Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında ‘Devlet Güvencesinde
Sözleşmeli Üretici Modeli’ İle Tarımda Kendine Yeten Türkiye
Kemal Bilal Öner
D- Ayçiçeği Üretimi ve Sözleşmeli Üretici Modeli
Ayçiçeği, yağ, küspe ve biyodizel amaçlı kullanımı ile önemli yağlı tohumlardan birisidir. Dünyada üretilen ayçiçeği tohumunun büyük bir kısmı yağ için işlenmekte, geri kalan kısmı ise çerezlik olarak tüketilmektedir. Tohumunda doymuş yağ oranlarının düşük olması, zengin oranda linoelik asit içermesi, insan vücudunda A, D, E, K gibi yağda eriyen vitaminleri çözmesi, kalp damar rahatsızlıkları, kolesterol değerini düşürmesi ve yüksek besin değerlerine sahip olması gibi özellikleriyle insan sağlığı açısından ayrı bir öneme sahiptir.
Ayçiçeği yağ oranı bakımından (%22-50) oldukça zengin olup, %85 oranında doymamış yağ asitleri (%14-43 oleik asit, %44-75 linoleik asit, %0,7 linolenik asit) ve %15 oranında doymuş yağ asitleri içerir. Yağ kalitesi yüksek olduğundan sağlıklı beslenme bakımından sıvı olarak yemeklerde, kızartmalarda ve sofralık margarin olarak kullanılmaktadır. Ayçiçeği, kuşyemi ve çerezlik olarak kullanılmasının yanı sıra pastanecilik sektöründe ekmek, pasta, çikolata, kurabiye gibi gıdalarda tanesi iç olarak kullanılmaktadır.
DÜNYADA AYÇİÇEĞİ
Dünya ayçiçeği üretimi 2021/2022 üretim döneminde 28.442 milyon ha alanda gerçekleşmiş olup toplam üretim miktarı 57.041 milyon tondur. Dünya ayçiçeği üretim alanı bakımından Rusya, 9.3 milyon hektar alan ile %32.9 gibi önemli bir paya sahip olup 1. sırada yer alırken, Ukrayna ayçiçeği üretim alanı bakımından 7.0 milyon hektar alan ile %24.76 bir paya sahip olup 2. sırada, AB ülkeleri ise 4.41 milyon hektar ayçiçeği üretim alanı bakımından
%15.60 olup 3. sırada yer almaktadır. (Tablo 1). Diğer taraftan ayçiçeği üretim bakımından ayçiçeği üretim alanı bakımından 2. Sırada yer alan Ukrayna, 17.5 milyon ton ayçiçeği üretimiyle Dünya ayçiçeği üretiminde %30.72’lik payla en büyük ayçiçeği üreticisidir.
Rusya 15.50 milyon ton ve %27.21 payla 2. Sırada, AB ülkeleri ise 10.0 milyon ton üretim ve %17.55 pay ile 3. sırada yer almaktadır. Türkiye ise üretim alanı bakımından 755 bin dekar ayçiçeği üretim alanı ile %2.67’lik bir pay ile 6. Sırada yer almaktadır. Diğer taraftan Türkiye Dünya ayçiçeği üretiminde 1.8 milyon ton ayçiçeği üretimiyle Dünya ayçiçeği üretiminde %3.16’lık paya sahip olup 6. sırada yer almaktadır.
TÜRKİYE’DE AYÇİÇEĞİ ÜRETİMİ
Ayçiçeği hemen her bölgemizde yetiştirilebilen ve tanelerinde yüksek oranda (%40) kaliteli yağ bulunduran, ekim alanı, üretimi ve yağ üretimi bakımından ilk sırada yer alan Türkiye’nin en önemli bir yağ bitkisidir. Ülkemizde yağlı tohum ve bitkisel yağ üretiminin büyük bir kısmı ayçiçeğinden elde edilmektedir. Ayçiçeği yağının yemeklik kalitesinin yüksek olması, tüketiminin fazla olmasını sağlamaktadır. Ayçiçeği ülkemizin bitkisel yağ üretiminin %69’unu, toplam sıvı yağ tüketiminin yaklaşık %84’ünü, toplam yağ kullanımının ise %32’sini tek başına karşılamaktadır
Türkiye’de yağlık ayçiçeği, ağırlıklı olarak Trakya Bölgesi ve Konya’da üretilmektedir. TÜİK verilerine göre 2019/2020 sezonu itibarıyla Tekirdağ (%20,2) Edirne (%14,1), Adana (%12,5), Kırklareli (%11), ve Konya (%10,7) yağlık ayçiçeği ekim alanının %68,4’ünü oluşturmaktadır.
Tekirdağ 166 bin ha alanda %17,6, Edirne 107 bin ha alanda %12,8, Kırklareli 91 bin ha alanda %10,8, Konya 85 bin ha alanda %15,3, Adana 65 bin ha alanda %13,6 payla Türkiye yağlık ayçiçeği üretiminde ilk sıralarda yer almıştır. 2019 yılı birim alandan elde edilen verim oranları iller açısından incelendiğinde, Kayseri 447 kg/da ile birinci sırada yer almaktadır. Kayseri’yi, Konya (416 kg/da), Muğla (400 kg/da) ve Eskişehir (362 kg/da) takip etmektedir.
2017-2021 yılları arasında yağlık ayçiçeği tohumu ithalatı 594 bin tondan 665 bin tona çıkarak ithalat %12 artmıştır.
2017-2021 yılları arsı ayçiçeği yağı ithalatı 660 bin tondan 832 bin tona çıkarak Türkiye ayçiçeği yağı ithalatı
%39 artmıştır. 2017 yılında ayçiçeği yağı ithalatına 661 bin dolar ödenirken 2021 yılında 1 milyon 111 bin dolar ödenmiştir.
İklim ve toprak özellikleri dikkate alındığında, yağlı tohumlu bitkilerin üretimi bakımından Türkiye’de büyük bir potansiyel mevcut olmasına rağmen yeterli ekim alanı ve üretim artışı sağlanamamıştır. Türkiye’nin yağlık ayçiçeği üretiminde yeterlilik oranı %62,5’da kalmıştır.
Türkiye’de ayçiçeği üretiminin yeterli olmamasının en önemli nedenleri arasında; üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle dış pazar fiyatlarıyla rekabet edememesi, birim alandaki getirisinin düşük olması, dolayısıyla yetiştirildikleri bölgelerdeki alternatif ürünlerle rekabet edememesi (Ayçiçeği/Buğday paritesinin buğday lehine bozulması), Dünya ham yağ fiyatlarının Türkiye’ye göre daha düşük olması yer almaktadır.
Türkiye genelinde ayçiçeği üretim artışının sağlanamamış olması sebebiyle giderek artan ayçiçeği ithalatına bağlı olarak özellikle ayçiçeği yağı fiyatları da giderek artış göstermektedir. Bu denli insan beslenmesinde önemli bir bitkisel ürün olan ayçiçeğin ithalat yapılmaksızın ülkemizin sürdürülebilir ayçiçeği üretiminin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Çözüm: Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Sürdürülebilir Ayçiçeği Üretim Sistemi
Türkiye’nin Ayçiçeği ithal etmemesi için üretimini 654 bin ton arttırması gerekmektedir. 0rtalama Türkiye verimliliği 273 Kg/dekar oluğuna göre 2 milyon 395 bin dekar daha ayçiçeği üretimi yapılmalıdır.
E- Kuru Fasulye Üretimi ve Sözleşmeli Üretici Modeli
Kuru fasulye önemli ve ucuz bir protein kaynağıdır. Kuru fasulyenin içinde folatlar, tiamin, B-1 vitamini, pridoksin, pantotenik asit, riboflavin, niasin ve B kompleks vitaminlerinin en iyi kaynağıdır. Aynı zamanda kuru fasulyenin içeriğinde demir, selenyum, kalsiyum ve potasyum elementler yer alır. Doğal mineral kaynağı olan kuru fasulyenin içinde omega 3 ve omega 6 besin değerleri bulunur. Kuru fasulyenin besin içeriğinin yüksek olması sebebiyle gelişmekte olan ülkelerdeki insanların beslenmesi ve kırsal kesim için geçim kaynağı oluşturması bakımından tarımsal üretimde önemli bir yer tutmaktadır.
Dünyada baklagiller içerisinde kuru fasulye en fazla ekim alanına sahip olan ürün olup 105 ülkede yetiştirilmektedir. Kuru fasulye, baklagil ekim alanlarının %37’sini, baklagil üretiminin ise
%33’ünü oluşturmaktadır (FAO, 2019). Daha çok Asya ve Amerika kıtalarında yetiştirilen kuru fasulye ekim alanları 2015 yılında 31 milyon ha düzeyinde iken; 2020 yılında 35.543 milyon ha’a ulaşmıştır (FAO, 2021).
DÜNYADA KURU FASULYE
2020 yılı itibariyle 35 milyon ha alanda yaklaşık 29 milyon ton kuru fasulye üretimi gerçekleşmiştir. Kuru fasulye ekim alanlarında ilk sırada 13 milyon ha ile Hindistan gelmektedir. Hindistan’ı Myanmar (3,2 milyon ha) ve Brezilya (2,6 milyon ha) izlemektedir. Üretimde ise yine Myanmar 6 milyon ton ile ilk sırada yer almaktadır. Myanmar’ı sırasıyla Hindistan (5 milyon ton) ve Brezilya (3 milyon ton) izlemektedir.Küresel kuru fasulye dış ticaretinde 2019 yılında bir önceki sezona göre ithalatta %26,5 ihracatta %31 azalma söz konusudur. Kuru fasulye ihracatında ilk sırayı ABD (435 bin ton) almaktadır. ABD’yi, Arjantin (430 bin ton) ve Kanada (315 bin ton) izlemektedir. İthalatta ise ilk sırada Brezilya (151 bin ton) yer almaktadır. Brezilya’yı sırasıyla Hindistan (147 bin ton) ve Türkiye (135 bin ton) izlemektedir.
2019 yılı itibariyle Türkiye kuru fasulye ithalatında üçüncü sırada, ihracatında ise dördüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’de ithalatın %70’i Kanada’dan yapılmıştır. Türkiye’de ihracatın %63’ü Irak’a yapılmıştır
TÜRKİYE’DE KURU FASULYE
2000 yılında yaklaşık 176 bin ha civarında ekim alanı olan kuru fasulyenin sonraki yıllarda ekim alanı, azalma göstermiş, 2018 yılında 85 bin ha’a gerilemiştir. Kuru fasulye ekim alanları her ne kadar 2018 yılından sonra desteklemelerin etkisiyle tekrar artış göstermeye başlamış olsa da 2000’li yılların başındaki seviyeye henüz ulaşamamıştır.
Türkiye’de kuru fasulye yetiştiriciliği daha çok İç Anadolu’da yapılmaktadır. Kuru fasulye ekim alanlarının %54’ünü oluşturan İç Anadolu Bölgesi’ni %15 ile Doğu Anadolu Bölgesi izlemektedir. Niğde %18’lik pay ile ekim alanlarında ilk sırada yer alırken; Niğde’yi Konya (%16), Bitlis (%12) ve Nevşehir (%9,6) illeri takip etmektedir.
2021 üretim yılında 1.077 hektar alanda 305 bin ton kuru fasulye üretiminin 70 bin tonunu karşılayan Niğde kuru fasulye üretiminde birinci sırada yer almaktadır. Konya 57 bin ton ile ikinci, Bitlis 41 bin ton ile üçüncü, Nevşehir 34 bin ton ile dördüncü, Karaman 27 bin ton ile beşinci sırada yer almaktadır.
TÜİK verilerine göre 2000 yılında yaklaşık 176 bin ha civarında ekim alanı olan kuru fasulyenin sonraki yıllarda ekim alanı, azalma göstermiş, 2018 yılında 85 bin ha’a gerilemiştir. Kuru fasulye ekim alanları her ne kadar 2018 yılından sonra desteklemelerin etkisiyle tekrar artış göstermeye başlamış olsa da 2000’li yılların başındaki seviyeye henüz ulaşamamıştır.
2017- 2021 ihracat, ithalat verilerine baktığımızda Kuru fasulyenin ihracat potansiyeli çok yüksek bir ürün olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi Dünyada insan beslenmesindeki bitkisel proteinlerin %22’sinin, karbonhidratların
%7’sinin, hayvan beslenmesindeki proteinlerin %38’inin ve karbonhidratların %5’inin yemeklik baklagillerden sağlanmış olmasıdır. (Adak vd. 2010).
Türkiye’deki nüfus artışı ve kuru fasulyenin fiyatları dikkate alındığında kuru fasulye üretiminin artırılması kaçınılmaz bir zorunluluk arz etmektedir. Türkiye’de kişi başı kuru fasulye tüketiminin 3,0 kg ve yeterlilik derecesinin %86 olması (TÜİK, 2021) ve ülkenin kuru fasulye üretim potansiyeli göz önüne alındığında ihtiyaç duyulan kuru fasulye üretiminin sürdürülebilir bir üretim şekliyle arttırılmalıdır.
İklim ve toprak özellikleri dikkate alındığında, kuru fasulye üretimi için Türkiye’de büyük bir potansiyel mevcut olmasına rağmen sürdürülebilir bir üretim artışı sağlanamamıştır.
Çözüm: Devlet Güvencesinde Sözleşmeli Sürdürülebilir Kuru Fasulye Üretim Sistemi
Ülkemizde sürdürülebilir kuru fasulye üretim sisteminin oluşturulması durumunda ithalatı yapılan kuru fasulyenin, üretimde Türkiye’ye yeterliliği sağlanacak, bu ürünlerin
ithalatının önüne geçilecek, sürdürülebilir kuru fasulye üretim
sistemi ile kuru fasulye üretimi arttırılarak ve Türkiye’ de kişi başı kuru fasulye tüketim miktarlarının arttırılmasıyla insanlarımızın beslenmesinde ve özellikle protein ihtiyaçlarının karşılanarak sağlık açısından insanlarımızın yeterli beslenmesinde önemli katkı sağlanacaktır.