Antalya’da yaşayan 62 yaşındaki emekli ziraat mühendisi Faruk Güngör, çocukluk hayalini gerçeğe dönüştürdü. Bisikletiyle yola çıkan Güngör, bugüne kadar 29 ülke ve 100 şehir gezdi. “Hayatım boyunca hep pedal çevirdim ama gerçek yolculuğum emeklilikten sonra başladı” diyen Güngör, eşinin ilk başta beddua ederek karşı çıktığı dünya turunu şimdi ailesinin desteğiyle sürdürüyor. “Ben bisikletle kültür taşıyorum” diyen Güngör, hem spor hem kültürel etkileşim açısından hayatını değiştiren yolculuğunu anlattı.
EŞİ BEDDUA ETTİ, PES ETMEDİ
Antalya'da Körfez Gazetesi Muhabiri Ertuğrul Gün'ün özel haberine göre küçük yaşlardan itibaren bisiklete tutkusu olan Güngör, doğup büyüdüğü Ağrı’da sporla iç içe bir yaşam sürdürdü. Lise ve üniversite yıllarında koşu ve kayak gibi farklı branşlarda spor yaptı. Üniversite sonrası devlet memuru olarak göreve başlayan Güngör, 20 yıl boyunca Antalya’da sabahları işe bisikletle gidip geldi. Güngör, “İnsanlar o dönem biraz garipsiyordu. Hatta ‘Sen kaç yaşına geldin, hâlâ bisiklet mi biniyorsun’ diyenler oldu. Annem bile karşı çıkmıştı. Eşimse ilk yurt dışı seyahatimde bana ‘Cenazen gelir inşallah’ dedi. İki ay boyunca benimle konuşmadı. Ama şimdi o da destekliyor.” dedi.
EMEKLİLİKTE DÜNYA YOLLARI
Çalıştığı yıllarda hafta sonları Toros Dağları’nda 150-200 kilometrelik parkurlar yapan Güngör, yıllık izinlerinde Türkiye’nin farklı şehirlerini gezerek deneyim kazandı. Emekli olduktan sonra hayalini gerçekleştirmeye karar verdi. Bisikletiyle önce Suriye, Irak, İran ve Ermenistan’ı gezdi. Ardından rotasını Hindistan, Pakistan, Vietnam ve Rusya’ya çevirdi. Faruk Güngör, “Her 24 saatte en az 6 saat bisiklet sürüyorum. Sabah kahvaltı yapmadan 2 saatlik bir sürüş alışkanlığım var. Emekli olduktan sonra bu planlı disiplin sayesinde sınırları aştım.” dedi.
UNUTULMAZ OLAYLARA YER VERDİ
Güngör’ün yolculukları yalnız geçiyor ama karşılaştığı insanlar ona yalnızlık hissettirmiyordu. Sosyal medya hesaplarından paylaştığı anılarında çadır kurduğu bir okul bahçesinde kadının bebeğiyle yiyecek getirmesinden, Pakistan-Hindistan büyük bir ilgi ile karşılanmasına kadar birçok unutulmaz olayla yer verdi. Faruk Güngör, “Bir akşam bir kilisenin önünde çadır kurdum. Rahip kapıya çıktı, beni içeri davet etti. Yemeğe oturduk, özel misafirmişim gibi ilgilendi. Hindistan sınırında askeri yetkili bana ‘Hindistan senin evin’ dedi. Bu söz hiç aklımdan çıkmaz.” diye konuştu.
SEYAHAT DEĞİL, KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
Güngör, yolculuğunu sadece bir gezi olarak görmediğini, kültürel etkileşim için bir araç olarak değerlendirdiğini söyledi. Ziraat mühendisi olmanın getirdiği gözlem yeteneğiyle gezdiği bölgelerdeki tarım faaliyetlerini de yerinde inceledi. Tropikal meyveleri tanımaktan, çiftlik sistemlerini gözlemlemeye kadar pek çok deneyim elde etti.
ŞİMDİ DOĞRUDAN DENEYİMLİYORUM
Emekli memur Faruk Güngör, “Domuz çiftliğinden balık üretim tesislerine, tropikal meyve bahçelerine kadar birçok yeri gezdim. Kitaplardan okuyarak değil, yerinde görerek öğrenmek farklı. Ziraat mühendisi olarak bir ağacı ya da meyveyi bilimsel bilirdim, şimdi doğrudan deneyimliyorum.” dedi.
ELDE SİLAHLI İNSANLAR VARDI
Güngör’ün en tehlikeli deneyimi ise Lübnan-Suriye sınırında oldu. 2010 yılında iki arkadaşıyla birlikte Suriye’ye geçerken, uluslararası hukukun geçerli olmadığı Bekaa Vadisi’nde silahlı gruplarla karşılaştığını söyledi. Faruk Güngör, “Elde silahlı insanlar vardı ama bize zarar vermediler. Korkuyorsun tabii. En çok trafik kazasından korkarım, çünkü yalnızsın. Ama bugüne kadar böyle bir şey yaşamadım.” dedi.
PAKİSTAN’DAN KARA YOLUYLA GEÇTİM
Pakistan-Hindistan sınırında yaşadığı deneyimi anlatan Güngör, Hindistan’a geçişte birçok kişinin karayoluyla geçemediği bölgelerden bisikletle geçebildiğini söyledi. Faruk Güngör, “Ankara’da Hindistan vizesi alırken bana uçakla gitmem gerektiği söylendi. Ama ben Pakistan’dan kara yoluyla geçtim. Hindistanlı görevliler bana meyve suyu ikram etti, hikâyemi dinledi. 10 kilometre sınırda askeri bölgeye çadır kurmama izin verdiler. ‘Hindistan senin evin’ dediler.” ifadelerini kullandı.
7 DOLARLIK BÜTÇEYLE ASYA TURU
Güngör, maddi anlamda büyük bir bütçesi olmadan dünya turunu sürdürüyor. Asya turunda günlük sadece 7 dolar harcadığını, şimdi bunu 10 dolara çıkardığını belirtti. Faruk Güngör, “İnsanlar para yok diye gezemez olduğunu düşünüyor ama mesele istek. Kamp yapıyorum, bazen kilise, bazen okul bahçesi, bazen cami avlusu. Bu bir yaşam biçimi. Eşim ve kızımın desteğiyle YouTube kanalı açtık. Oradan deneyimlerimi paylaşıyorum.” diye konuştu.
ARABAYI DEĞİL, BİSİKLETİ SEVİYORUM
Güngör, ulaşımda arabalardan hoşlanmadığını, şehir içi trafiğin kendisine işkence gibi geldiğini belirtti. Faruk Güngör, “Eşimle bir yere giderken araba kullanmak bana işkence gibi geliyor. O yüzden bisikletle hem ulaşımımı hem de sporumu yapıyorum” dedi.
TÜRKİYE’DE BİSİKLET KÜLTÜRÜ EKSİK
Türkiye’de bisikletin hâlâ yeterince kabul görmediğini dile getiren Güngör, “20 yıl önce işe bisikletle gidip geldiğimde insanlar alay ediyordu. Doğuda zaten bisiklet kültürü yok. Ama Avrupa’da bu normal. Cumhurbaşkanlığı bisiklet turu zamanı Erdoğan’ın bisikletle görülmesi bile annemi ikna etmeye yetti.” dedi.
SIRADAKİ ROTA: RUSYA VE JAPONYA
Güngör’ün hedefleri henüz tamamlanmadı. Yakında rotasını Rusya ve Japonya’ya çevirmeyi planlayan Güngör, yeni hedefleri için heyecan duyduğunu belirtti. Faruk Güngör, “Bisiklet benim hayatımı tamamlıyor. Kültürleri tanıyorum, insanlar tanıyorum, yolda olmanın tadı başka. Bu yaşta hâlâ enerji doluyum ve daha gidecek çok yolum var. Ben kendime ‘kültür elçisi’ diyorum. Her yeni ülke bir başka dil, bir başka tat, bir başka hikâye” dedi.
"BİSİKLETİLETUR" ADLI SOSYAL MEDYA
Faruk Güngör, seyahatlerinde yaşadığı tüm anılarını ve maceralarını "bisikletiletur" adlı sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaşıyor. Yıllarca masa başı iş yaptığını ve hayalinin hep yeni kültürler tanımak için bisikletiyle dünya turuna çıkmak olduğunu söyleyen Güngör, bu kararını ailesiyle paylaştığında endişeyle karşılandığını belirtti.