Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde bulunan Çandır Çayı Havzası, kısa süre önce TOKİ projeleriyle gündemde gelmişti. Ancak bu kez aynı bölgede Antalya Valiliği’nin taş ve kum ocağı açılmasına yönelik yeni bir girişimi dikkat çekti.

İKİNCİ DERECE İÇME SUYU KORUMA ALANI

Antalya Valiliği Yatırım ve İzleme Koordinasyon Başkanlığı bünyesinde kurulan AYDAŞ Yatırım İnşaat Turizm A.Ş. tarafından, Çandır Çayı bölgesinde yaklaşık 50.000 metrekarelik bir alanda I (a) grubu taş–kum (kum-çakıl) ocağı açılacağı iddia edildi. Söz konusu alanın, 28 Aralık 2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararla II. Derece İçme Suyu Koruma Alanı içerisinde yer aldığını vurgulayan Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mustafa Karancı, bu alanda kum ve çakıl temininin açıkça yasaklandığını ifade etti.

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı

“HER TÜRLÜ MÜDAHALE RİSKİ ARTTIRIR”

Çandır Çayı Havzası’nın, ASAT ve Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından içme suyu koruma alanı olarak planlandığını belirten Karancı, bölgede Antalya’nın içme suyunu sağlayan 10 aktif içme suyu kuyusunun bulunduğunu kaydetti. Planlanan taş–kum ocağı sahasının bu kuyuların 3–3,5 kilometrelik hidrojeolojik etki alanı içinde yer aldığını söyleyen Karancı, dere yatağında yapılacak her türlü müdahalenin yeraltı suyu seviyesini düşüreceğini, akım yönünü değiştireceğini ve kirlenme riskini artıracağını ifade etti.

GERİ DÖNÜŞÜ YOK

Bir kez zarar verildiğinde su kuyularının geri kazanılması zor ve imkansız olduğunu söyleyen Karancı, “Su kaynakları, faaliyetin kamu eliyle ya da özel sektör tarafından yapılmasına bakmaz. Yapılan müdahaleye tepki verir. Bir kez zarar verildiğinde bu kuyuların geri kazanılması ya çok zor ya da imkânsızdır” dedi.

“SÖZ KONUSU ANTALYA’NIN İÇME SUYU GÜVENLİĞİ”

Açıklamada, söz konusu girişimin yalnızca içme suyu açısından değil, kıyı ekosistemi açısından da risk taşıdığı vurgulayan Karancı, “Su kaynakları, yapılan faaliyetin kamu eliyle mi yoksa özel sektör tarafından mı yürütüldüğüne de bakmaz. Tabelayı, ruhsatı ya da niyeti okumaz. Yapılan müdahaleyi görür, bozulmayı hisseder ve buna göre tepki verir. İçme suyu temininde kullanılan kuyuların memba alanlarında; yalnızca işletme değil, hazırlık, kazı, stoklama ve makine faaliyetleri dahi ciddi ve kalıcı riskler yaratmaktadır. Bu nedenle gerekçe ne olursa olsun meselenin özü değişmez. Söz konusu talep, Antalya’nın içme suyu güvenliğini ve kamunun kendi koyduğu kurallara bağlılığını doğrudan ilgilendiren kritik bir eşiktir” ifadelerini kullandı.

“DAHA ÖNCESİNDE KONYAALTI PLAJI’NDA CİDDİ EROZYONLAR YAŞANMIŞTIR”

Bu konunun yalnızca yeraltı suyu meselesi olmadığını söyleyen Karancı, “Boğaçayı ve Çandır Çayı, Konyaaltı Plajı’nı besleyen doğal kum ve çakılın ana kaynaklarıdır. Plajın varlığı ve sürekliliği, bu derelerin denize taşıdığı doğal malzemeye bağlıdır. Geçmişte bölgede yapılan kontrolsüz ve vahşi kum-çakıl alımları nedeniyle dere yatakları derin çukurlarla tahrip edilmiş, doğal kum taşınımı kesilmiş, Boğaçayı’ndan denize malzeme akışı durmuş ve bunun sonucunda Konyaaltı Plajı’nda ciddi erozyonlar yaşanmıştır. Yıllar sonra bu yanlışlardan dönülmüşken, aynı havzada yeni bir taş–kum ruhsatının gündeme gelmesi, aynı tahribatın yeniden başlaması anlamına gelmektedir” ifadelerini kaydetti.

“TÜM HUKUKİ HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ”

Bu konuda herhangi bir kuruma ya da projeye istisna tanınmaması gerektiğinin altını çizen Mustafa Karancı şu açıklamalarda bulundu: “Yarın aynı talebin bu havzada ya da başka içme suyu havzalarında tekrar tekrar karşımıza çıkmasının önünü açacaktır. Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak; Antalya’nın içme suyu güvenliğini, doğal varlıklarını ve kamu yararını ilgilendiren bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı, gerekli görülmesi halinde tüm hukuki haklarımızı kullanacağımızı kamuoyuna saygıyla bildiririz.”

Muhabir: VİLDAN ÖZKAN