ULAKLAR ULAŞAMADI

Deprem Kahramanmaraş merkezliydi. Biliniyordu, bekleniyordu. Kahramanmaraş, aynı zamanda büyük bir dramın da merkez üssü olmuştu. Hepimiz Kahramanmaraş’ı duyuyorduk da, bu toz duman içerisinde onun bir adım ötesine Pazarcık’a, Göksun’a, Elbistan’a Nurhak’a bakamıyorduk.

Örneğin hiçbirimiz, Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen’in kendi aracı ile bir günde beş cenazeyi taşıdığını bilmiyorduk. Ya da deprem sonrasında Elbistan Cezaevi’nde çıkan isyanı sosyal medyada paylaştığı için gazeteci arkadaşımızın havaalanında gözaltına alındığını görmüyorduk. Hepimiz aslında deprem enkazının altındaydık ve sadece yıkıntıların arasından kendimize açtığımız pencereden izliyorduk olan biteni.

Bu nedenle bu yazı dizisinde, bu kendi açtığımız pencerenin dışında bir dünyaya, Nurhak’a bakacağız yakından. Deprem gerçeğinin bütün insani boyutlarının nasıl yaşandığını, ‘insansızlığın’ ne demek olduğunu, başta Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan olmak üzere yaşayanların tanıklığı ile aktaracağız.

GARAJDAN BOZMA MAKAM ODASI VE KILIÇDAROĞLU’NUN KOLTUĞU

Nurhak’a gece geç vakitlerde girdik. 1500 rakımlı, normal zamanda geçilse çok keyifli olabilecek dağ yollarından geçerek ulaştık ilçe merkezine. Gezdiğimiz merkezlere hep gündüz gittiğimiz için yaklaşık olarak bizi neyin beklediğini biliyorduk. Ama bu sefer durum farklıydı. Gece kör karanlığında ulaşmıştık ve var olan tablo kendisini bizden gizliyordu.

Adına koordinasyon merkezi dedikleri yere ulaştığımızda, birkaç konteyner ile derme çatma bir garaj karşıladı bizi. Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan, “Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna hoş geldiniz.” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu garaja gelmiş ve Başkan’ın bir tarafına Atatürk resmi diğer tarafına Türk Bayrağı’nı yerleştirdiği makamda koltuğa oturmuş. Masa olarak da küçük bir sehpa kullanılmış.

“KÖYLERE ULAŞAMADIK”

Depremin ilk anında bütün ilçe sokağa çıkmış ve belediyeden sürekli anons yapılmış, “evlere girmeyin” diye. Biz gittiğimizde depremin 38. günüydü ve ‘evlere girmeyin’ uyarısı devam ediyordu. Başkan Bozan, “depremin olduğu gün hava sıcaklığı -28 dereceydi” diyor demesine ama gözleri çok daha fazlasını anlatıyor bizlere. Normal koşullarda, kar yağışı nedeni ile Nurhak’ın yollarının kışın bir ay kapalı kaldığını belirttikten sonra, “bizim bir tane 4*4 aracımız vardı ve bu yolları açmaya yeterli değildi” diyor. İletişim hatları da kopunca bütünü ile yalnız kaldıklarını belirtiyor. Normal iletişim yolları ile ulaşamayınca, yakın olan merkezlere haber verebilmek için ulaklar yolladıklarını söylüyor. Ama ulaklar da gitmeleri gereken yere ulaşamıyorlar. Üç gün süren büyük bir yalnızlık ve ‘insansızlık’ başlıyor.

220 GÖREVLİ PARMAĞINI KIMILDATMADI

‘İnsansızlık’ dedik. İnsansızlığı, sadece dağ başına bir başına kalmaları ile yaşamıyorlar. Sözü Belediye Başkanından alan bir Nurhaklı, “burada asker, polis toplam 220 personel var. Bir de Kaymakamı koy, etti mi sana 221? İşte bu 221 kişi, üç gün boyunca parmağını kımıldatmadı. Jandarmada 10 – 15 tane 4*4 araç var. Bu araçları işe koşsalardı, biz ilk gün köylere, özellikle de Kullar köyüne ulaşıp ölümlerin önüne geçebilirdik. İnsanlar depremden ölmediler, donarak öldüler” diyor, içinde bastırdığı öfkesini gözlerine yükleyerek.

Bir kadın görevli sözü alıyor ve evlerinin jandarmanın hemen yanında olduğunu, deprem olunca 15 kişinin çadırlara sığındığını, gece olunca cep telefonlarının fenerlerini yakarak Jandarma binasına doğru alladıklarını anlatıyor. “Belki görürler de insafa gelirler” diye. Ama ‘insansızlık’ burada da kendisini gösteriyor ve Nurhaklılar bir başlarına, başlarının çaresine bakmaya çalışıyorlar üç gün boyunca.

“YARDIMLARI BELEDİYE DAĞITIYOR” DİYEN KOORDİNATÖR VALİ

Belediye Başkanı İlhami Bozan, sözü Koordinatör Valiye getiriyor. Konuşmasında maksadını aşan söz olmamasına özel önem gösterdiği her halinden belli. Zira anlattığı şeyler insan aklını zorlayacak türden. Koordinatör Vali, Nurhak’a gelen yardımları kendi uhdesinde topluyor. Yardım almak için gidenlere de, “yardımları belediye dağıtıyor” cevabını veriyor. Başkan Bozan, garajdan bozma makamının yan tarafında duran küçük bir yığını göstererek, “elimizde kalan yardım bu” diyor. Bu arada belirtelim, Nurhak Belediyesi CHP’de.

1500 metre rakımda, bir kuş yuvası gibi dağın üstüne konuşlanmış olan Nurhak’ta insanlar depremden değil, insanlara ulaşmaya çalışmayan, merhem sürmeye yanaşmayan resmi yetkililerin ihmalleri yüzünden öldüler.

Bu yüzden yine dilimize dolanıveriyor.

“Nurhak sana güneş doğmaz”

Muhabir: Vildan Özkan