Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, 17 Ağustos Marmara depreminin 26. Yıl dönümüne sayılı günler kala önemli açıklamalarda bulundu. Karancı, o korkunç depremin üzerinden 26 yıl geçtiğini ama hala ülke olarak bazı dersler çıkarılmadığını ve tehlikenin yanı başımızda olduğuna değindi.
“TÜRKİYE’NİN HER KÖŞESİ DEPREM BÖLGESİ”
Türkiye’nin her bir köşesinin deprem bölgesi olduğunu belirterek, Karancı, “17 Ağustos 1999 tarihinden bu yana Van’da, Elazığ’da, İzmir’de ve en son 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 ilimizde çok ağır yıkımlar yaşadık. Bugün artık kimse “Bizde deprem olmaz” diyemiyor. Çünkü artık herkes Türkiye’nin her köşesi, her ilçesi, her mahallesinin deprem bölgesi olduğunu biliyor” dedi.
“HARİTALAR DEĞİŞTİKÇE ŞEHİRLER GÜVENLİ OLMUYOR”
Antalya Türkiye’nin ilk resmi deprem haritasının 1945 yılında yayımlandığını aktaran Karancı, “Haritalar değiştikçe şehirler güvenli olmuyor. 1945 sonrasında 1963, 1972, 1996 ve en son 2019’da haritalar güncellendi. 2019’daki değişiklikle eski “1., 2., 3. derece deprem bölgesi” sistemi kaldırıldı. Artık her bir nokta için özel sismik ivme değerleri belirleniyor. Yani deprem tehlikesi artık bölgelere göre değil, adreslere göre tanımlanıyor. Aynı şekilde MTA’nın Türkiye Diri Fay Haritası da yıllar içinde büyük değişim geçirdi. 1992’de yaklaşık 150 aktif fay varken, 2023 yılında bu sayı 485’e çıktı. Üstelik bu fayların her biri 5 km’nin üzerinde uzunlukta ve deprem üretme potansiyeline sahip. Ama haritalar değişti diye şehirler güvenli hale gelmiyor. Biz hâlâ aynı hataları tekrar ediyoruz” diye konuştu.
“DENETİMLER YETERSİZ, İSTİHDAM SORUNU VAR”
Deprem gerçeğine karşın hatalardan ders çıkarılmadığını vurgulayan Karancı sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yeraltı suyu yüzeye yakın zayıf zeminler imara açılmaya devam ediyor. Verimli tarım arazileri parsel parsel inşaata kurban ediliyor. Zemin etütleri ya eksik ya da masa başında hazırlanıyor. Denetimler yetersiz; pek çok belediye hâlâ jeoloji mühendisi istihdam etmiyor, ruhsatlar masa başında dağıtılıyor. Biz değişmedikçe sonucun değişmesini bekleyemezsiniz. Her yıl 17 Ağustos geldiğinde manşetler atılıyor: "Unutmadık, unutturmayacağız!" Ama unutmamak sadece anmakla sınırlı kalıyorsa, ertesi gün aynı şekilde yaşamaya devam ediyorsak, riskli binalar hâlâ ayakta duruyorsa, zemin etütleri kontrol edilmiyorsa, İmar kararları, emsal artışları rantla alınıyorsa asıl tehlike hâlâ yanı başımızda duruyor demektir.”