Beşkonak’ın dönüşüm hikayesi sadece bir köyün değil, bir vadinin, bir nehrin, bir medeniyetin hikâyesi. Rafting yapılan sulardan, Tazı Kanyonu’nun dik yamaçlarına; oradan da antik duvarların arasında nefes almaya devam eden Selge’ye uzanan bir yolculuk. Bu, doğaya, insana ve zamana dair bir anlatı.

DOĞAYLA İÇ İÇE BİR KÖY

Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Beşkonak, Toroslar’ın eteğinde, Köprüçay’ın kıyısına kurulmuş bir mahalledir. Doğallığı ve sakinliğiyle sizi karşılar. Ama dikkatli bakarsanız, burada çok daha güçlü bir şeyin izlerini de görürsünüz; değişimin. Beşkonak, sıradan bir kırsal yerleşim değildir. Hem toprağın hem suyun karakter verdiği bir yaşam alanıdır. Evlerin çoğu taş ve ahşap karışımıdır. Bahçelerde dut, incir, nar ağaçları; bazı avlularda pancar tarlaları, bazılarında kurutulmuş domates dizileri görürsünüz. Ama artık bu köy sadece çiftçilerin, çobanların, dedelerin yurdu değil. Beşkonak’ın kaderi, nehirle birlikte yeniden yazıldı. Köprüçay’ın serin suları önce birkaç yabancıyı çekti, ardından botlar indi suya ve köy bir daha eskisi gibi olmadı.

Antalya Beş Konak (2)

KÖYDE YENİ BİR HAYAT: TURİZMLE TANIŞMA

Her şey yavaş başladı. Tarlasına domates diken biri bir anda rehberlik yapmaya başladı. Oğlu şoförlük, kızı ise mutfakta turistlere yemek hazırlığına girişti. Artık sabahlar rafting hazırlığıyla başlıyor: Kamyonetlerde botlar, kafalarda kasklar, dere kenarında sıralanmış can yelekleri... Eskiden sadece keçilerin geçtiği patikalar artık turistleri taşıyan servislerin güzergâhı. Her ev bu akıntıya bir şekilde karışmış durumda. Kimisi konaklama hizmeti sunuyor, kimisi yemek yapıyor, kimisi bot kaptanlığı yapıyor. Beşkonak artık suyla yaşayan bir köy. Ama en büyük gücü, köklerini unutmamış olması. Hâlâ akşamları ocaklarda gözleme pişer, komşular birbirine yürüyerek gider, çocuklar nehir kenarında taş sektirir.

BİR YAŞAM KAYNAĞI

Köprüçay Nehri yıllar boyunca sadece tarlaları sulayan, değirmenleri döndüren bir kaynak olarak görüldü. Ta ki 1990’lı yılların ortalarına kadar. 1996’da bölgeye yatırım yapan bir yabancı firma, bu nehri bir spor alanına dönüştürdü. Başta mesafeli yaklaşan köylüler zamanla raftingle barıştı. Bugün rafting artık sadece bir turistik etkinlik değil, Beşkonak’ın yaşam biçimi. Neredeyse her aile bu ekosistemin bir parçası. Sabahın işleri, nehir kenarındaki servis araçlarının hareketine göre planlanıyor.

NEDEN BU NEHİR?

Köprüçay, Türkiye’nin en güvenli ve erişilebilir rafting rotalarından biridir. Akışı hem yeterince heyecanlı hem de kontrollüdür. Bu nedenle ekstrem değil, aile dostu bir parkur sunar. Yaklaşık 12–14 km uzunluğundaki parkur, ortalama 1.5–2 saat sürer. Yol boyunca mola alanları, suya atlama rampaları ve seyir terasları yer alır. Zipline ve buggy safari gibi aktivitelerle birleştirilerek kombo turlar da düzenlenir. Profesyonel sporcu olmanıza gerek yoktur. Her botta eğitimli bir kaptan bulunur. Can yeleği, kask ve rehberlik hizmeti zorunludur. Su seviyesinin düşmesiyle birlikte artık neredeyse her yaş grubuna açık hale gelmiştir.

Antalya Beş Konak (3)

TARİH VE MÜHENDİSLİK

Raftingin başladığı nokta, Köprüçay üzerindeki tarihi Oluk Köprü’nün hemen ilerisindedir. Yaklaşık 2.000 yıl önce Roma döneminde inşa edilen bu köprü, Selge Antik Kenti’ni diğer yerleşimlere bağlayan önemli bir geçiş noktasıydı. Harç kullanılmadan yapılan bu taş yapı, mühendislik harikası olarak hâlâ ayakta duruyor. Köprüçay’ı yukarı izlediğinizde manzara değişmeye başlar. Kıyılar daralır, kayalar dikleşir ve bir anda karşınıza Tazı Kanyonu çıkar. 400 metre yüksekliğe ulaşan sarp kayalıkları ve dramatik coğrafyasıyla kanyon, hem biyolojik çeşitliliği hem panoramik manzarasıyla dikkat çeker. 2017’den sonra sosyal medya sayesinde ünü hızla yayıldı. Bugün her dört gezginden biri, buraya sadece o manzarayı görmek için tırmanıyor. Ancak bu yoğun ilgi, çevresel sorumlulukları da beraberinde getirdi. Bölgeye yürüyüş yolları, seyir terasları ve yönlendirme tabelaları eklendi.

TAŞLARIN İÇİNDEKİ YAŞAM

Kanyondan biraz daha yukarı tırmandığınızda karşınıza taş evlerle çevrili bir köy çıkar: Selge. Antik Pisidya’nın en önemli kentlerinden biri olan Selge, M.Ö. 5. yüzyıla uzanan bir tarihe sahip. Roma döneminde tiyatrosu, hamamları ve agorasıyla parlak bir kentti. Bugün bu kalıntıların arasında yaşam devam ediyor. Tiyatronun gölgesinde keçiler geziyor, çocuklar koşturuyor, yaşlılar hâlâ duvar diplerinde sohbet ediyor. Selge sadece geçmişin kalıntısı değil, yaşayan bir miras.

DOĞAYLA YAŞAMAK, ONU YAŞATMAK

Beşkonak’a geri döndüğümüzde, nehrin kıyısında sadece rafting yapanları değil, dinlenenleri, kamp kuranları, sessizlik arayanları da görüyoruz. Burası artık sadece bir spor alanı değil; aynı zamanda bir kaçış noktası, bir nefes alanı. Taş yapılar, ahşap bungalovlar ve köy evlerinden dönüştürülmüş pansiyonlarla konaklama seçenekleri zengindir. Kahvaltılar köy ürünlerinden, öğle yemekleri ise geleneksel ev yemeklerinden oluşur. Gözleme, saç kavurma, ızgara balık... Her biri doğanın içinde sunulur.

Antalya Beş Konak (4)

BİR ZİNCİRİN HALKALARI

Beşkonak, Tazı Kanyonu, Oluk Köprü ve Selge... Hepsi aynı zincirin halkaları. Ama bu zincirin ayakta kalması, sadece turistlerin gelmesiyle değil, o doğanın korunmasıyla mümkün. Nehir artık eskisi kadar gür akmıyor. Yukarıda yapılan her müdahale, aşağıda bir iz bırakıyor. Su seviyesi azaldıkça umut da azalıyor. Artık şu soruyu sormanın zamanı geldi: Sadece kaç turist geldiğine değil, burada kaç kuşak daha yaşayabileceğine bakmalıyız.

EĞER KORUNURSA AKMAYA DEVAM EDECEK

Çünkü doğa, sadece ziyaret ettiğimiz bir yer değil. Geleceğimizi emanet ettiğimiz bir yuvadır. Eğer bir gün bu nehir susarsa, yalnızca bir turizm rotası değil, bir köyün hafızası ve bir yaşam biçimi de yok olur. Doğayı yalnızca yaşamak için değil, yaşatmak için de sevelim. Çünkü bu su, hepimizden daha eski. Ve eğer korursak, bizden sonra da akmaya devam edecek.

KÖYÜN KADERİ NEHİRLE DEĞİŞTİ

Beşkonak, raftingle başlayan dönüşümünü doğa, tarih ve turizmle harmanlayarak sürdürüyor.
Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Beşkonak Mahallesi, rafting faaliyetleriyle birlikte dikkat çeken bir dönüşüm yaşadı. Yıllar boyunca tarım ve hayvancılıkla geçinen köy halkı, Köprüçay Nehri’nin sunduğu imkanlarla turizme yöneldi. 1990’lı yılların ortasında rafting botlarının suya indirilmesiyle başlayan değişim süreci, kısa sürede bölgenin ekonomik yapısını dönüştürdü. Bugün Beşkonak’ta hemen her hanede turizme dair bir faaliyet bulunuyor. Yerel halk; rehberlik, ulaşım, konaklama ve yöresel yemek hizmetleriyle doğrudan turizm ekonomisinin içinde yer alıyor. Beşkonak’ın dönüşümünü sadece nehir turizmiyle sınırlamak mümkün değil. Bölge, doğal ve kültürel değerleriyle de öne çıkıyor.

KÖYÜN GELECEĞİ TEHLİKE ALTINDA

Nehrin yukarı kesimlerinde yer alan Tazı Kanyonu ve Selge Antik Kenti, son yıllarda artan ziyaretçi ilgisiyle dikkat çekiyor. Özellikle Tazı Kanyonu, sosyal medyada yayılan görsellerle kısa sürede Türkiye’nin en çok merak edilen doğa rotalarından biri haline geldi. Antik Pisidya’nın önemli yerleşimlerinden biri olan Selge ise hala içinde yaşamın sürdüğü nadir antik kentlerden biri. Köylüler, yüzyıllardır taş evlerin arasında hayatlarına devam ediyor. Köydeki turizm altyapısı da gelişmiş durumda. Nehir kenarında yer alan bungalovlar, pansiyonlar ve taş evlerden dönüştürülen konaklama yerleri; Beşkonak’ı hem doğa sporu hem de dinlenme rotasına dönüştürüyor. Yöresel ürünlerle hazırlanan kahvaltılar, gözlemeler ve saç kavurmalar, ziyaretçilere otantik bir deneyim sunuyor.

“BEŞKONAK BUGÜN YALNIZCA BİR KÖY DEĞİL”

Ancak tüm bu gelişmelerin gölgesinde önemli bir uyarı da var: Nehrin debisindeki düşüş. Uzmanlara göre, su seviyesindeki yıllık azalma sadece rafting faaliyetlerini değil, köyün geleceğini de tehdit ediyor. Beşkonaklılar, hem doğal zenginlikleri koruyarak yaşamlarını sürdürmek hem de bu dönüşümün kalıcı olmasını sağlamak istiyor. Beşkonak bugün yalnızca bir köy değil; suyla şekillenen bir yaşamın, geçmişle bugünü buluşturan bir vadinin adı. Bu dönüşümün sürdürülebilir olması ise doğayla kurulan bağın korunmasına bağlı.

Antalya Beş Konak (1)

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ - MURAT ŞENTÜRK