Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs’a büyükelçi atadı. Güney Kıbrıs’ın tanımasıyla beraber Türk ülkeleri dolaylı yoldan Türkiye’yi adada işgalci olarak kabul etti ve yaşana bu durum kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Peki Kıbrıs sorunu nasıl başladı? Neden dünya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımıyor? Türkler Kıbrıs’ta işgalci mi? Bütün bu sorunun cevaplarını ararken Kıbrıs’ın tarihini ise sizler için derledik…
KIBRIS NEDEN ÖNEMLİ?
Bugün tartışmalara konu olan Kıbrıs adasının büyüklüğü sadece 9 bin 251 kare. Türkiye’nin en büyük üçüncü ili olan başkent Ankara’nın büyüklüğü ise 25 bin 632 kilometre kare. Yani Kıbrıs başkentin sadece yüzde 33’nü kaplayacak bir büyüklüktedir. Boyutu küçük gelse de Kıbrıs, Akdeniz’in en büyük üçüncü adasıdır. Güney Anadolu sahillerinden 70, Suriye’den 100, Mısır’dan 400, Yunanistan’dan ise 965 kilometre uzaklıkta olan bu küçük ada tarih boyunca her zaman önemli olmuştur. Kıbrıs’ı yöneten güçler Türkiye’den Mısır’a, Lübnan’dan, İran’a kadar olan bölgeyi kontrol altına alabilir. Bu yüzden ada, dünyadaki en önemli yerlerden biri olarak kabul ediliyor.
KIBRIS’IN FETHİ
Sırasıyla Kıbrıs; Fenikeliler, Hititler, Deniz Kavimleri, Asurlular, Mısırlılar, Persler, Büyük İskender, Ptolemeler, Romalılar, Bizanslılar, Katolik Krallar ve Venedikliler gibi pek çok devletin egemenliği altına girdi. Osmanlı ise 1517 yılında ise adayı kendi sınırlarına kattı ve 361 yıl boyunca burada hüküm sürdü. İlk zamanlar adada tek olarak yaşayan Rumlar Osmanlı’nın gelmesiyle beraber adayı Türklerle paylaşmaya başladı. Yıllar boyunca Anadolu’dan Kıbrıs’a Türkler göç etti ve burada kendilerine bir hayat kurdu.
İNGİLTERE, KIBRIS’I İSTİYOR
93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı’nda yenilen Osmanlı İmparatorluğu, Ruslara karşı zor bir duruma düşmüştü. Rus ordusu, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum'a kadar geldi. Bu süreçte çaresiz kalan ve yeni bir ittifak arayan Osmanlı İmparatorluğu’nun yardımına İngiltere yetişti. İngiltere Osmanlı’ya destek olacaktı ama bunun için karşılığında Kıbrıs’ı istiyordu. İngiltere’nin Orta Doğu’daki alanını genişletmek ve Mısır ile Hindistan gibi sömürgelerine giden yollarını güvence altına almak için adayı istiyordu. Çaresiz ve zor durumda kalan Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere’nin isteklerine kabul etti ve 1878 yılında adayı geçici olarak İngilizlere kiraladı. Bu dönemde tahttaki padişah II.Abdulhamit’ti.
KIBRIS NASIL KAYBEDİLDİ?
İngilizler adayı kiraladıktan kısa bir süre sonra I.Dünya Savaşı başladı. İngilizler Osmanlı Devleti’nin karşı tarafta savaşa girmesini mazeret ederek adayı ilhak etti ve böylece Kıbrıs, artık bir İngiliz toprağı haline geldi. I.Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Türkler büyük bir mücadeleye girdi. Kurtuluş Savaşı’nın ardından büyük devletlerle masaya oturan Türkiye, Kıbrıs meselesini de masaya yatırdı. Yetersiz donanma ve adanın uzun zaman önce kaybedilmesinden ötürü Türkiye Cumhuriyet’i Kıbrıs’taki haklarından vazgeçti ve İngiltere’nin ilhakını resmen tanıdı. Böylece günümüze kadar gelen Kıbrıs sorununun temeli burada atılmış oldu.
KIBRIS BAĞIMSIZ OLUYOR
II.Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere ağır yaralar almış ve bu durumu fırsat bilen pek çok sömürge bağımsızlıklarını ilan etmişti. Bu süreçte Kıbrıs’ta da milliyetçilik ayaklanmaları başlamıştı. 1950 yılının Ocak ayından Doğu Ortodoks Kilisesi, Kıbrıs Türk toplumunun boykot ettiği bir referandum düzenledi. Bu referanduma katılan halkın yüzde 90'ı Kıbrıs'ın Yunanistan ile birleşmesi için yani Enosis planına oy verdi. 1955'te Kıbrıslı Rumların kurduğu EOKA örgütü Birleşik Krallık kuvvetlerini adadan çıkarmak için silahlı eylemlere başladı. Bu süreçte adada Türk ve Rum kesimi arasında ciddi çatışmalar oldu ve her iki, tarafta çok sayıda kayıp verdi. 20 Aralık 1963'ü 21 Aralık'a bağlayan gece Kıbrıs adasında Kıbrıs Rumlarının saldırısı sonucu 364 Türk hayatını kaybetti. "Kanlı Noel" olarak tarihe geçen bu olayın ardından Kıbrıs sorunu artık başlamış oldu.
KIBRIS CUMHURİYETİ KURULUYOR
Yaşanan bu şiddet olaylarının ardından Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih'te anlaşmaya vardı. İngiltere’nin de kabul ettiği bu anlaşma sayesinde 1960 yılında iki tarafından eşit olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Türkiye Yunanistan ve İngiltere’de garantör devlet oldu. Fakat bu adadaki çatışmaları durdurmaya yetmedi ve silah sesleri her geçen gün daha da artıyordu.
İSMET PAŞA DİKEN ÜSTÜNDE
1964 yılını bahar ayıydı. Kıbrıs’ta Türklere yönelik katliamlar hızlanmış. On binlerce genç sokağa dökülmüş “Ordu Kıbrıs’a” sloganlarını atıyordu. Savaş kapıdaydı. Bu süreçte Türkiye’de ada üzerinden ihtar uçuşları gerçekleştiriyordu. O dönemin Başbakanı ise İsmet İnönü'ydü. Daha yeni suikast girişimleri atlatmış olan paşa şimdi yeni bir maceraya atılıyordu. Kıbrıs’ta kan durmuyordu ve acilen bir şeyler yapılması lazımdı. Bu süreçte İsmet Paşa, Times Dergisi’ne bir demeç verdi. NATO sizi desteklemezse ne yapacaksınız” sorusuna İsmet Paşa “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye o dünyada yerini bulur” dedi. Bu cevabın ardından bakanlar kurulu toplandı ve hareket tarihi 6 Haziran olarak belirledi.
YETERLİ DONANIM YOK
İsmet Paşa her ne kadar belli etmese de dikken üstündeydi. Çünkü Türkiye’nin elindeki imkanlarla bu harekâtı gerçekleştirebileceğine inanmıyordu. Çünkü o dönem Türkiye’nin daha çıkarmak gemisi bile yoktu ve Genelkurmay sürekli olarak yetersiz donanımdan ötürü harekatın bir fiyaskoya dönüşebileceğine dahil telkininde bulunuyordu. Bu sorunlardan dolayı İsmet Paşa, harekata sürekli mesafeli yaklaşıyordu ama mutlaka bu soruna da çözüm bulunması lazımdı. Bu yüzden İsmet Paşa müttefiki olan Amerika’yı arayıp destek istedi. Takvimler 5 Haziran’a geldiğinde Türkiye çıkartmaya hazırlanıyordu. O günün saatlerinde Amerika’dan gelen bir mektup her şeyi tepe taklak etti. Amerika’nın kendi safında olup, adadaki kanı durduracağına inan İsmet Paşa büyük bir sevinçle Amerika Başkanı Johnson'ndan gelen mektubu okumaya başladı ama çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktı.
TARİHİ SARSAN MEKTUP
Mektupta Türkiye’nin adaya çıkarma yapması durumda NATO tarafından verilen silahları kullanılamayacağını ve herhangi bir Sovyet saldırısı durumunda NATO’nun Türkiye’ye yardım etmeyeceğini yazıyordu. İsmet Paşanın başından soğuk terler akmaya başladı. Türkiye bu mektubun üzerine harekattan vazgeçmek zorunda kaldı. Onun yerine ihtar uçuşları devam etti ve zaman zaman ada üzerindeki bazı Rum çetelerinin üstleri bombalandı.
KIBRIS BARIŞ HAREKATI
İsmet Paşa’nın ardından yeni Başbakan Süleyman Demirel oldu. Demirel ise iktidara gelir gelmez harekat için kritik bir emir verdi. Demirel 1967 yılında çıkarma için donanım imalatı emrini verdi ve bu sayede harekat yapılabildi. 1973 seçimleri ardından kurulan CHP-MSP koalisyonun hükümeti ise sorunun köklü çözümünü getirecekti. 1974 senesi hareketli bir yıl olacaktı Yunanistan’ın desteğiyle Kıbrıs’ta darbe olmuş, Kıbrıs ile Yunanistan’ı birleştirecek olan ENOSİS planı için geri sayım başlamıştı. 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Barış Harekatı dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in söylediği şu sözlerle başladı; "Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekâtına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki; kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz.”
KKTC KURULUYOR
Gerçekleşen bu harekat başarıyla sonuçlandı ve Türkiye’nin adaya çıkarma yapmasıyla Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin hayati güvence altına alındı. Harekâtta 498 asker şehit olurken bin 200 asker ise yaralanmıştı. Kıbrıs Harekâtı sonrasında 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Böylece adada artık iki ayrı devlet vardı. 15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) ilan etti. KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okudu. KKTC’nin kurulması başta Yunanistan olmak üzere dünyada büyük bölümünde büyük tepki çekti.
KKTC NEDEN TANINMIYOR?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş olmasına rağmen uluslararası alanda sadece Türkiye tarafından tanınmıştır. Pakistan ve Bangladeş, KKTC'yi tanımak istemiş ama ABD ve İngiltere'nin baskılarıyla bu kararlarından vazgeçmişlerdir. Bunun dışında herhangi bir ülke tarafından KKTC’yi tanıma girişimi olmamıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise 18 Kasım 1983'te aldığı 541 sayılı kararla üye ülkelere KKTC'nin ilanını tanımama çağrısı yapmıştır. Öte yandan Birleşmiş Milletler 16 Ağustos 1960 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıştır. Bugün dünya genelindeki 193 Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkenin tamamı ile Avrupa Birliği'ne üye 27 ülke Kıbrıs Cumhuriyeti'ni bağımsız bir devlet olarak tanıyor.
TÜRKİYE İŞGALCİ OLARAK KABUL EDİLDİ
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı. 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı. Böylece dünyanın hiçbir ülkesi KKTC’yi tanımazken Türkiye ise Kuzey Kıbrıs’ta işgalci olarak kabul edildi. 2004 yılında Annan planı ile adanın birleştirilmesi için bir referandum yapıldı. Kıbrıslı Türklerin "kabul" etmesi ama Rumların "reddetmesi" ile referandum sona erdi ve Kıbrıs sorunu için yapılan son çözümde sona erdi. 1 Mayıs 2004 tarihinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi tüm adayı temsilen Avrupa Birliği’ne girmesi işleri daha da çıkılmaz bir hale getirdi.