getirdiği kamuoyunda tartışılan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile ilgili bir açıklama yaptı. Sadık Acar açıklamasında,  “Bir süredir dillendirilen Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi‘ni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün Cumhurbaşkanlığı Sarayından kamuoyuyla paylaştılar. Bu paket içeriğinde bulunan kamu çalışanlarının kazanılmış sosyal ve ekonomik haklarını geriye götürecek adımlarla doludur. Öncelikle paketin Saray’dan ahkâm keser gibi açıklanması inandırıcılığını baştan yok etmiştir.” dedi. 

"ANAYASAL HAKKIMIZA DOKUNDURTMAYIZ"

Paketin içeriğinde kamuda personel servis hizmetinin toplu taşıma olan yerlerde kaldırılacağı, ancak kanunla izin verilenler yabancı menşeli araç kullanmaya devam edeceği bilgilerinin yer aldığını belirten Sadık Acar, şunları söyledi: “Servis hizmeti toplu taşımadır. Büyükşehirlerde ulaşım sorunu her geçen gün artmaktadır. İşe gelip gitmeler saatlerce zaman alacak, yakıt masrafı artacak. Evden işe, işten eve giderken bile yorgun gidilmiş olacak. Bu durum iş verimini olumsuz etkileyecek, trafik yoğunluğuna sebep olacak. Ayrıca engelli çalışanların da mağduriyeti artacaktır. Servisleri kaldırılan hemşireler nöbet çıkışı evlerine gitmekte zorlanacak, servislerinin kalkması ile zaten dar olan bütçelerinden ayda önemli bir meblağı da yol parasına ayırmak zorunda kalacaktır. Bir yandan bakanlar, bakan yardımcıları, danışmanları, bürokratlar, onlarca korumalar ve araçlar aile boyu savurganlık sürerken, diğer taraftan memurun servisinin kaldırılmasını ve giyim yardımının kesilmesini kabul etmiyoruz. Anayasa ile korunan ve kanun hükmünde olan Toplu Sözleşme ile kazanılan servis hakkımıza ve giyim yardımımıza dokundurtmayız.” 

"BÜYÜKŞEHİRLER SÜRGÜN ŞEHRİ OLDU"

“Mevcut sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması”nın misafirhanelerin, kampların satılması demek olduğunu; elde  kalan sayılı sosyal tesislerin de öncekiler gibi birilerine peşkeş çekileceğini belirten Sadık Acar, kamu lojmanlarının elden çıkarılmasının da büyük sorun teşkil ettiğini söyledi. Son yıllarda başta büyükşehirler olmak üzere tatil beldelerinde ev kiralarında meydana gelen fahiş artışların, kamu görevlilerinin bu şehirlerde çalışmalarını imkânsız hale getirdiğini belirten Sadık Acar, “Yüksek kiralar nedeniyle büyükşehirlerde kimse çalışmak istemiyor. Bu şehirler sürgün şehri olmuştur. Memurun barınma sorunu artarak devam etmektedir. Kamu lojman kiralarının nispeten daha uygun olması bir nebze memurun barınma sorununa çözüm olmaktadır. Lojman sayısı artırılacak yerde lojmanların elden çıkarılması kamu hizmetlerini aksatacak ve verimini olumsuz etkileyecektir.” diye konuştu. 

"GEÇİLMEYEN KÖPRÜLERE PARA ÖDEMEYE DEVAM"

Kamuya personel alımının üç yıl boyunca emekli olanların yerine alımla sınırlandırılmasının doğru olmadığını belirten Sadık Acar, şöyle devam etti: “Kamuda personel açığı zaten had safhaya ulaşmış bulunmaktadır. Kamuda sağlık sektöründe, eğitim sektöründe yargıda personel sayısı zaten yetersiz. Üç kişinin yapacağı işi bir kişinin yapmasını istiyorlar, bu da hizmetin kalitesinin düşmesine, halkın mağduriyetine yol açacaktır. Üç sene boyunca bu alanlarda personel sayısını sabit tutmak hizmetin kalitesini daha da düşürecek. Hastalara iki dakika değil bir dakikada arayla randevu verilecek, dersler öğretmensiz geçecek, kırk kişiye bir öğretmen durumu elli öğrenciye bir öğretmene geçecek, yargıda yıllar süren davalar daha da uzun sürelerde sonuçlanacak, icra dosyaları adliyeye sığmayacak boyuta gelecektir. Atanmayan öğretmen, sağlıkçı, hukukçu sayısı artacak ve işsizlik büyüyecektir. Muhalefete geçmiş belediyelere para verilmeyecek, iktidar partilerinden milyarlarca borç kalmış belediyeler parasızlıktan çalışamaz duruma getirilecektir. Ama Diyanet İşleri Başkanının makam arabası sayısı ve personel sayısı azalmayacak, cumhurbaşkanının uçak sayısı azalmayacak, iktidar bürokrasisine dağıtılan arabalar, korumalar, eşlerine verilen makam araçları, korumalar, yazlık-kışlık saraylar, jakuzili-sekiz banyolu makam odaları azalmayacaktır. Geçilmeyen köprülerin, inilmeyen havaalanlarının müteahhitlerine para ödemeye devam edilecektir. Kamu personeline fotokopi kağıdı verilemeyerek tasarruf yapılacak ancak kamu emekçilerinin lojmanları satılacak, yıkılacak; yerlerine gökdelenler yapılarak yandaşa yine para aktarılacak; kamu personeline bir de kira parası yüklenecektir. Hastalara ilaç verilmeyecek ama şehir hastanelerinin müteahhitlerine milyarlar ödenmeye devam edilecektir. Bunun yanında üç sene boyunca kamu emekçilerinin maaşları TÜİK hileleri ile enflasyon karşısında daha da ezdirilecektir. ”

"KİM YEDİYSE HESABI ONLAR ÖDESİN"

İktidarın Anayasanın ilk dört maddesinde bulunan sosyal devlet ilkesini Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile fiilen ortadan kaldırmış olacağını belirten Sadık Acar,  “Kılıf baştan uyduruluyor. Dertleri söz verdikleri seyyanen zammı emeklilere vermemek, 3600 Ek-Gösterge verilmesi gerekenlere vermemek, kira desteğini vermemek, giyim yardımını vermemektir.  11 trilyon 89 milyar TL’lik bütçede memurun kazanılmış hakları çerez parası sayılır. IMF bile bu kadar vicdansızlık yapmadı. Tasarruf adı altında emekçilerin boğazı sıkılacak. Yediler bitirdiler hesabı bize ödetecekler. Kim yediyse hesabı onlar ödesin. İktidarı buradan uyarıyoruz. Kamu tasarrufu tedbirleri açıklandı ancak fatura yine halka ve kamu emekçilerine kesilmiştir. İktidar yandaşlarına para aktarmaktan, lüks ve şatafattan vazgeçmemiştir. Hükümet tasarruf yapmak istiyorsa; yandaşa, tarikat ve cemaatlere, vakıflara, müteahhitlere, saraya, faize, rantiyeye, mültecilere bütçeden oluk oluk akan hortumlardan kesmelidir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak memurun alın terinin, kazanılmış haklarının kesilmek istenmesine karşı alanlarda sonuna kadar mücadele edeceğimizi belirtiyoruz.” dedi. 
 

Muhabir: MUSTAFA KOÇ