68 yaşındaki Hamiyet Türer, 3 yıl boyunca meme kanseri ve beraberindeki metastazla mücadele etti. Hastalığının kritik bir dönüm noktasında, doktorları yaşam süresini uzatma ve hastalığın ilerlemesini durdurma potansiyeli olan "akıllı kanser ilacı"nı önerdi. Bu ilacın tek bir dozu 130.000 TL değerindeydi. Ancak Türer'in bu ilaca ulaşması, maalesef kanserle mücadelesinden çok daha zorlu bir sınav halini aldı: Türk sağlık bürokrasisi..
Hamiyet Türer'in oğlu Emin Burak Türer, yaşadıkları çaresizliği Sözcü TV Muhabiri Meral Danyıldız'a anlatırken isyan etti: "Annem 2-3 ay önce bu ilacı alabilecekken bürokratik engeller sonucunda biz akıllı ilaca ulaşamadık. Sağlık Bakanlığı'nın ödeme listesinde ilaç yoksa, size denilen tek bir şey var: Mahkemeye gitmeniz lazım, dava açmanız lazım..."
YARGIDAN ÇIKAN KARAR, ANCAK ÇOK GEÇ GELEN UMUT
Anayasal bir hak olan sağlık hizmetine erişim için Türer ailesi, ceplerinden avukat parası ödeyerek SGK'ya karşı dava açmak zorunda kaldı. O dönemde, Hamiyet Türer'in zaten kısıtlı olan ömründen aylar çalınmış, bürokratik işlemlerle tükenmişti. Yargı süreci nihayet ailenin lehine sonuçlandı; idari durdurma kararı alındı ve beklenen ilaç temin edildi.
Ancak ne yazık ki bu karar, 68 yaşındaki Hamiyet Türer için çok geç kalmıştı. Emin Burak Türer'in acı sözleriyle: "Annem ilacı aldı, 4 gün sonra, 5 gün sonra vefat etti."
Muhabir Danyıldız da bu trajediyi şu sözlerle özetledi: "Hamiyet Türer vefat etti ama ailesine göre onu yalnızca kanser değil, sistem de tüketti... İlacı alabildiğinde ise sadece 4 günü kalmıştı."
Bu süreçte ilaç geciktiği için maruz kaldıkları kemoterapinin annesinin hayatından çalınan bir ömür olduğunu belirten Emin Burak Türer, davanın hala devam ettiğini ve Türkiye'de anayasal bir hak olan sağlık için para ödemek zorunda kaldıklarını vurguladı.

157 BİN LİRALIK İLACA 40 BİN LİRA TEKLİF
Bir yanda bürokrasiye kurban giden hayatlar varken, diğer yanda aynı hayatları kurtaracak onkoloji ilaçlarının organize bir ticaret aracı haline geldiği ortaya çıktı. Bu ahlak dışı döngü, kanser hastalarının çaresizliğini istismar eden bir fırsatçılık zincirini gözler önüne serdi.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan, bu karanlık pazarı teyit etti: "Bunu toplayan insanlar olduğunu da biliyoruz biz. Sosyal medyada 'evinizde kalan ilaçlarınız uygun fiyata alınır' gibi bir şey bile var bu ülkede maalesef..."

PAZARLIKÇI ANTALYA MERKEZLİ ÇIKTI
Sözcü Gazetesi'nin muhabiri, bu ilanlardan birinin sahibiyle iletişime geçti. İlaç fazlalığı nedeniyle satmak istediği iddiasıyla elinde 157.000 TL değerinde bir kanser ilacı bulunduğunu söyledi. Antalya merkezli olduğu anlaşılan pazarlıkçı şahıs, çekinmeden ilaç ticareti yaptığını itiraf etti:
"Ben bu tür ilaç alır satarım, bu işin içindeyim. Ona göre fiyat verirsem bakarız. 40.000 liradan alırım. IBAN yoksa Antalya'da tanıdığınız var mı? Ona gönderin, ödemeyi yaparım ona. Başka yol varsa siz söyleyin."
157 bin liralık bir hayati ilaca, değerinin dörtte birinden daha az (yaklaşık %25'i) teklif edilmesi, bu kişilerin hastaların çaresizliğini nasıl sömürdüğünü gösterdi. İlaçların nereden ve hangi yollarla temin edildiği, daha sonra kimlere fahiş fiyatlarla satıldığı ise büyük bir soru işareti olarak kendisini gösterdi. Bu durum, bir yanda ilaca ulaşamayanlar varken, diğer yanda sağlık sisteminden sızan ilaçların yasa dışı ve vicdansız bir şekilde paraya çevrildiğini kanıtladı.

DEVLETİN ACİL ÖNLEM ALMASI GEREKİYOR
Hamiyet Türer'in hikayesi, Türkiye'deki sağlık sisteminde "yeterli" denilen kapsayıcılığın pratikte nasıl çöktüğünü gösterdi. Bir yanda ilaca erişim için aylarca süren ve hastanın ömründen çalan bürokrasi; diğer yanda bu gecikmeler ve aksaklıklar sonucu elde kalan ilaçları ucuza kapatıp ticarete döken karanlık eller...
Emin Burak Türer’in, “Parayı ödememeniz durumunda kemoterapiye maruz kalıyorsunuz. Bu da sizin hayatınıza çalınan bir ömür yani bir dönem” sözleri, meselenin sadece parasal değil, bizzat yaşamsal bir kayıp olduğunu ortaya koydu.
Kimine ilacın yolu aylarca uzuyor, kiminin ilacı karanlık ellere düşüyor. En genel tabloda ise kanser hastası, bazen kanserden önce ağır işleyen düzene ve ahlak dışı ticarete yenik düşüyor.





