{iframe0}

Bağımsız Sanat Hareketi Gönüllüleri ‘’Farklılığı ve sanatın evrenselliğini benimseyen herkes sergimize davetlidir. Daima sanatla’’ İfadeleri ile sanatseverler ve Kaleiçi gezginlerini sergilerine davet ettiler.

Bağımsız Sanat Hareketi’nin kurucusu Sevda Kesim ‘’BAĞIMSIZ SANAT Hareketi’ni kurdum çünkü bu grubun felsefesinin dünya için sanat ve bir grup idealist sanatçının özgür sanat arayışı olduğuna birlikte karar verdik. Adı gibi bağımsız, sanatçıları özgür, proje odaklı, gönüllü sanat grubu olarak özellikle iklim ve çevreye duyarlı hareket etmeye, sanatsal eylem yapmaya başladık , ‘Kaleiçi sanat yolculuğumuzun ilk sergisinde, her zaman olduğu gibi sanatın evrenselliği ile farklı ülkelerden sanatçılarımızla birlikte hareket ediyoruz’… Diye özetliyor bu hareketi ve sergiyi.

Resim, kolaj, fotoğraf, tekstil, mandala, kumaş boyama ve ebru gibi farklı dallardan eserlerin yer aldığı sergide Aygül Helvacı, Ayşe Topçu, Cihan Yerlikaya, Marharyta Myronenko, Mariyam Yeziyeva, Mehmet Budak, Mina Golzar, Mine Aydoğan, Natavan Aliyeva, Nesrin Pamir, Nurten Ağaçbiçer, Olga Mandrik, Rana Golzar, Reyhan Okan, Sarina Savoji, Serpil Orul, Shabnam Majdabadi, Sevda Kesim ve Yeşim Ertan eserleri ile yer aldı. Sergi Açılışını Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek Adına Kent Tarihi Ve Kültürü Daire Başkanı İsmail Oskay yaptı ve sanatçılara katılım belgelerini sundu.

Sergi açılışının en güzel sürprizi Hungrum sanatçısı Berna Tutkun’un müziği ile açılışa kattığı güzel tınılar ve muhteşem dingin hava oldu. Sergiyi Kaleiçi Patron Boutique Hotel’de 4 Haziran’a kadar gezebilirsiniz.

Bağımsız Sanat Hareketi Başlangıç Sergisi Antalya Kaleiçi’nde yer alıyor, bunu gönüllü sanatçılar ve Kurucu Sevda Kesim çok önemsiyor. Kaleiçi kıymetinin daha fazla bilinmesi gereken Antalya’nın en önemli değeri, Antalya varoluş serüveninin görsel kanıtı diye belirtiyorlar duygularını.

Antalya Kaleiçi’nden Biraz Bahsedelim O Zaman.

Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseri olup, surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunuyor. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtıyor.

Antalya Antik Şehri, at nalı şeklindeki iki kalın duvar tarafından korunmaktadır. Bu sur şeklindeki duvarlardan biri deniz kıyısı koyundadır ve diğeri de kara tarafında bulunmaktadır. Bu duvarlara ek olarak çeşitli yerleşim birimlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardır ve dış duvarlarda yaklaşık elli adımda bir kule bulunur. Bu duvarların yapılış tarihi antik dönemlere kadar gitmekte. Romalılar bu Helenistik duvarların temelini atmışlar ve Selçuklularda genişletmiş ve onarmış.

Duvarlar yapılırken üzerlerinde antik yazıtlar bulunan birçok taş blok kullanılmış ve bunlar 19. yy’a kadar çok iyi korunabilmiştir. Bugün şehir içinde duvarların ancak Hıdırlık Kulesi, Hadriyan Kapısı ve Saat kulesi gibi kalıntılarına rastlanabilmekte. Deniz tarafından kaplanan antik şehir ve duvarlar günümüzde Kaleiçi diye adlandırılmakta. Caddeler ve binalar hala Antalya’nın tarihini yansıtan birçok işaretle doludur. Sur içindeki dar sokaklar limandan yukarıya duvar boyunca uzanırlar. Yivli Minare, Keyhüsrev Medresesi, Karatay Medresesi, İskele Camii, Tekeli Mahmut Paşa Camii sur içindeki önemli tarihi eserlerden sadece bazılarıdır. Yat limanı eski şehrin gün ve gece boyunca sergilediği nefes kesici manzara uluslararası ressam şair ve yazarlara ilham kaynağı olmuştur.

Antalya’nın Cazibe Merkezi

Günümüzde Otel, pansiyon, restoran ve bar gibi yeme-içme, konaklama ve eğlence tesislerine dönüştürülmüş tarihi binalarıyla Kaleiçi, Yerli ve yabancı Turistler için Antalya’nın cazibe merkezi olmuştur… Canlılığını ve ritmini her daim koruyan Kaleiçi'nin begonvillerle süslü, turunç çiçeği kokan sokaklarında geçmişe yolculuk edersiniz.

Helenistik dönemde, Bergamalıların getirildiği yaşam, önce Kaleiçi’nde başladı. Antalya, Bergama Kralı’nın vasiyeti ile Romalıların eline geçti ve kent; sırasıyla Bizanslılar, Hristiyanlar, Araplar, Müslümanlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından yönetildi. İki sur ile çevrili Kaleiçi’nde gezerken daracık sokaklarında bu medeniyetlerin izlerini bulabilirsiniz, hele bir de bunlara sanat ve sanatçılar eşlik ederse, Kaleiçi cazibesi kat be kat artar.

2 bin yıl önce, Bergama Kralı II. Attolos, askerlerine emir verir: ‘Gidin ve bana yeryüzünün cennetini bulun!’ Bergamalı askerler aylar, yıllar boyu dolaşır ve nihayet Toros Dağları’nın eteklerinden inmeye başladıklarında Antalya’yı görürler. Yeryüzünün cenneti, ayaklarının altındadır! Buraya, Attaleia adını verirler ve Antalya’nın temelleri atılır... Bergamalılarla birlikte yaşamın başladığı kentin ismi; Attaleia, Stelai, Satalya, Adalya ve nihayet Antalya adını alır. İsmi değişse bile değişmeyen tek şey göz kamaştırıcı güzelliğidir.

Kale içine Saat Kulesi girişinden girip, düz aşağıya doğru inerken, Bağımsız Sanat Hareketinin Sergisini Gezmek Üzere birkaç dakikanızı ayırın. Gönüllü Sanatçıların Dediği gibi ‘’Sanatla Kalın.

Muhabir: YEŞİM ERTAN