Biliyorsunuz. İstanbul’da okuldan uzaklaştırılan bir öğrenci tarafından okul müdürünün katledilmesi büyük bir tepkiye yol açtı ve bütün öğretmen sendikaları tarafından protesto edildi. 
Doğal olarak Antalya’da da sendikalar bu olayı protesto ettiler. Fakat protesto eden en ilginç sendika, Eğitim Bir Sen’di. Eğitim Bir sen, ‘yandaş’ olarak bilinen bir sendika. Bugüne kadar hükümetin gerek eğitim politikaları gerek se uygulamalarında sürekli uyumlu bir görüntü verdi.
Ancak yaşanan olayın vahameti üzerine Eğitim Bir Sen de kayıtsız kalamadı ve tepkisini gösterdi. Antalya’da da bir basın açıklaması yaptılar.
Öncelikle basın açıklamasının yapıldığı yere bakalım.
Genellikle basın açıklamaları ya ilgili kurum önünde ya da Attalos Meydanı’nda yapılır. Ancak Eğitim Bir Sen, basın açıklamasını valilik önünde yaptı. İnsan düşünmeden edemiyor. Aynı yerde Eğitim Sen ya da Eğitim İş basın açıklaması yapsa, yaklaşım ne olurdu?
Açıklamanın içeriğine gelecek olursak;
Eğitim Bir Sen, açıklamasında bütünü ile ‘öğretmene şiddet’ yasasına odaklanmıştı. Açıklama, taşınan dövizler ve atılan sloganlar tamamı ile bu minval üzerine kurulmuştu. Talep, öğretmene şiddet yasasının bir an önce çıkmasıydı.
Olayın sırrı da burada gizliydi zaten. Eğitim Bir Sen, kendinden bekleneni bir kez daha yapmış ve iktidarın yanına konumlanmıştı. Sanki, öğretmene şiddet yasası çıkarsa bütün sorunlar çözülecekmiş gibi.
Oysa sorunun kaynağı, iktidarın doğrudan avukatlar, doktorlar, öğretmenler gibi toplumun aydın kesimi olarak tanımlanan meslekleri hedef alması, sistemli bir şekilde bu meslek gruplarını itibarsızlaştırma çabasıdır.
Dün doktora, bugün öğretmene, yarın avukata şiddet girişimlerine tanık olmaya devam edeceğiz. Çünkü iktidarın, toplumun aydın kesimini kendilerine tehdit olarak gördükleri bilinen bir gerçek.
“Bugün rahat rahat doktor dövüyoruz” cümlesi ile bir müdürün okulunda katledilmesi arasında bir fark yok aslında.
Ya da ‘monşerler’ diyerek asırlık geleneğe sahip Türk Dışişleri diplomatlarını aşağılamak da aynı kapıya çıkıyor.
İktidar aydın istemiyor, çünkü varlığının nedenini cehalet olduğunu, cehaletin birinci derecede düşmanının da başta öğretmenler olmak üzere aydınlar olduğunu biliyor.
Bu nedenle de öğretmenler, avukatlar, doktorlar, gazeteciler başta olmak üzere bütün aydın kesimleri niteliğe bakmaksızın, niceliğin önüne atıyor.
İşte bu yüzden, Eğitim Bir Sen’in açıklamasında iktidar yok. Çünkü kendisi de iktidarın öğretmenleri itibarsızlaştırmasının bir aracı ve o da cehaletten besleniyor.
Eğitim Bir Sen’i, atanmayan öğretmenler, öğretmenlerin özlük hakları, eğitimin kalitesi gibi konularda göremezsiniz. 
Eğitim Bir Sen’i öğretmenlik mesleğinin itibarını koruyan, yükselten eylem ve etkinliklerde göremezsiniz. 
Eğitim Bir Sen’i, onbinlerin katıldığı büyük öğretmen yürüyüşlerinde göremezsiniz.
Nerede görürsünüz Eğitim Bir Sen’i?
Antalya Valiliği’nin önünde, sade suya tirit ve iktidarı değil TBMM’yi hedef alan açıklamalarda, timsah göz yaşları ile görürsünüz.
Bu yüzden de dünkü açıklamalarının bir kıymet-i harbiyesi yok aslında.