Türkiye’de son yıllarda kültürel mirasa yönelik sessiz dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümün izlenebildiği en çarpıcı alanların başında özel müzeler geliyor. Coğrafya, tarih ve mekânla kurulan bağların güçlenmesi için son derece önemli olan özel müzelerin sayısı giderek artıyor. Edremit Körfezi’ni de kapsayan Çanakkale-İzmir arasındaki bölgede 40 özel müzenin açılmış olması, kültürel mirasa yönelik sessiz bir devrim yaşandığını gösteriyor. Balıkesir’in Edremit ilçesinde Murat ve Uğur Bostancıoğlu kardeşler tarafından babaları Ali Bostancıoğlu’nun anısına 2015 yılında kurulan Kazdağı Müzesi’nin 10. yılı etkinliğinde Türkiye’deki kamu ve özel müzeciliğin gelişimi, sorunları ve geleceği tartışıldı. Türkiye’de sayıları 450’ye ulaşan özel müzelerin desteklenmesi ve daha nitelikli hizmet verebilmesi için yapısal düzenlemeler yolda. Yalnızca pandemi döneminde açılan özel müze sayısı 35 olarak açıklanıyor. Miras ve hafızanın yanı sıra yerel kültürün korunmasında da özel müzeler önemli bir işlevi yerine getiriyor.

KAZDAĞI MÜZESİ 10 YAŞINDA

Balıkesir’in Edremit ilçesinde 2015 yılında açılan özel Kazdağı Müzesi, 10. Yıldönümünü bir dizi etkinlikle kutladı. Güre sahilinde bulunan tarihi bir zeytinyağı fabrikasının onarılmasıyla kurulan müzenin hikâyesi, Türkiye’deki özel müzecilik girişimleri açısından da ilham verici. Etkinliğe, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı V. Bülent Gönültaş, Edremit Kaymakamı Ahmet Odabaş, Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürü Neslihan Vurucu, Edremit Belediye Başkan Yardımcısı Cavit Cebeci ile Edremit Ticaret Odası Başkanı Ahmet Çetin’in yanı sıra vatandaşlar katıldı.

KAZDAĞI MÜZESİNİN 10. YILINDA ÖZEL MÜZELER KONUŞULDU

Kazdağı Müzesi’nin 10. Yılı kutlaması kapsamında müzenin konferans salonunda düzenlenen söyleşide ise Türkiye’deki müzecilik ve özel müzeler ele alındı. Gastronomi ve kültür-sanat konusunda çalışmaları bulunan Nedim Atilla ve Faruk Şüyün gibi gazeteci yazarların da katıldığı etkinliğin açılış konuşmasını, Bostancıoğlu ailesinin genç kuşak üyesi Kaan Bostancıoğlu yaptı. Sunumunu Balıkesir Üniversitesi Edremit Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Abdullah Soykan’ın yaptığı söyleşide, sırasıyla Arkeolog-Yazar ve Yayıncı Nezih Başgelen, Prof. Dr. Kenan Mortan ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı V. Bülent Gönültaş birer konuşma yaptı.

‘BÖLGENİZE BİRAZ ÂŞIKSANIZ BİR MÜZE YARATABİLİYORSUNUZ’

Güre’de doğup büyüyen Murat ve Uğur Bostancıoğlu kardeşler, Edremit Körfezi ve Kaz Dağları’na olan bağlılıklarını ifade edebilecekleri bir müze hayaliyle yola çıkmışlar. ABD’de 17 bin 500, Finlandiya’nın 250 bin nüfuslu Tampere kentinde ise 160 müze olduğunu vurgulayan Bostancıoğlu, iş için ziyaret ettiği ülkelerde dikkatini çeken küçük ve tematik müzelerin kendisine ilham verdiğini belirterek Kazdağı Müzesi’nin doğuşunu şöyle özetliyor: “Bu konuda biraz ilgiliyseniz, biraz vatanseverseniz, bölgenize biraz âşıksanız; küçük de olsa bir müze yaratabiliyorsunuz. Bu bize güç verdi, kardeşime ‘bir galeri açalım’ dedim. ‘Nasıl yapacağız’ dedi. ‘Bu bir süreç’ dedim ve yavaş yavaş çalışmalara başladık. Dört yıl sonra burası yetmedi, genişlettik. Müzemiz, 3 yıl önce Çanakkale Belediyesi Homeros Bilim ve Sanat Ödülü’ne layık görüldü.”

TROYALI AENEAS’TAN SARIKIZ’A KAZDAĞININ HAFIZASI BU MÜZEDE

Müzenin kuruluş hazırlıkları sürecinde babaları Ali Bostancıoğlu’nu kaybeden iki kardeş, müzeyi babalarının anısına ithaf ediyorlar. Müzede Kaz Dağları’ndan Edremit Körfezi’ne coğrafya ve insanın binlerce yıllık ortak öyküsü yer alıyor. Romalı ünlü ozan Vergilus’un yazdığı ve Roma’nın kuruluşuna giden yolculuğun anlatıldığı Troyalı Aeneas’ın destanı da, Türkmenlerin Sarıkız efsanesi de Kazdağı’nın hafızasında yer alıyor. Bu hafıza, Güre sahilindeki eski bir zeytinyağı fabrikasının onarılmasıyla ortaya çıkarılan Kazdağı Müzesi’nde günümüz insanına aktarılıyor.

ATATÜRK’ÜN EDREMİT ZİYARETİNİN ORJİNAL ANILARI SERGİLENİYOR

Kazdağı Müzesi koleksiyonunda yer alan eserler arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün Edremit ziyareti sırasında kullandığı faytondan, kendisine ikram edilen kahveyi içtiği fincana kadar birçok özel eşya da var. Öykülerinde yöre insanını anlatan usta yazar Sabahattin Ali’nin ilk baskı kitapları ve Edremit fotoğrafları da müzede sergileniyor. Bir başka Kazdağı sevdalısı olan sinema oyuncusu Tuncel Kurtiz’in çalışma masası, kitapları ve fotoğrafları ile halk müziği sanatçısı Ali Ekber Çiçek’e ait özel eşyalar da müzede sergileniyor. Milli Mücadele döneminde Edremit’te Kuvayi Milliye’nin öncüsü olan Kaymakam Şehit Hamdi Bey’in orijinal mührü de bu müzede yer alıyor.

BAŞGELEN: ‘MÜZECİLİĞİMİZ SAVAŞ KOŞULLARINDA BİLER DEVAM ETTİ’

Kazdağı Müzesi’nin kuruluşunun 10. yılında düzenlenen etkinlikte konuşan Arkeolog-Yazar ve Yayıncı Nezih Başgelen, Osmanlı’dan günümüze Türkiye’deki müzeciliğin gelişimini özetledi. Sultan Abdülaziz’in 1867’de Avrupa’ya yaptığı seyahatin Türk arkeolojisi ve müzeciliği için önemli bir dönüm noktası olduğuna değinen Başgelen, Semadirek Adası’nda yapılan ilk arkeolojik kazı ve sonrasında Osman Hamdi Bey’in ünlü İskender lahdini bulduğu Sayda kazılarının önemini vurguladı. Bu dönemde Osman Hamdi Bey’in Sayda kazılarında bulduğu lahitlerden biri olan Ağlayan Kadınlar Lahdi’nin cephesinden ilham alınarak Mimar Alexander Vallaury tarafından Müze-i Hümayun’un inşa edildiğini dile getiren Başgelen, Türk arkeolojisi ve müzeciliği çalışmalarının savaş koşullarında bile devam ettiğini vurguladı.

SELANİK’TEN ANKARA’YA ATATÜRK’ÜN KÜLTÜREL MİRAS FARKINDALIĞI

Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğunun geçtiği Selanik Langaza’daki küçük tepenin tumba olarak anıldığını ancak aslında bir Tümülüs olduğunu dile getiren Başgelen, “Bu tepe Atatürk’ün çocukluğunda çok dikkatini çekiyor. Trablus’a gidip döndüğünde bu tepe çöküyor ve bir mezar odası açığa çıkıyor. Daha sonra Gazi Ankara’ya geldiğinde aynı tumbalardan Ankara’da da olduğunu görüyor ve Cumhuriyet’in ilk kurumsallaşmalarının olduğu dönemde bu kazıları yaptırıyor. Sakarya Savaşı’nın olduğu dönemde Ankara’da bir müze kurulmasının Meclis gündemine alınmasını istiyor” dedi.

İŞGAL YILLARINDA KÜLTÜREL MİRAS KORUMA ÇABALARI

İşgal yıllarında İstanbul’da Fransızların, Antalya’da ise İtalyanların kültürel mirasın kaçırılmasına yönelik girişimlerini önlemek adına yapılan engelleme girişimlerine de değinen Başgelen, Halil Ethem Eldem Bey’in İstanbul’da, Süleyman Fikri Erten Bey’in Antalya’da yaptığı girişimlerin önemini hatırlattı.

Kazdağı Müzesi’nin yerel kültürü yansıtmadaki önemine değinen Prof. Dr. Kenan Mortan ise Türkiye’deki müzelerin yıllık 55 milyon ziyaretçi sayısına ulaştığına dikkat çekerek bu alanda özel müzelere teknik destek verilmesi gerektiğine değindi.

‘ÇANAKKALE İZMİR ARASINDA 40 ÖZEL MÜZE VAR’

Kazdağı Müzesi’nin bulunduğu Edremit’te 20 kilometrelik hat boyunca 9 tane özel müze bulunduğuna dikkati çeken Mortan, Güre Ayvalık arasında bu sayının 19’a çıktığını, Çanakkale-İzmir arasında ise 40’ı özel olmak üzere 45 müzenin yer aldığını dile getirdi. Yerel kültürü yansıtan bu müzelerin sayısından çok niteliğine güvenilmesi gerektiğini dile getiren Mortan, özel müzelerin kültürel hafıza açısından önemli olduğunu vurguladı. Türkiye’deki ilk özel müzenin 1983’de açılan Sadberk Hanım Müzesi olduğunu dile getiren Mortan, hemen arkasından 1984 yılında çıkarılan özel müzelerle ilgili yönetmeliğin denetlemeyi içerirken desteklenme yönünden eksik kaldığına değindi. İlgili yönetmelikte teknik yardım ve destekleme konularının da yer alması gerektiğini dile getiren Mortan, bu müzelerin acil ihtiyaçları için bakanlığın laboratuvar ve kimyager desteği vermesi çağrısında bulundu. Mortan, Kazdağı Müzesi’nin kurucuları Bostancıoğlu ailesine de sanata karşılıksız katkı sundukları için teşekkürlerini iletti.

GÖNÜLTAŞ: ‘TÜRKİYE’DEKİ ÖZEL MÜZE SAYISI 450’Yİ BULDU’

Etkinlikte konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı V. Arkeolog Bülent Gönültaş da müzecilik konusunda Bakanlık bünyesinde yapılan çalışmaları ve projeleri aktardı. Milletlerarası Müzeler Konseyi (İCOM) Türkiye Milli Komitesi Başkan V. Olarak da görev yapan Gönültaş, Türkiye’de 215’i kamuya ait, 450’si ise özel olmak üzere toplam 665 müze ve ziyarete aşılan 145 ören yeri ile ziyaretçilere hizmet sunulduğunu belirtti.

BAKANLIĞA BAĞLI 12 BÖLGE LABORATUVARI ÖZEL MÜZELERE DE AÇIK

Türkiye’deki müzeciliğin 180 yıla dayanan bir geçmişi olduğuna değinen Genel Müdür Yardımcısı Gönültaş, dünyanın en köklü kültürel miras yönetim organizasyonlarından birine sahip olduğumuzu dile getirdi. Türkiye’de sayıları 800’ü bulan arkeolojik kazıların yanı sıra müzeler için de hizmet sunan 12 bölge laboratuvarı bulunduğunu belirten Gönültaş, bu laboratuvarların özel müzelere de destek verdiğini dile getirdi.

PANDEMİ DÖNEMİNDE 35 ÖZEL MÜZE AÇILDI

Özel müzelerin önemli bölümünün Çanakkale, İzmir ve Balıkesir illerini kapsayan bölgede yer aldığını söyleyen Gönültaş, 1984 tarihli yönetmeliğin ve mevzuatın yenilenmesi için çalışmaların sürdüğünü belirterek şöyle konuştu: “Bu konu üzerinde çalıştığımız mevzuatlardan bir tanesi. Hizmet sektöründe kalite önemli. Malumunuz, Çanakkale Gelibolu Yarımadası’ndaki köylerde kapısında ‘müze’ yazan birçok yapılar, evler var günümüzde. Burası hizmet kalitesi yönünden çok şikâyet alınan bir bölge. Denetleme, bu hizmeti belli bir standarda getirmek için var. Bakanlık olarak bu noktada özel müzelerin geliştirilmesi, niteliğinin artırılması ve bilinirliğinin ön plana çıkarılması yönünde son 5 yılda büyük bir atılıma gittik. Pandemi döneminde tüm dünyada birçok özel müze ekonomik kaygılardan dolayı kapandı. Türkiye’de ise bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarla pandemi döneminde 35 özel müze açılarak rekor kırıldı. Devam eden süreçte de artışlar yaşandı.”

ÖZEL MÜZECİLİĞİN KOLEKSİYON ÇEŞİTLİLİĞİ GENİŞLİYOR

Türkiye’de özel müzelerin koleksiyon çeşitliliğindeki artışa da değinen Gönültaş, Rize’de Taşkın Müzesi, İstanbul’da ise İllüzyon Müzesi’nin açılarak bakış açısının genişlediğini belirtti. Birçok kentte kent müzelerinin açıldığını vurgulayan Gönültaş, “Âşık Veysel Müzesi’nden Baklava Müzesi’ne, yelpaze o kadar genişledi ki, bu bizim için mutluluk kaynağı” ifadelerini kullanırken, Bakanlık olarak özel müze açmak isteyen girişimcilere bürokratik süreçlerde kolaylıklar sağladıklarını da belirtti.

DEVLET VE ÖZEL MÜZELERİ BİRLEŞTİRECEK SEMPOZYUM PLANLANIYOR

Özel müzelerin koleksiyonunda bulunan eserlerin konservasyonu başta olmak üzere benzeri talep ve hizmetleri yerine getirdiklerini ve birlikte sergiler açtıklarını da belirten Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş, devlet ve özel müzeleri birleştirerek sempozyum, çalıştay ve paneller dizisi gerçekleştirmeyi hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-YUSUF YAVUZ