Antalya Ticaret Borsası (ATB) kasım ayı meclis toplantısı, ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında gerçekleştirildi. Meclis üyelerinin tam katılım sağladığı toplantıda, ülke ekonomisi, finansman koşulları, döviz destek mekanizmaları, kredi kullanımları ve tarımsal girdi maliyetlerindeki artış başlıkları ayrıntılı şekilde değerlendirildi. Toplantıda konuşan ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, hem Türkiye ekonomisine hem de Antalya iş dünyasına dair önemli mesajlar verdi.
ŞEHİTLER ANILDI
Konuşmasına Gürcistan–Azerbaycan sınırında düşen askeri kargo uçağına değinerek başlayan Bülbül, kazada şehit olan askerleri anarak, “20 kahraman vatan evladımızın şehit olması hepimizi derinden üzmüştür. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.” ifadelerini kullandı.
BÜTÇE DEĞERLENDİRMESİ
Bülbül, 2026 yılı bütçesinin genel çerçevesine ilişkin değerlendirmesinde, giderlerin yüzde 28,5 artışla 18,9 trilyon TL, gelirlerin ise yüzde 26,5 artışla 16,2 trilyon TL olarak hedeflendiğini açıkladı. Bütçeden tarıma ayrılan kaynağın yüzde 25,8 artışla 880 milyar TL’ye yükselmesinin önemli bir gelişme olduğunu belirten Bülbül, “Bu artış üretim ve gıda güvenliği açısından değerlidir. Ancak bu kaynağın doğru planlanması ve üreticiye verimli yansıması şarttır.” dedi.
FAİZ İNDİRİMİ ÇIKIŞI
Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Ertuğrul Gün'ün haberine göre; Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 39,50’ye düşürmesini iş dünyası olarak olumlu karşıladıklarını belirten Bülbül, faiz indiriminin reel piyasaya doğrudan etki etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu indirimin ticari kredi faizlerine hızlı ve güçlü biçimde yansımasını bekliyoruz. Finansmana erişim hızlanmadığı sürece faiz indirimi tek başına yeterli olmayacak.” diye konuştu.
EKSİK NOKTALAR VAR
İhracatçılara verilen döviz dönüşüm desteğinin 30 Nisan 2026’ya kadar uzatılmasını yerinde bir karar olarak değerlendiren Bülbül, uygulamada eksik bir noktanın altını çizdi. Gerçek kişi işletmelerin de tıpkı tüzel şirketler gibi ihracat yaptığını, bankalara döviz taahhüdü sunduğunu hatırlatan Bülbül, “Buna rağmen destekten yararlanamamaktadırlar. Bu durum rekabet gücünü düşüren haksız bir tablo oluşturmaktadır. Üyelerimizden gelen talep doğrultusunda bu konuda girişimlerimizi sürdüreceğiz.” dedi.
YÜZDE -15 DÜŞTÜ
Antalya’nın ekonomik performansına ilişkin veriler sunan Bülbül, turizm sezonu uzun ve hareketli geçmesine rağmen kent ekonomisine beklenen ölçüde gelir sağlayamadığını belirtti. “Ziyaretçi sayılarının yüksek olmasına karşın kentimize düşen katma değer düşük seyretmiştir” diyen Bülbül, Ekim ayı şirket istatistiklerini şu sözlerle paylaştı: “Türkiye’de kurulan şirket sayısı yüzde -3 azalırken Antalya’da yüzde -15 düştü. Türkiye’de kapanan şirket sayısı yüzde 10 artarken Antalya’da yüzde -7 azaldı. Türkiye’de çekle işlem hacmi yüzde 25 artarken Antalya’da yalnızca yüzde 5 artış yaşandı.”
İKİ NEDENİ VAR
Bülbül, kentte kredi kullanımının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu aktararak bunun iki nedeni bulunduğunu söyledi. Bülbül, “İlki düşük ekonomik hareketliliğe rağmen ciddi boyutta bir finansman ihtiyacımız bulunmaktadır. İkincisi ise temel karakteristik olarak ülkemiz ortalamasının üzerinde bir borcuna sadakat özelliğimiz bulunmaktadır.” dedi. Bülbül, protestolu senet tutarının Türkiye’de yüzde 95 artmasına karşılık Antalya’da yüzde 63 artış gösterdiğini, karşılıksız çek tutarının ise Türkiye’de yüzde 45 artarken Antalya’da yüzde -1 azaldığını belirtti.
KREDİ SARMALI
Toplam kredi kullanımının Türkiye’de yüzde 42, Antalya’da yüzde 52 arttığını belirten Bülbül, “Ticari kredilerde ülke ortalaması yüzde 37 iken Antalya yüzde 67 ile çok daha yukarıdadır. Üretici finansmana ulaşmak için zorlanmakta ancak borcuna sadakatle bağlı kalmaktadır.” dedi. Eylül ayı itibarıyla tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın dikkat çekici seviyelere ulaştığını aktaran Bülbül, tohumda yüzde 33,33, enerjide yüzde 24,06, gübrede yüzde 51,78, tarım ilacında yüzde 17,40, veteriner hizmetlerinde yüzde 56,97, yem girdilerinde yüzde 38,34 ve diğer kalemlerde yüzde 39,15 artış yaşandığını söyledi.
DAHA FAZLA İHTİYAÇ VAR
Bu rakamların 2022’den bu yana görülen en yüksek oranlar olduğunu ifade eden Bülbül, iklim değişikliği ve afet risklerinin tarımı baskıladığını belirtti. Son olarak tarımın stratejik bir alan olduğunun altını çizen Bülbül, “Tarımsal üretimi koruyan, girdi maliyetlerini hafifleten ve üreticiyi ayakta tutan politikalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Gıda güvenliği ve sürdürülebilir üretim Türkiye’nin geleceğidir” diyerek sözlerini tamamladı.
