Son bir haftadır ana gündem olan CHP Antalya İl Kongresi dün gerçekleştirildi ve Nail Kamacı ikinci dönemi için delegelerden ‘olur’ aldı.
Bu bir hafta içerisinde genel olarak beklenti, tarafların fanatiklerini bir kenarda bırakırsak, her iki aday için de kolay bir kongre olmayacağı, kazanan kim olursa olsun, az bir farkla seçimi kazanacağı yönündeydi. Ancak sonuç bu beklentinin aksine Nail Kamacı’nın kongreyi yaklaşık 100 oy farkla kazanması şeklinde gerçekleşti.
Bu oy farkı aslında gelecek dönem Antalya siyaseti için önemli sinyalleri barındırıyor.
Kongrenin çıktılarına bakalım:
Önce, kongredeki 100 oy nereden çıktı, buna bakalım.
Sandık sonuçları gösterdi ki; Buğra Özçelik Kepez’den beklediği desteği alamadı. Buna karşılık Nail Kamacı Muratpaşa’dan, kimilerinin beklediği ama normal siyaset akışı içerisinde beklenenin çok üstünde oy aldı. Başka bir anlatım ile Nail Kamacı ekibi kalesini korudu ama Buğra Özçelik ekibi kalesine sahip çıkamadı.
En temel sorunda burasıydı zaten. Kongre öncesinde sonucu ‘Kepez ve Muratpaşa’daki kırılmalar belirleyecek’ tespiti yapılıyordu.
Bunun dışında, Buğra Özçelik’e de dış ilçelerden gelen destek beklenenin altında kalınca bu sonuç ortaya çıkıverdi.
Bunlar, oy farkının nedeni.
Bir de bu durumun ortaya çıkardığı saptamalar var.
Gerek Nail Kamacı karşıtlarının gerekse buğra Özçelik karşıtlarının, kimi zaman art niyetli, argümanlarının delegede karşılık bulmadığını gördük.
Buğra Özçelik için yapılan ve alenen haksızlık olan ‘mutlak butlancı’ yaftası delegede prim yapmadı. Şayet yapsaydı, Buğra Özçelik delegeden 240’ın üstünde oy alamazdı.
Diğer taraftan, 19 ilçe başkanının yayınladıkları deklarasyona verilen tepkinin de iş görmediğine tanık olduk. Çünkü Nail Kamacı, bu deklarasyona başkaldıran Muratpaşa delegesinin yarıya yakınının oyunu aldı. Bu oy aynı zamanda, sosyal medyada üç gündür koparılan yaygaranın bir köpük olduğunu, o köpüğü aldığımızda geriye bir şey kalmadığını da gösterdi.
Her iki sonucunda bize verdiği ders şu: ‘mutlak butlan’ konusunda koparılan yaygara, nesnel temellere oturmayınca karşılık bulmuyor. Aynı şekilde, aslında demokratik olarak doğru olan ‘iradeye ipotek koyma’ söylemi, ‘söyleyenler’ doğru olmayınca da karşılık bulmuyor.
Bu iki ders, en önemli kazanımlarımızdan birisidir.
Gelelim diğer önemli kazanımlara: Bugüne kadar hep gölgede kalan ve ‘ikinci adam’ rolünü üstlenen Buğra Özçelik, bu kongre sonrasında, kendisi isterse, Antalya’nın önemli siyasi figürlerinden birisi haline geldi. Bu sadece Buğra Özçelik’in değil, Antalya’nın kazanımıdır.
Aynı şekilde, Muratpaşa ilçesinin geleneksel siyaset çizgisinin dışına çıkarak, bir anlamda, kendi kimlik inşasına başlayan ve bu anlamda bugün önemli başarı kaydeden Muratpaşa İlçe Başkanı Can Okan Kıran, bir diğer kazanımdır ve burada da Antalya kazanmıştır.
Bir başka kazanım ise Altan Ayaz’dır. Altan Ayaz, şu ya da bu nedenlerle başkan adaylığı potasına giremese de dürüstlüğü, partililiği ve çalışkanlığı ile Antalya siyasetinde var olması gereken bir isimdir. Nail Kamacı’nın listesinde yer alarak, bu değerin silinip gitmesine izin vermemiştir. Siyasetin bu kadar yozlaştığı ve partilerin aralarındaki ayrımın bu kadar silikleştiği bir ortamda Altan Ayaz gibi örneklerin çoğalması gerekmektedir. Bu nedenle Antalya’nın bir diğer kazanımı, Altan Ayaz gibi bir örneğin siyasete devamıdır.
Gelelim, kongresinin sancılı noktalarına:
Nail Kamacı’nın yönetim kurulu listesinde bir isim dikkat çekiyor.
Bülent Erol.
Bülent Erol, ülkücü bir siyasetten gelen bir isim. Beş – altı yıldır CHP çatısı altında siyaset yaptığı, yetkili ağızlar tarafından ifade ediliyor. Ancak, listeler açıklanmadan önce spekülasyon olarak, açıklandıktan sonra da aleni bir şekilde, belki de en çok tepkiyi toplayan isim oldu.
Şimdi size bir alıntı yapmak istiyorum.
“CHP dışından bir isim, belediye meclis üyesi, belediye başkanı hatta milletvekili bile olabilir. Ama CHP yönetiminde bir ülkücünün bulunması, bana, benim ve kendisinin siyasi tarihine saygısızlıktır.”
Bu cümleler bana değil, kendisinin iznini aldığım için ifade ediyorum, 16 yaşında hapse girmiş, Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış, gazeteci Vehbi Kaya’ya ait.
Bu Bülent Erol olayının bir tarafı.
Diğer tarafı ise Bülent Erol’un akrabalık bağları. Sosyal medyada,
Bülent Erol ile fotoğraf verip de “et tırnaktan ayrılmaz” diyen isimler, bu ve benzeri durumların birinci derecede sorumlusudur.
Bülent Erol ve benzeri tercihler, Nail Kamacı’nın yarın başını ağrıtma konusunda da birinci derece sorumlu olacaklar.
Her tercih, bir vazgeçiştir. Yarın Nail Kamacı’nın başı ağrıdığında, tercih mi yoksa vazgeçiş mi yaptığını net bir şekilde hep birlikte göreceğiz.