“Faşizm, iki kişi arasındaki ilişkilerde başlar.” Bauman

Bir düşünürün sözünü anımsıyorum, “Çocuklar, kolları, bacakları güçlü olmadığı için iyidirler,” diyordu. Çocukluğunuzu anımsayın, kardeşlerimizle kavgaları, dövüşleri, nasıl da acımasızdık. Bizler, şu anda güzelden, iyiden, barıştan, paylaşımdan yanaysak, bu elbette kendiliğinden olmadı. İyiliği öne çıkaran, paylaşımcı, barışçıl, güzel kitaplar okuduk. Okullarda düşündüren dersler gördük. İyi öğretmenler, bize umut bağlamış velilerle yola çıktık. Azla yetinmeyi, hırsın kötülüğünü öğrendik. Hedefimize iyi, güzel insan olmayı koyduk. Parayı önemsemedik. Hatta paranın bu kadar efendimiz olacağını öngöremedik. Şu anda yaşananlara bakınca biraz safça mıydık dersiniz?

Her çocuğun içinde pusuda bekleyen şiddet olabilir, bunu öne çıkarmak ya da söndürmek çevresine bağlı. O nedenle evinde şiddet olan bir çocuğun hayatında şiddet uygulaması son derece beklenen bir şey. Yani sevilirsek severiz, dövülürsek döveriz kabaca. Elbette bu kesin olacak denen bir durum olamaz. Çocuğu aile, okul, yakın ve uzak çevre nasıl etkiliyorsa, öylece şekillenecektir.

Televizyonda izlenenler, internette dolaşanlar, oynanan oyunlar, konuşulan konular, bunların hepsi çocukların hayatını belirler. Siz söyleyin şimdi bu saydıklarımın hepsi çocuklarımızı şiddete yönlendirmiyor mu? Filmler, diziler, gündüz ya da gece programlarının tümü mafyatik olaylar, bencil, ahlak sınırları, ilkesi olmayan konular. Bütün bunlar sadece izlenip geçmiyor. Farkında olmadan herkesi etkiliyor. Büyükleri de çocukları da. Bütün bunları bilirken, kısaca başımıza gelecekleri görürken neden şaşırıyoruz ki? Elbette çocuk öğrenme ve örnek alma çağında gördüğünden etkilenecek, taklit edecek. Hemen hemen her dizide mafya, kısır kıskançlık, bencillik, kötülük dolaşıyor. Hatta kötü olan yüceltilip kahraman gibi sunuluyor. O zaman neden şaşırıyoruz ki?

Şu anda veli olma, öğretmen olma cesaret isteyen bir durum. Sokaklarda birçok tuzak var çocukları bekleyen. Herkes çocuğunu hayata hazırlamak yerine, onu korumaya, can güvenliğini sağlamaya çalışıyor haklı olarak. Bu durum içler acısı. Korku dağları beklerdi eskiden, şimdi yolları bekliyor.

Çocuklar, gençler, ergen yaştakiler şiddet yanlısı ve acımasız olmaya başladıysa, hemen devlet programı devreye girmeli ve uzmanları göreve çağırmalı. Sosyologlar, psikologlar, psikiyatrlar, öğretmenler, yazarlar, şairler, her daldan sanatçılar bu sorunu çözmek için uğraşmalı. Yoksa tehlike az buz değil bence. Arkadaşının bacağını kırıp kırık bacağı sallamak, şiddetin en uç noktası. Bu olaylar cezaeviyle çözülmez, eğitimle, sanatla çözülür. Bir eğitimci olarak bunları yazarken asla ukalalık etme niyetim yoktur. Tam tersine yaraya merhemi anımsatmaktır. Şiddetsiz okullar, sokaklar ve huzurlu günler dilerim.