Bir belgemiz, bir fotoğrafımız, bir tanığımız yoksa biz de yokuz.
Toplum seni görüp bilmiyorsa, sosyal medyada yoksan yoksun.
Bugün kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü, dün öğretmenler günüydü, sosyal medya mesajlarla doldu taştı.
Bugün de sosyal medya gündemi kadına karşı şiddetle mücadele olacak.
Peki şiddet gören kadınlar nerede?
Şiddet görmeyen kadınlar da nerede?
Ne kadar yanlarında olabiliyoruz, yanlarında durabiliyoruz?
Bildiriler hazırlayıp okumak, sosyal medyada yanındayım mesajı yayınlamak, hepimiz için doğru ve çözüme yönelik politikalar uygulatmaya yetiyor mu?
Öğretmenler haklarını aramak için sokaklara çıktı, yürüyüş yaptı, sosyal medya paylaşımları kadar ses getirmedi.
Bugün bazı kadın örgütleri ve partiler meydanlarda bildiri okuyup pankart taşıyacak. Gün bitecek haber bültenleri bir iki dakika gösterecek, polis müdahalesi yoksa o bile sansasyon yaratmayacak.
Sosyal medya hikayeleri 24 saat sonra internetin karanlığına gömülecek, 26 kasımda gündem değişecek.
Kadınlar üzerinden oluşturulan politikalar, ahlak kavramı, din kavramı kadın olmazsa ne olur sorusunu akla getiriyor?
Kadınlar yerine doğurabilen makinalar yapılıyor, yapay bebekler üzerine çalışılıyor, ülkemizde kadınlara esnek çalışma adı altında evin yolu gösteriliyor.
Toplumdan uzak dur deniyor!
Kadın aile kavramları üzerinde oyunlar oynanıyor, kadına bir yer bulunamıyor ya anne ya eş, ya da iş kadını olabiliyorlar sadece kadın olmak suç.
Neden sadece kadın olmak suç onu da biliyor musunuz? Çünkü sadece cinsiyetçi bir bakış açısı bunu diretiyor, insan olmanın dışında yalnız cinsiyetiyle var olması isteniyor kadının.
Kadın için sıfatlar hep cinsiyetçi oluyor, bir erkek için cinsiyetçi bir söylem olduğunda, erkeğin erkekliğine hemen zarar geliyor. Yalnız ülkemizde değil gelişmiş toplumlarda da maalesef ayrımcılık hep var.
Kadın hakları var çocuk hakları var, insan hakları var biz insan haklarına dahiliz ama ayrımcılık, taa buradan başlıyor çünkü bu yetmiyor kadınları özel korumak gerekiyor peki NEDEN ve KİMDEN?
BUGÜN NEDEN KADINA ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE GÜNÜ?
25 Kasım tarihi neyi ifade ediyor, böyle bir günde herkes içini döksün diğer günler daha az konuşulsun diye mi merak ediyorum ancak bu tarihin neden seçildiğine bir bakalım önce.
Mirabal Kardeşler olarak bilinen, Patria, Minerva ve María Teresa, 1930’lu yıllardan 1961’e kadar Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele etti. 1960’lı yıllarda mücadele ülke çapına yayıldı.
Rejime karşı halk arasında gizli örgütler kuruldu. Bu örgütlerden biri de üç kız kardeşin kurduğu “Clandestine” hareketi oldu. Trujilo, Mirabal kardeşler ve eşlerini terörist ilan etti. Trujillo, 2 Kasım 1960’ta yaptığı konuşmada, “Ülkenin en büyük iki sorunu Kilise ve Mirabal kardeşlerdir” dedi.
Trujillo’nun konuşmasından 23 gün sonra Mirabal kardeşlerin arabalarının önleri kesildi. Üç kardeş öldürüldü. Kardeşlerin diktatör rejimi ortadan kaldırmak için kurdukları Clandestine Hareketi ise kadınların öldürülmelerinden bir yıl sonra diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynadı.
Yani ülkelerindeki rejime karşı çıkan bir örgüt üzerinden kadına şiddet için mücadele günü ortaya çıkıyor.
1981 yılından beri 25 Kasım, kadına karşı şiddetle mücadele etme günü olarak anılıyor.
Birleşmiş Milletler, bugünü 1999 yılında resmi olarak “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan etti.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesi ile kadına yönelik şiddetin son bulduğu, hak ve özgürlüklerden yana cinsiyet eşitliğinin sağlandığı kadının kadın olarak var olabildiği bir dünya diliyorum.