Geçmişten bu yana pek çok farklı uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Antalya, tarihi bir derinlik kazanarak bu özelliğini şehir efsanelerinde yaşatıyor! Antalya’nın efsanelerinin oldukça zengin olduğunu söylesek, abartmış olmayı. Gelin, daha yakından tanık olalım…

Antalya’nın Şehir Efsaneleri

Antalya, M.Ö. 2000 yılından bugüne kadar Hitit, Pamphylia, Lykia, Kilikya gibi kent devletlerinin yanı sıra; Pers, Büyük İskender ile Antigonos, Ptolmeais, Selevkos, Bergama Krallığı’nın idaresinden geçmiştir.

Tarihi yapılar, ören yerleri ve antik kentler bakımından epey zengin olan Antalya efsaneleri ile taçlanmış ve sadece yaz turizmi değil, kültürel turizm açısından da cezbedici bir lokasyon olmuştur. Gidip görmeye değecek güzellikteki bu yerlerin hikayelerini, Antalya’nın 8 şehir efsanesi eşliğinde anlattık!

İşte, Antalya’nın 8 şehir efsanesi aşağıdaki gibidir:

  • Kuruluş Efsanesi
  • Eleni’nin Gözyaşları
  • Belkıs Efsanesi
  • Titreyen Göl Efsanesi
  • Uyuyan Dev Efsanesi
  • Yanartaş ve Belerophontes Efsanesi
  • Eğri Göl Efsanesi
  • Noel Baba Efsanesi

Antalya'nın efsanelerini anlattık...

Antalya Efsaneleri

1-Kuruluş Efsanesi

Tarih henüz M.Ö 2’nci yüzyılken Bergama Kralı Attalos, hükümranlığının sınırlarını genişletip büyütmek, yeni liman şehirleri kurmak için askerlerini toplamış ve güney yönüne göndermiştir.

Bu emri ise ‘’Bana yeryüzü üzerinde kimsenin gözünü ayıramadığı güzellikte bir yer bulun’’ şeklinde vermiştir. Kabileler ve askerler Bergama’dan ayrılarak günlerce ve aylarca Ege sahillerinin tamamını dolaşıp krallarının istedikleri gibi bir yer ararlar.

Güneye inmeleri ile birlikte Antalya sahillerine gelirler ve Antalya körfezine geldiklerinde bu göz kamaştırıcı manzaradan gözlerini ayıramazlar.

‘’Şükürler olsun sana Zeus, nihayet Attalos’un şehrini bulduk!’’ nidaları eşliğinde sevinirler ve Bergama Kralı Attalos da kendi adını verdiği şehri kurar. Şehrin ismi Türklerin döneminde Adalya, Araplarda Antaliye ve nihayetinde Cumhuriyet devrinde ise Antalya adını alır.

Antalya Efsaneleri Eleni

2-Eleni’nin Gözyaşları

Eleni’nin gözyaşları, bir Alanya Kalesi efsanesidir. Büyülü bir mekan olan bu lokasyonda, kale duvarlarının ardında yaşanmış bir hikayenin hüznü karşılıyor bizi…

Efsaneye adını veren Eleni, Bizans Tekfuru Argiles’in kızıdır. Argiles ülkesini yağmalayan Korsan Vasili’den kurtulmak için kızını bu korsan ile evlenmek ister. Bu evliliği istemeyen Eleni ise aslında fakir bir çobana aşıktır. Bu duruma oldukça kızan Argiles, kızını Alanya Kalesi’nin zindanlarına hapsederek ona ders vermek ister.

Eleni’nin kaldığı küçük hücrede sadece tek bir pencere yer alıyormuş. Bu pencere ise Damlataş kumsalına bakıyormuş. Bunun sebebi ise babasının Eleni’ye Alanya’nın tüm güzelliklerini gösterdiği takdirde Eleni’nin hayata dönmek isteyip evliliği kabul edeceğine inanmasıymış.

Argiles’in beklentisi ne kadar umut dolu olsa da Eleni aşkından vazgeçmemiş. Hiçbir zaman Vasili ile olan bir evliliğe yanaşmamış ve gece gündüz boyunca gözyaşı dökmüş. Alanya Kalesi’nden Damlataş’a kadar uzayıp giden kıraç tepe, Eleni’nin gözyaşları ile dolmuş taşmış. Biraz zaman geçmesinin ardından da bu tepede defne, nar ve iğde ağaçlar boy vermiş.

O günden bugüne ne zaman yağmur yapsa Alanyalılar aldıkları defne kokusu ile Eleni’nin gözyaşları ile beraber boğulduğu hıçkırıklarını hisseder olmuş.

Antalya Efsaneler Aspendos

3- Aspendos - Belkıs Efsanesi

Antalya’ya Roma’nın hüküm sürdüğü dönemde Aspendos Kralı’nın Belkıs adında dünyalar güzeli olarak tanımlanan bir kızı varmış. Aspendos’un birbirinden ünlü iki mimarı da Belkıs’a aşık olduğundan, Kral damadını belirlemek için mimarlar arasında bir yarışma düzenlemiş.

Aspendos için yararlı ve güzel bir eseri kim yaparsa kızını onunla evlendireceğini söyleyen krala, mimarlar uzun çalışmalar sonucunda eserlerini krala sunmuş.

Mimarların biri kentin su ihtiyacını karşılayacak su kemerleri inşa etmiş, diğer ise şehre ihtişama katan Aspesndos Tiyatrosu’nu yapmış. Kral iki eseri de çok beğendiği için karar verememiş. En sonunda kızını ortadan ikiye bölüp bir yarısını birine, diğer yarısını da diğerine vererek evlendirmek istemiş.

Mimarlar biri ise Belkıs’ın bölünmesine razı gelmemiş ve yarışmadan çekilmeye karar vermiş. Kral ise kızını bölünmesine razı gelemeyecek kadar çok sevenin o olduğunu düşünerek kızını onunla evlendirmiş.

Çeşitli inanışlarda ise kralın kızını ikiye böldüğü ve bu yüzden de Aspendos Tiyatrosu’nda yarım kız heykeli bulunduğu yer almaktadır.

Not: Bu efsaneler farklı ilçelerde farklı şekillerde anlatılabilmektedir.

Antalya Efsaneleri Titreyen Gol

4- Titreyen Göl Efsanesi

Manavgat’ın popüler gezilecek yerlerinden biri olan Titreyen Göl ilginç bir efsaneye sahiptir. Bu efsane ise gölün yakınında yaşayan ve kuşları besleyen yaşlı bir balıkçıyla alakalıdır.

Bir gün avcılar gölde avlanırken, ördekleri vurmaya başlamış ve yaşlı balıkçı da onların üzerine doğru yürüyerek vazgeçirmeye çalışmış. Fakat avcılar yaşlıyı itip kakınca ördeklerin hepsi birden havalanarak kanatlarıyla adeta bir hortum oluşturmuş. Avcılar ise bunu görünce oradan kaçmış.

O günden sonra göl hep titremeye başlamış ve bu da kuşların balıkçıya ağlaması olarak yorumlanarak efsane bugüne kadar ulaşmış.

Antalya Efsaneleri Uyuyan Dev

5- Uyuyan Dev Efsanesi

Kaş’a gelen herkesin merakla izlediği ‘Uyuyan Dev’in sadece seçilmiş kişilere gözüktüğü inanılır. Bu efsanenin en güzel yanlarından biri de bazı hikayelerde gerçek aşkını Kaş’ta bulacak olan insanların bu devi görebileceğidir.

Not: Bazı hikayelerinde ise Meis’teki aşkına kavuşmayı dört gözle bekleyen serseri bir aşıktan bahsedilir.

Kaş’ın en önemli efsanesi olan bu dağa dikkatle bakıldığında dev bir erkek silüeti görülür. Romantizm kokan bu efsanede karşılıklı olarak bulunan iki devin de her yerine ne zaman su temas ederse, devler uyanarak birbirine kavuşacaklardır.

Antalya Efsaneleri Yanartas

6-Yanartaş Efsanesi

Doğal ateş kaynağına sahip Yanartaş, durmadan yanmaya devam ediyor. Haliyle taşın da bir hikayesi olduğuna inanılıyor.

Sürekli yanan Yanartaş’ın kutsal sayılma nedeni ise bizi Homeros’un metinlerine götürüyor. Bu efsaneye göre aslan, keçi ve yılan karışımı olan üç başlı canavarın adı Kimera’dır. Bu canavarın öldürülmesi için dönemin Likya kralı tarafından Bellophontes isimli genee emir verilir.

Bellophontes, kanatlı atı olan Pegasus ile birlikte havalanır ve mızrağını canavara saplayarak onu yerin yedi kat altına gönderir. Fakat Kimera günümüzde bile buradan ateş çıkarmaya devam eder. İşte, Yanartaş’ın sürekli yanması bu efsaneye dayandırılır.

Antalya Efsaneleri Egrigol

7- Eğri Göl Efsanesi

Birçok efsaneden anladığımız üzere, Antalya bir aşıklar şehri demek mümkün. Eğri Göl de kavuşamayan aşıkları anlatan bir efsane üzerine şekilleniyor…

Askere çağrılan genci yıllar boyunca bekleyen güzeller güzeli kız, sevdiğinin şehit olduğunu öğrenince kızın babası da onu başka birisine vermeye karar vermiş. Gelin alayı kızı gelmiş olsa da kızın gözlerinde hüzünden başka bir şey okunmuyormuş.

Gelin alayı kervanı tam da Eğri Gölü’nün bulunduğu yere geldiğinde dualar edip Tanrı’ya yalvarmış: ‘’Allah’ım, ya beni sevgilime kavuştur ya da beni kuş etsin’’ demiş. Bunun ardından kız aniden su olmuş ve o büyülü gölü yaratmış.

Hala daha yerliler tarafından her Cuma günü, kervanın gölde kaybolduğu saat sıralarında gölden bir ışık topunun yükseldiğine dair hikayeler anlatılmaktadır.

Antalya Efsaneleri Noelbaba

8-Noel Baba Efsanesi

Noel Baba’nın Antalya’nın Demre kasabasında yaşayan Aziz Nikola isimli bir din adamına benzetilerek üretildiğini biliyor muydunuz?

Antalya’nın eski adıyla Myra’da yani Demre kasabasında bir psikopos olarak çalışan Aziz Nikolaus, her daim çocukları sevindirmiş, fakirleri doyurmuş ve iyilikler ile nam salmıştır. Tüm bu güzel namı ile çocukların koruyu azizi olarak ilan edilmesine neden olmuştur.

Antalya'nın efsaneleri genellikle aşk üzerine şekilleniyor. Gidip gezecekler için ise hikayeleri bilmek oraları çok daha anlamlı kılıyor! 

Muhabir: Duygu Tekin