Antalya'nın tarihî zenginliklerinden biri olan Karain Mağarası, Katran Dağı'nın eteklerinde gizemli bir geçmişi barındırıyor. Keşfedilmeyi bekleyen bu eşsiz mağara, meraklı gezginler için unutulmaz bir keşif fırsatı sunuyor.

ANTALYA'NIN NEANDERTHALE AÇILAN KAPISI 

Antalya önemli tarihi zenginliklerinden biri olan Karain Mağarası'nda gerçekleştirilen kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağaranın Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biri olduğunu ifade etti. Özçelik, mağaranın geçmişine dair kazı çalışmalarının 500 bin yıl öncesine kadar uzandığını aktardı. Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağaranın geçmişini ve kazı çalışmalarını, aktardı. Konuşmasına Karain Mağarası’nı tanıtarak başlayan Özçelik, Türkiye’nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain’in Katran Dağı’nın kalkerli dik yamaçlarında bulunduğunu ifade etti. Karain Mağarası'nda yapılan kazı çalışmalarında Paleolitik döneme ait önemli buluntulara ulaşıldığını belirten Prof. Dr. Özçelik, özellikle Neanderthal insanlarına (günümüzden yaklaşık 250 bin ila 40 bin yıl önce yaşamış insan türüdür) ait kalıntılar üzerinde yoğunlaşıldığını ifade etti. Ayrıca, mağarada yapılan kazıların antik Roma dönemine kadar uzandığını ve bu süre zarfında kesintisiz bir yaşamın sürdüğünü belirtti.

TÜRKİYE’DEKİ EN YAŞLI BOZ AYI KALINTISI KARAİN’DE

Antalya'da, insanlık tarihinin başlangıcından Roma Dönemine kadar izler taşıyan Karain Mağarası’nda yapılan kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kadriye Özçelik, mağaranın 7 gözden oluştuğunu ifade ederek, E ve B gözünde çalışmaya devam ettiklerini kaydetti. E gözünün Alt ve Orta Paleolitik döneme dair buluntular içerdiğinin altını çizen Özçelik, “Günümüzden 400 bin yıl öncesine ait alanlara kadar kazı çalışmalarımızı devam ettirdik. Aşağıda yaklaşık 2 buçuk metrelik bir dolgu daha var, biz yaklaşık olarak en az 500 bin yıl öncesine ait kalıntılara da bu dolgularda rastlayabileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü oradaki kültürel kalıntılara daha inmedik. Paleolitik Çağ’da insanlar avcı-toplayıcı, konar-göçer gruplar olarak E gözünde yaklaşık 500 bin yıl öncesinde iskana başlamışlar, yaklaşık 60 bin yıl öncesine kadar da yaşamışlar. Kesintisiz bir yaşam söz konusu. Daha çok en eski kültürlere ait taştan aletler, yaşam alanlarına ait izler buluyoruz. O dönemde insanların avladıkları hayvanların ya da o çevrede yaşamış hayvanların iskelet parçalarına ait kalıntılar buluyoruz. Mesela; mağara ayısı, boz ayı, mağara aslanı, sırtlan, vaşak, alageyik, kızıl geyik, at, gergedan, su aygırı, fil kalıntılarına rastladık. Boz ayı kalıntısı şu an Türkiye’de ki en yaşlı boz ayı kalıntısı. Hatta fil katı olarak Kılıç hocamızın adlandırdığı arkeolojik tabakamız var. Bu kalıntılar, bu dönemde yaşayan avcı toplayıcı grupların izleri."diye konuştu.

SERAMİKLERİN ÜZERİNDE ZEYTİNYAĞI KALINTILARI TESPİT EDİLDİ

Bazı döneminin ardından ortaya çıkan buluntuların müze komisyonunun uygun görmesiyle sergiye alındığını dile getiren Prof. Dr. Özçelik, kazı çalışmalarının zorluğuna da değindi. Özçelik, “Bizim yaptığımız Paleolitik Çağ dönemine ait kazılar, ince fırçalarla malalarla gerçekleşiyor. Laboratuvar çalışmaları çok titiz yapılıyor. Çok küçük kalıntılar, masalarda penslerle ince ince ayrılarak tasnif ediliyor. Sonra incelenmek üzere uzmanlarına veriliyor. Kazılarımızın devam ettiği B gözünde de orta Paleolitik döneme uzanan seviyeler var. Bir de buz devrinin en son dönemlerine denk gelen, Üst Paleolitik dönemine dair izler var. Anadolu’da sadece iki yerde Üst Paleolitik kültürleri görebiliyoruz, Karain ve Hatay Üçağız Mağarası’nda. O döneme ait ne biliyorsak, bu iki yere bağlı. Karain B Gözü’nde Epipaleolitik, Neolitik, Kalkolitik, eski Tunç Çağı dönemlerine ait kalıntılara ulaşılmıştır. Roma dönemine ait kandiller ve sikkeler de bulundu. Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşegül Aykurt hocamız Kalkolitik seramikler üzerine çalışıyordu, birkaç tanesini analiz için verdiğinde seramiklerin üzerinde zeytinyağı kalıntıları tespit edildiğini söyledi. Zeytinyağının geçmişinin binlerce yıl öncesine gitmesi, çok önemli bir bulgu.”dedi.

NEANDERTHAL İNSANLARA AİT KALINTILARA RASTLANDI

E ve B gözünde kazıların devam edeceğini belirten Prof. Dr. Kadriye Özçelik, Paleolitik Çağ’ı kapsayan her buluntunun mağaranın geçmişini ortaya çıkarması açısından, çok kıymetli olacağını dile getirdi. Özçelik, “Üst Paleolitik kazılarımız devam edecek, o dönemden gelecek en ufak bir buluntu bile bizim için çok değerli. Aynı şekilde E gözündeki kazılarımız çok önemli. Onu özellikle vurguluyorum. Burası, Neanderthal insanına ait fosil iskelet kalıntılarının olduğu Türkiye’deki tek yerleşim. Neanderthal insanlara ait, günümüzden önce 160 bin ve 60 bin yılları arasına tarihlenen seviyelerden ele geçen parmak kemikleri, diş gibi bazı kalıntılara rastladık. O insanların iskeletine ait fosil buluntular veren tek yerleşim burası. Bizim özellikle yıllardır istediğimiz bir şey var, bu insanın dünyada bazı merkezlerde ölülerini gömdüğünü biliyoruz, o insanlara ait bir mezar bulmak istiyoruz. Şu an ekibimizin kafasındaki en önemli şey, bir mezar bulabilirsek hem mağaranın önemi tekrar gündeme gelecek, hem Antalya hem Türkiye arkeolojisi açısından çok kıymetli olacak. Dünyada örnekleri olduğu için çıkmasını çok ümit ediyoruz. Çünkü bir sürü maddi kültür kalıntısı var o insana ait. O kadar yoğun yaşamış ki burada, bir şekilde gömü olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.

“KARAİN’E VANDAL ŞEKİLDE DAVRANMAYALIM”

Kazı çalışmaları sırasında en büyük beklentilerinin E gözünde Neanderthal mezarı ve B gözünde bir sanat eserini ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özçelik, mağara duvarlarına isimlerini kazıyarak zarar veren vatandaşlara da uyarılarda bulundu. Özçelik, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Dünyadaki birçok bilim adamının merak ettiği dünyaca ünlü mağaramıza çöpler bırakılıyor, mağara duvarlarına yazılar yazılıyor. Bu konuda vatandaşlarımızı biraz daha bilinçli olmaya çağırıyorum. Bunlar, kültürel doğal değerlerimiz. Karain’e vandal şekilde davranmayalım, itinayla gezilmeye değer bir mağara.”

Kaynak: İHA