Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Devlet Güvencesinde Sözleşmeli

Üretim Modeli ile Tarımda Kendine Yeten Türkiye

Kemal Bilal Öner (Proje Danışmanı: Prof Dr. Hüseyin Basım)

I. Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Üretici Modeli Nedir?

Türkiye, biyolojik çeşitlilik, zengin iklim ve coğrafi koşullar, tarıma dayalı sanayiyi içeren önemli tarımsal üretim potansiyellerine sahip olan ve dünyada 55 tarımsal ürünün üretiminde ilk on sırada yer alan önemli bir tarım ülkesidir. Dünyanın en büyük üçüncü tohum bankası kapasitesine sahip olan Türkiye, tarım ürün çeşitliliği bakımından önemli bir konumdadır. Sebze, meyve ve diğer tarımsal ürünleri hem üreten hem de ihraç edebilen Türkiye pek çok üründe küresel tarım piyasasına etki edebilecek potansiyele sahiptir.

Bazı tarımsal ürünlerde üretim miktarı bakımından Türkiye’nin dünyadaki konumu şu şekilde özetlenebilir:

Mercimek, patlıcan ve ıspanakta dördüncü, hıyarda üçüncü, kayısıda birinci, zeytinyağında dördüncü, armutta beşinci, incirde birinci, şeftalide beşinci, elmada dördüncü, böğürtlende dördüncü, kirazda birinci, domateste dördüncü, ayvada birinci, karpuzda üçüncü, koyun sütünde birinci, çayda altıncı, fındıkta birinci, koyun etinde dördüncü, kestanede üçüncü, Antep fıstığında üçüncü, doğal balda üçüncü, arpada sekizinci, buğdayda on birinci ve yünde en fazla üretim yapan beşinci ülke konumundadır. Diğer tarım ürünlerinde de ciddi düzeyde üretim yapabilen Türkiye, 52 milyar dolarlık küresel bir tarım ekonomisine ulaşabilmiş olmasına rağmen Türkiye’nin yukarıda belirtilen sahip olduğu potansiyel dikkate aldığında çok daha önemli bir konumda olmayı hak ettiği açıktır.

Türkiye, dünyada birçok tarımsal üründe (sebze ve meyve) kendi kendine yeterli iken (Şekil 1, 2) bazı tarımsal ürünlerde ise kendi kendine yeterlilik düzeyi sağlanamamıştır (Şekil 3).

Özellikle tarla bitkileri ürünleri arasında mercimek, mısır, ayçicek, çeltik ve kuru fasulye üretiminde Türkiye’nin kendi kendine yeterliliği %60 ile %85 arasında değişmektedir (Şekil 3).

Türkiye’nin sahip olduğu ekolojik zenginliği ve organik tarıma uygun izole alanları dikkate alındığında hayvansal tarım ürünlerinden organik bal üretimi için de önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen sürdürülebilir bir organik bal üretimi sağlanamamıştır. Aynı şekilde, insanların beslenmesinde en önemli protein, mineral ve vitamin kaynağı olması sebebiyle önemli bir hayvansal gıda olarak nitelendirilen yumurtanın Türkiye nüfus artışı dikkate alındığında sürdürülebilir bir yumurta üretimi de sağlanamamıştır. 2019 yılında imzalan Yeşil Mutabakat çerçevesinde, 2030 yılı itibariyle tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin %50’sini ve mineral gübre kullanımının %20’sini azaltmak hedeflenmiştir. Ayrıca, AB ülkelerinde sürdürülmekte olan tarım alanlarının %25’inin organik tarım faaliyetlerinin yapılması amaçlanmıştır.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını sıfırlama, istihdam yaratma ve emisyonları azaltırken yaşam kalitesini iyileştirme stratejisiyle iklim ve çevre sorunlarını daha geniş ve daha etkili bir şekilde ele alıyor.

2020 yılında ortaya çıkan COVID-19 pandemisi sebebiyle, arz Güvenliliği ve sürekliliği önem kazanırken, sürdürülebilir üretim ve tüketim sistemlerinin geliştirilmesine duyulan ihtiyaç toplumun her kesiminde hissedilmiştir. Bununla beraber, ilerleyen yıllarda etkisini artırması beklenen küresel iklim değişikliği, daha bilinçli toplumların oluşmasını da beraberinde getirecek ve bugün de gözlemlemeye başladığımız tüketicilerin sürdürülebilirlik algılarını ve beklentilerini pekiştirecektir. Bu süreçte, bir yandan, arz talep dengesini gözeten üretim yapısıyla uluslararası rekabet gücünü artırmış, diğer yandan çevresel ve sosyal açıdan sürdürülebilir, ileri teknolojiye dayalı, verimliliği yüksek, etkin bir tarım sektörünün oluşturulması elzem görülmektedir.

Ülkemizin coğrafi konumu itibarıyla iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alması ve en büyük ticaret ortağımızın iklim-nötr ilk kıta olma hedefi kapsamında atacağı adımlar göz önüne alındığında, hem ülkemizin iklim değişikliğiyle ve iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele çabalarına katkı sunması, hem de AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki alacağı önlemlerin ülkemizin AB ile tarım ticaretinin sürdürülebilirliğini sekteye uğratmaması açısından ülkemizin sürdürülebilir tarıma yönelik eylemler gerçekleştirmesi önem arz etmektedir. Bu yüzden, Türkiye’nin tarımsal üretimde yeni nesil akıllı tarım üretim teknolojilerini ve sürdürülebilir tarım sistemlerini kullanmak suretiyle yukarıda bahsedilen bitkisel ve hayvansal tarım ürünlerinin yeterliliğinin %100 ve üzerine çıkarılması ve ithalatın engellenmesi önemli bir tarım politikası olmalıdır.

Bu projenin amacı; özellikle ülkemizde üretimde kendine yeterliliği düşük, insan ve hayvan beslenmesinde önemli temel gıda ürünleri olan, girdi maliyetlerinin yüksek, taban fiyatlarının önceden belli olmaması, üretim planlanmasının bulunmaması sebebiyle üretimin düşmesi ve ithalatı yapılan tarım ürünleri olan kırmızı ve yeşil mercimek, mısır, kuru fasulye, ayçiçeği, siyah ve beyaz çeltik, yumurta ve organik balın farklı bölgelerimizden seçilen tarım alanlarında genç kadın ve erkek girişimcilerin istihdamının sağlandığı, üreticilerin yeni üretim teknolojilerini öğrenip sonuçlarını görecekleri model sürdürülebilir tarımsal üretim sistemlerini kurmak, hedeflenen ürünlerde ülke içinde yeterliliğini sağlamak ve ithalatı sınırlamaktır.

Bu amacı gerçekleştirmek için bu proje kapsamında, planlı üretim yapmayı, oluşturulacak kayıt sistemine girmeyi, teorik ve uygulamalı bilgileri içeren kurslara katılmayı, tohum alımından, hasada kadar her aşaması takip edilecek kontrollü tarım yapma şartlarını kabul edecek, hasat ettiği ürünü devlete tohum ekiminden önce belirlenen taban fiyattan devlete vermeyi taahhüt edecek sözleşmeyi imzalayan maksimum 50 dekar arazisi olan veya kiralayan 18-30 yaş grubundaki kadın, erkek genç üreticilerin SGK (Çiftçi Bağkur Primi) primleri emeklilik yaşına kadar devlet tarafından ödenecektir. Üreticiler emeklilik hakkını kazandığında devlet emekli maaşını verecek. Üreticilerin üretim için gerekli tüm teorik ve uygulamalı bilgileri içeren kurslar verilerek genç çiftçiler yetiştirilecektir. Her üretici “Üretici Kayıt Sistemi” ne dâhil edilerek tohum alımından, hasat aşamasına kadar olan tüm üretim faaliyetleri ve çıktıları takip edilecektir. Sisteme giren her üreticiye bir hesap oluşturularak üreticilerin ihtiyaç duydukları tohum, gübre, ilaç ve diğer malzemelerin temin edildiği tedarik bölümünden verilerek borcuna kaydedilecek. Yine üreticinin hasat sonuna kadar olan nakdi ihtiyacı aylık net asgari ücreti geçmeyecek şekilde verilecektir. Üretim için gerekli olan traktör ve ekipmanlar, hasat makineleri, devlet tarafından alınacak üreticinin ihtiyacı olduğunda kar güdülmeden amortisman hesabına göre dekar başına cüzi bir miktar kira alınarak üreticinin ihtiyacı karşılanacaktır. Böylece her üreticinin traktör ve ekipman almasına gerek kalmayacak, milli servet boşa harcanmayacaktır. Hasat sonunda üretici malını alım deposuna teslim ettiğinde taban fiyatı üzerinden hesaplanarak aldığı avans ve girdi maliyetleri düşülerek bakiyeleri ödenecektir. Proje kapsamındaki ürünlerin taban fiyatları tohum ekiminden önce belli olacaktır. Bu üretim sisteminde çiftçilerimiz, hem öğrenecekler, hem üretecekler hem de kazanacaklar. Böylece, çiftçilerimizin toprağına sahip çıkması sağlanacaktır.

Sonuç itibariyle sunulan bu proje kapsamında;

• Türkiye’nin tarımda kendi kendine yetebilen ülke olmasını sağlayacaktır. Genç çiftçiler yetişecek, işsizlik önlenecek,

• Köyden kente göç önlenecek,

• Proje kapsamındaki ürünlerin üretimi artacak,

• İthalat önlenmiş ve yeniden ihracatçı konuma ulaşılması sağlanacak.

• Sürdürülebilir üretim sistemi ile tarımsal üretim arttırılacak ve Türkiye’de kişi başı tarımsal ürün tüketim miktarlarını arttırarak insanlarımızın özellikle sağlık açısından yeterli beslenmesinde önemli katkı sağlayacak,

• Etkin üretim yönetimi ve kaynak kullanımıyla üretimde birim maliyeti düşürülebilecek ve üretim standardizasyonu sağlanacaktır.

Sürdürülebilir üretim sistemlerinin detayları ürün bazında bu proje içeriğinde sunulmuştur

II. Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Üretici Modelinin Uygulanabileceği Stratejik Ürünler

A- Siyah - Beyaz Çeltik Üretimi ve Sözleşmeli Üretici Modeli

USA Rice Federation’un açıklamasına göre, ABD’de yapılan pek çok araştırma; pirinçte yer alan farklı vitamin ve minerallerin vücut sağlığımız açısından önem taşıdığını ortaya koyuyor. Çünkü pirinçte; kuvvetli kas ve kemik yapısını güçlendiren protein, karbonhidrat, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, E, B1, B2 vitaminleri ve folik asit bol miktarda bulunuyor. Bununla birlikte, pirinç, yüksek karbonhidrat, kalsiyum ve magnezyum içeriği ile özellikle kemik gelişimini desteklemesi ile diğer hububat türlerinden ayrılıyor. Pirinçte karbonhidrat miktarı bol olduğu için, vücuda yakıt sağlar ve beynin normal işleyişine yardımcı olur. Karbonhidratlar vücut tarafından metabolize edilmesi ve fonksiyonel, kullanılabilir enerjiye dönüştürülmesi açısından kaçınılmazdır. Pirinç zararlı yağ, kolesterol ve sodyum içermez. Siyah pirinç birçok kanser türlerine karşı koruma sağlayabilen çözünmez lif bakımından zengin bir pirinç çeşididir.

Pirinç dengeli beslenmenin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Pirinç dünya nüfusunun yarısından fazlasını besleyen önemli bir tahıl mahsulüdür çünkü çok küçük miktarları bile insanları sağlıklı ve canlı tutabilir.

DÜNYA ÇELTİK ÜRETİMİ

2020/2021 döneminde dünya pirinç üretimi toplam 735.4 milyon ton olup Çin Halk Cumhuriyeti, yılda 212 milyon ton üretimle dünyanın pirinç üretiminin %28.1’ni karşılayan dünyanın en büyük pirinç üreticisidir. Hindistan, 184 milyon ton yıllık üretimiyle dünyanın pirinç üretiminin %23.9’unu karşılayarak ikinci sırada, Endonezya yılda 83 milyon ton üretim ile dünya pirinç üretiminin

%7.3’ünü karşılayan dünyanın üçüncü büyük pirinç üreticisidir. Türkiye, 940 bin ton üretimiyle dünya pirinç üretiminde 38. sırada yer almıştır.

TÜRKİYE’DE ÇELTİK ÜRETİMİ

Ülkemiz, beyaz ve siyah çeltik üretiminde iklim ve toprak yapısı elverişliliği, çeltik tarımı yapılan arazinin çoğunlukla diğer bitkisel ürünler için elverişli olmaması, çeltik veriminin dünya ortalamasının üzerinde olması, çeltik işleme fabrikalarının birden fazla bölgede faaliyet gösteriyor oluşu ve çeltik fabrikalarının işleme kapasitelerinin yüksek oluşu gibi oldukça güçlü bir potansiyele sahiptir.

2021 üretim yılında 129 bin hektar alanda 1 milyon ton çeltik üretimi gerçekleşmiştir.

Türkiye çeltik üretim alanlarının %85’i. Edirne %40, Samsun %16, Balıkesir %13, Çanakkale %9, Çorum %6’dadır. Edirne’nin tek başına Türkiye çeltik tarım alanlarının %40’ına sahip olduğu görülmektedir.

2021 üretim yılında 129 bin hektar alanda 1 milyon ton çeltik üretimi Türkiye ihtiyacını karşılamadığı için 280 bin 400 ton çeltik, pirinç ve kahverengi pirinç ithal edilmiştir. Buna karşılık 30 bin 671 ton ihracat yapılarak 18 milyon dolar döviz girişi sağlanmıştır. Net toplamda 249 bin 729 ton çeltik ve pirinç ithalatı karşılığında 135 milyon dolar ödeme yapılmıştır.

Ülkemiz, beyaz ve siyah çeltik üretiminde iklim ve toprak yapısı elverişliliği, çeltik tarımı yapılan arazinin çoğunlukla diğer bitkisel ürünler için elverişli olmaması, çeltik veriminin dünya ortalamasının üzerinde olmasına rağmen Türkiye’nin çeltik üretiminde ithalatçı olmasının sebebi üretim maliyetlerinin yüksek olması, taban fiyatının önceden belirlenmemesi, üretim planlamasının olmaması, üreticiye verilen destekleme primlerinin yetersiz olmasıdır.

Çözüm: Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Sürdürülebilir Çeltik Üretim Sistemi

Türkiye’nin pirinç ithal etmemesi için yaklaşık 250 bin ton pirinç üretmesi gerekir. Bu da yaklaşık (çeltikten %60-65 randımanla pirinç elde edilmekte olup, geride kalan %35-40’lık kısım kepek, kavuz ve diğer kalıntılardan oluştuğundan) 350 bin ton çeltik üretimi yapması demektir. Türkiye’de ortalama 1 dekarda 770 kg çeltik üretildiğine göre 454 bin dekar daha çeltik üretim alanı yaratmak gerekir.

KEMAL BİLAL ÖNER’İN ÖZGEÇMİŞİ

Antalya’nın Kumluca ilçesinde doğdu. İlk, orta, lise eğitimini Antalya’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. Vatani görevinin ardından iş hayatına Sümerbank mağazaları Kumluca bayiliğini alarak başladı. Daha sonra tarım sektöründe sebze ve narenciye ticareti yaptı. Büyük hipermarket zincirlerinin narenciye ve sebze tedarikçisi oldu.

Halen tarım sektöründe ailesinden kalan tarım arazilerinde çiftçilik yapıyor.

CHP’de aktif siyasete 2009 yılında Kumluca’da İl Genel Meclis Üyesi Adayı olarak başladı. 2009-2014 arası CHP’de sade bir üye olarak çalıştı. 2014 yılında olağanüstü ilçe kongresinde Kumluca İlçe Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 2015 yılında Kumluca ilçe başkanının istifasının ardından yönetim kurulu üyelerinin oybirliği ile ilçe başkanı seçildi. 29 Kasım 2015’te tek aday olarak katıldığı olağan kongrede delegelerin tümünün oyuyla Kumluca CHP ilçe başkanı seçilen Öner, 2017 yılında yeniden ilçe başkanlığı görevine seçildi.

CHP’nin 19’uncu, 35’inci ve 36’ıncı büyük kurultaylarında kurultay delegesi olarak Antalya’yı temsil eden Öner, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla 26 Nisan 2018 tarihinde İlçe Başkanlığı görevinden istifa ederek 27. Dönem Cumhuriyet Halk Partisi’nden 11’inci sıra Milletvekili Adayı oldu.

Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) ile Kumluca Ziraat Odası üyesi olan Öner, 2004-2009 yılları arasında Kumluca Gönüllüleri Derneği Başkanlığı döneminde Kumlucalı gençlere yönelik birçok sosyal yardım ve kültürel faaliyetlere imza attı. Antalya TEMA Vakfı ve Antalyaspor kongre üyesidir.

Türkiye’nin sorunlarına yönelik, Cumhuriyetimizin İkinci yüzyılına yakışan önemli araştırma ve projeler hazırladı. Bu projeler şöyle: Bir Çiftçinin Gözünden Antalya Tarım Sorunları ve Çözüm Önerileri (2021), Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Antalya’da Uluslararası Tarım Üniversitesi Projesi (2023), Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Üretici Modeli ile Tarımda Kendine Yeten Türkiye (2023), Kırsal Kalkınmada Karavan

Turizminin Rolü ve Antalya Örneği (2023).

Öner, evli ve bir kız babasıdır.