Antalya’nın kültürel belleğini diri tutan isimlerden biri olan Araştırmacı-Yazar Hüseyin Çimrin, Gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun bugünkü köşe yazısında övgüyle anıldı. Şehri 50 yıldır tarihsel bir titizlikle araştıran ve “Antalya Kent Tarihçisi” unvanıyla tanınan Çimrin’in çabalarını gündeme taşıyan Tekelioğlu, Antalya’nın tarihî ve kültürel değerlerine yeterince sahip çıkılmadığını vurguladı. Yazısında hem yerli hem de yabancı turistlerin şehir merkezindeki zenginlikleri fark etmeden kentten ayrıldığını dile getiren Tekelioğlu, Antalya doğumlulara da kent kültürüne duyarsızlıkları nedeniyle tatlı-sert eleştiriler yöneltti.
"HER ŞEY DAHİL" SİSTEM İSYANI!
Antalya’nın 50 yıllık hafızasını gelecek nesillere taşıyan Araştırmacı-Yazar Hüseyin Çimrin’i köşe yazısına taşıyan Gazeteci Tuluhan Tekelioğlu, şehirde doğup büyüyenlerin üzerinde yaşadıkları tarihi ve kültürel mirasın farkında olmadığını ifade etti. Şehre gelen yerli ve yabancı turistlerin ‘her şey dahil’ tatil sistemi nedeniyle tarihi ve kültürel mirası göremediğini anlatan Tekelioğlu, “Ne yazık ki her şey dahil sistem, yabancı turistleri bile kent merkezinden yıllarca uzakta tuttu. Ancak turistin meraklısı otelinden çıkıp Hadrian Kapısı’na, Yivli Minare’ye, Termessos, Olympos, Faselis Antik Kentlerine uğrası. Oysa şehrin merkezinde, Hıdırlık Kulesi kazısında her gün yeni bir tarihi eser bulunuyor. Bu şehir, sadece güneş kremi ve havlu kombininden ibaret değil. Kaleiçi’nin her taşında, Aspendos’un su kemerlerinde, Yivli Minare’nin gölgesinde, geçmişin ayak sesleri yankılanıyor. Ama ne gam! O tarihî taşlar, biz oralardan geçerken sadece arka plan estetiği işlevi görüyor. Selfie’lik fon yani” dedi.
YEREL HAFIZAMIZI ÇAMAŞIR SUYUYLA SİLMİŞ GİBİYİZ
Antalya’da hayatının 50 yılını şehrin tarihine yönelik araştırmalarıyla geçiren Hüseyin Çimrin’in bu anlamlı mücadelesini köşesine taşıyan Gazeteci Tekelioğlu, “Antalya aşığı, hayatının 50 yılını Antalya’nın tarihini araştırmalarıyla ilmek ilmek ören Hüseyin Çimrin (Antalya Kent Tarihçisi) yıllardır çırpınıyor: “Bu şehir denize girilen bir açık hava oteli değil, tarihi ve kültürüyle de bir cazibe merkezi olmalı” diyor. Haklı. Ama maalesef biz kültürü genelde kebap menüsü ya da otel animasyon şovları sanıyoruz. Sonuç? Bir turizm devi olduk ama yerel hafızamızı çamaşır suyuyla silmiş gibiyiz. Kendi şehrimize turist gibiyiz. Ve belki de en ironik olanı: Antalya’yı en çok sevenler, burada sadece bir hafta geçirenler” dedi.
HİÇBİR ZAMAN KAZANÇ İÇİN ADIM ATMADI!
Hüseyin Çimrin, kitaplarını bir kazanç amacıyla yazmadığını belirterek, “Ben bu kitapları para kazanmak için yazmadım. Amacım Antalya’ya kalıcı bir değer bırakmaktı” dedi. Antalya’nın özgün doğası ve kimliğinin eserlerde eksiksiz şekilde yansıtılması gerektiğini belirten Çimrin, “Antalya’yı sevmek, onu bir yaşam biçimi olarak benimsemektir. Güneşi çiziyorsanız, o güneş Beydağları olmadan Antalya’nın güneşi olamaz” diyerek kent kültürüne sahip çıkmanın önemine dikkat çekti. Antalya’nın kültürel belleğini zenginleştiren ve yerel tarih araştırmaları için önemli bir kaynak olan bu eserlere ulaşmak için www.antalyakultursanat.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.