Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında 15 Haziran 2025 tarihinde düzenlenen merkezi sınav, Türkiye genelinde ve yurt dışında binlerce salonda, 1 milyondan fazla öğrencinin katılımıyla tamamlandı. Öğrencilerin lise hayatlarına yön verecek bu önemli sınav, iki oturumda gerçekleştirildi. Birinci oturumda Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Yabancı Dil derslerinden 50 soru için 75 dakika süre verilirken, ikinci oturumda Matematik ve Fen Bilimleri'nden 40 soru 80 dakikada yanıtlandı.
ABBAS GÜÇLÜ'DEN LGS'YE SERT ELEŞTİRİLER
Sınavın ardından eğitim dünyasının dikkat çeken isimlerinden Milliyet Gazetesi Eğitim Editörü Abbas Güçlü, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımlarla LGS sistemini sert bir dille eleştirdi. Sınavın ezberden ziyade Türkçeyi etkin kullanma yetkinliğini ölçtüğünü ve okuma alışkanlığı olan, farklı düşünebilen, sabit fikirli olmayan öğrencilerin öne çıkmasını hedeflediğini belirten Güçlü, sınavın zor ve seçici olduğunu ifade etti.
Ancak Güçlü, LGS'nin adil olmadığını vurgulayarak eleştirilerinin dozunu artırdı. Aynı gün, aynı saatte ve aynı sorularla yapılan sınavların adaleti sağlayamayacağını savunan Güçlü, herkese aynı eğitimin, aynı hazırlık sürecinin ve takviye eğitiminin sunulamadığının altını çizdi. Çocukların sınav sistemiyle çok yorulduğunu dile getiren Güçlü, LGS sorularını hazırlayan ekibe aynı sürenin verilmesi durumunda kaçının tüm soruları yanıtlayabileceğini sorguladı.
EĞİTİM SİSTEMİNDE TEMEL SORUNLAR GÜNDEMDE
Abbas Güçlü, eleştirilerini sadece LGS ile sınırlı tutmayarak, Türkiye'deki genel eğitim sisteminin temel sorunlarına da değindi. Fen liselerine değil, tüm liselere öğrenci seçimi yapıldığına dikkat çekerek, Türkçe ve matematik yetkinliğinin önemli olduğunu ancak diğer derslerin ve yetkinliklerin önemsiz olup olmadığını sorguladı. Güçlü, öğrenci seçiminde ilgi, yetenek ve becerilerin göz ardı edildiğini belirtti.
Fen liselerini bitirirken sorulan soruların meslek, imam hatip ve diğer liselere girişte de sorulmasının ne kadar doğru ve adil olduğunu sorgulayan Güçlü, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) "dahiyane çocuk arama" yerine hangi öğrencinin hangi lisede başarılı olacağını ölçmesi gerektiğini savundu. MEB, YÖK ve ÖSYM'nin yarım asırdır bu şekilde davrandığını belirten Güçlü, eğitim bilimcilerin, velilerin, üniversitelerin ve diğer kurumların bu duruma seyirci kalmasını da eleştirdi. Güçlü, "Çocuklarımız hani başımızın tacıydı?" sözleriyle paylaşımını sonlandırdı.