Toprak Islah Çalışmaları

Meyve, örtü altı sebze yetiştiriciliği ve tahıl yetiştiriciliğinde aşırı kimyasal gübreleme sonucunda ve Antalya bölgesinin toprak yapısı killi ve killi tın olması nedeniyle topraktaki mineralleri sebze fideleri, meyve ağaçları alamaz hale gelmişlerdir. Dolayısı ile kök başına verim düşmekte, böylece birim alanda üretim maliyeti artmaktadır. İyi verim alabilmek için toprakta %5 organik madde olması gerekirken Antalya bölgesindeki tarım arazilerinin çoğunda organik madde miktarı %1 veya altındadır. Çözüm olarak toprak analizi yapılarak, topraktaki eksik olan organik madde miktarını %5’e çıkarmak ve humus miktarını arttırmak gerekmektedir.

Üretim Planlaması ve Çıkış Noktaları

Meyve ve sebze yetiştiriciliği için üretim planlaması yoktur. Mevcut meyve bahçeleri ile ilgili hiçbir istatistiksel veri bulunmamaktadır.

Meyve ağaçlarının çeşidi, sayısı, yaşının belirlenmesi ve istatistiklerinin oluşturulması zorunlu olmalıdır. Eğer bu bilgilere sahip olunursa yeni tesis edilecek meyve bahçeleri Türkiye’nin ihtiyacına göre planlanabilir.

Küçükbaş ve büyük baş hayvan yetiştiriciliğinde tüm hayvanların kayıt altında tutulması gibi dikimi yapılan her meyve ağacının üretici tarafından kayıtlarının ilçe/il tarım müdürlüklerine yapılması zorunluluğu getirilmelidir. Kayıt yaptırmayan üreticiye cezai işlem uygulanmalıdır.

Yeni tesis edilecek meyve bahçeleri, gelecek trendler araştırılarak iç ve dış pazarın ihtiyacına göre kurulmalıdır.

Yeni tesis edilecek meyve bahçeleri bölgenin iklim yapısına, toprak yapısına uygun çeşitlerden oluşmalıdır. Örneğin Satsuma çeşidi mandarin İzmir bölgesinde verimli bir çeşit iken Antalya bölgesinde verimli değildir. Muğla/Dalaman bölgesi enterdonat limon için uygun iken Antalya için çok uygun değildir. Nar, 300- 600 metre yükseklikte daha iyi sonuç verirken, deniz seviyelerinde yetiştirilince kalite ve verim sorunu yaşanmaktadır. Yanlış ekimle çiftçinin para kazanma imkânı kalmamakta ve milli gelir kaybı yaşanmaktadır. Bunların önlenmesi için mutlaka önceden hangi bölgeye hangi ürünün ekileceği ne kadar ekileceği planlanmalıdır

Bu çerçevede devletin stratejik tarım planlama birimini kurması gerekmektedir. Örneğin Atatürk zamanında devlet üretme çiftlikleri bu amaçla kurulmuştur.

Sebze yetiştiriciliğinde üretici her yıl yetiştireceği sebze çeşidini ve miktarını kurulacak olan stratejik tarım biriminin isteğine göre yapmalıdır.

Stratejik tarım birimi hangi sebzenin, meyvenin ne kadar tüketildiğini, ne kadarının ihraç edildiğini, hangi fiyattan satıldığını oluşturduğu veri havuzu ve istatistiklerle belirleyecek, bunlara göre üreticiyi yönlendirebilecektir. Bu yaklaşımla üretimde arz talep dengesi oluşarak üreticinin geliri de artacaktır.

Zirai don bölgelerinde zirai dondan zarar görecek meyve bahçelerinin kurulması yasaklanmalıdır. Bu bölgelerde zirai dondan etkilenmeyen ürünler yetiştirilmelidir. Zirai dondan zarar gören ürünlerin ihraç edilme olanağı yoktur. İç piyasada satıldığı zaman da ürünün zirai dondan zarar gördüğünü anlamayan tüketici bu ürünü alınca bir daha pazara çıkınca sağlam ürünü de almayacaktır. Dolayısı ile sağlıklı ürünün de Pazar değerini bozacaktır.

Planlama öncesi zirai don bölgesine dikilen meyve bahçeleri için devlet bölgedeki çiftçilere zirai donu önleyecek rüzgâr fanlarını kurmalarını destekleyecek teşvik vermelidir.

B- Üretim Maliyetlerinin Düşürülmesi İçin Yapılması Gerekenler

Türkiye’nin en büyük dış pazarı Rusya ve Ukrayna’dır. Bölgemizde Rusya ve Ukrayna’ya yakın bizimle rekabet edebilecek Azerbaycan, İran ve Mısır’da çok büyük sebze meyve üretimi başlamıştır. Bu miktar ileride daha da artacaktır. Sonucunda da komşumuz Rusya ve Ukrayna pazarına girmemiz daha da zorlaşacaktır. Bu pazarlarda kalıcı olabilmenin yolu tohum, fide, mazot, gübre, tarım ilacı, su, elektrik gibi üretimde kullanılan girdilerin üretim maliyetlerini düşürmektir.

Üretim Maliyetleri düşürmek için devletin yapabileceklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Devlet Destekleriyle Ortaya Çıkan Manzara

Antalya çiftçisinin yetiştirdiği sebze ve meyvelerin kalitesi rakip ülkelerin İspanya, Hollanda, İran, Mısır’dan daha iyidir. Ancak az sayıdaki çiftçi zaman zaman ilaç kalıntılı ürünleri üretici toptancı hallerine satılmak üzere getirmektedir. İhracat yapıldığında ilaç kalıntıları ortaya çıktığında Türkiye’nin imajı zedeleniyor, ihracatçı zarar ediyor, mallar imha edildiği için milli servet kayboluyor. Bunun sonucunda da sadece dış pazar kaybedilmiyor, üretici de kaybediyor.

Taban Fiyat Uygulaması

Stratejik tarım birimi sahip olduğu veri ve istatistiklerle ürünlerin ne kadardan satıldığını bildiği için üreticiye taban fiyatı verebilir. Çiftçinin yıl boyunca sattığı ürünlerin ortalaması taban fiyatının altında kalırsa aradaki farkı devlet üreticiye ödeyerek üreticinin zarar etmesini önleyebilir. Bunun bir diğer yansıması da üretim planlaması yapılmasına katkı sağlamasıdır.

Sübvansiyonlar

Gübre destekleme primleri ve ürün destekleme primleri dekara göre değil kullanılan gübre ve ürün miktarına göre verilmeli.

Devletin bugüne kadar uyguladığı sübvansiyonlar çiftçi kayıt sisteminde beyan ettiği ekili tarla dekarına göre destekleme primi şeklinde yapılmaktadır. Gübrelemenin yapılıp yapılmadığının ve ne kadar yapıldığının bir önemi yoktur. Bu sistem Antalya bölgesindeki çiftçiye çok destek olmamıştır. Antalya’da çiftçilerin tarım arazi büyüklükleri İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki gibi binlerce dekar olmayıp çok daha küçük ölçektedir. Bu nedenle dekara verilen gübreleme prim iadesi ve ürün destek primi Antalya çiftçisi için yeterli gelmemektedir. Antalya’da verilecek olan gübre destekleme ve ürün destekleme primi dekara göre değil kullanılan gübre miktarına (kg başına) ve üretilen ürün miktarına göre verilmelidir.

Gübrede uygulanan KDV indirimi çiftçinin gübresini ucuzlatmamıştır. Satıcı firma gübreye indirilen KDV kadar zam yapmıştır. Bunun sonucunda hem devlet vergi kaybına uğramıştır hem de çiftçi ucuza gübre alamamıştır. Bunun yerine çiftçinin kullandığı gübre faturası karşılığında devlet çiftçiye direkt iade yapsa hem devlet hem de çiftçi karlı çıkacaktır. Toprak ıslah çalışmasında İdeal uygulama ise humus, hümik asit oranları daha yüksek olan organik gübrelerin kullanılmasıdır. Bu durum maliyetlerin daha da artması anlamına gelmektedir. Toprağa verilecek organik gübre, humus, hümik asit pahalı olduğu için çiftçi bu uygulamaları yapamamaktadır. Devlet tarımın sürdürülebilmesi için çiftçilerin kullandığı ve içerisinde organik madde, humus, hümik, fulvik asit olan gübrelere belli oranda, fatura karşılığı iade vermelidir. Dekar başına verilen 10 lira destek yeterli değildir.

İçeriğinde %50 0rganik madde, %10 humus bulunan en uygun dana gübresinin minimum dekara atılacak miktar 250 kg dır. Çiftçinin toprağını ıslah edebilmesi için devletin organik gübre desteğini dekara %50 sübvanse etmeli ki amacına ulaşılabilsin.

Sulama ve ısınma için elektrik enerjisi kullanılmaktadır. Çiftçinin kullandığı elektrik için ödediği fatura bedelinin belli bir yüzdesine destek iadesi verilmelidir.

Tarım İl-İlçe Müdürlüklerinin Analiz Laboratuvarları Kurması

Tarım il-ilçe müdürlükleri toprak ve yaprak analiz laboratuarı kurmalıdırlar. Sahada çalışan ziraat mühendisleri sebze ve meyve üretilen arazilerden aldıkları toprak ve yaprakların tahlillerini yaparak toprakta ve bitkide eksik olan gübre, mikro element ve minerallerin, organik maddelerin tamamlanmasını sağlarlar. Böylece gereksiz gübreleme yapmayarak hem çiftçimizin maliyeti düşer, hem de ithal ettiğimiz birçok gübrenin ham maddesini ithal etmeyerek döviz dengemizin bozulmasını önleyebiliriz. Ziraat mühendisleri tarım arazilerinde toprak analizleri yaparak çiftçiye toprak yapısına uygun sebze ve meyve yetiştiriciliği yaptırtırlar.

Türkiye’de tarım arazileri yanlış gübreleme sonucunda çoraklaşmaya başlamıştır. Bu zamanla Türkiye’yi üretim yapılamaz hale getirecektir. Bu mühendisler saha çalışmalarında yapacakları toprak analizleri ile toprak ıslah çalışmalarını da gerçekleştirmiş olacaktır.