Antalya’nın Adrasan ile Muğla’nın Ölüdeniz arasında uzanan ve yaklaşık 500 kilometrelik uzunluğuyla dünyanın en önemli yürüyüş rotalarından biri kabul edilen Likya Yolu, yoğun turizm ve yerleşim baskısı altında. Tarihi ve doğal güzellikleriyle tanınan bölgenin korunması gerektiğini vurgulayan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Hunhar otelcilik Likya’nın eşsiz doğasını ve tarihini tehdit ediyor” dedi.
LİKYA YOLU DEMOKRASİ TARİHİNE IŞIK TUTUYOR
Likya’nın antik çağda özgünlüğüyle tanınan bir bölge olduğunu hatırlatan Ortaylı, Patara’daki Likya Parlamentosu kalıntılarının demokrasi tarihi açısından dikkat çekici olduğuna işaret etti. Bölgedeki arkeolojik kazıların Prof. Dr. Cengiz Işık ve ekibi tarafından sürdürüldüğünü belirten Ortaylı, yürüyüş yolunun korunmasının önemine değindi.
HEM DOĞASI HEM DE TARİHİYLE EŞSİZ
Ortaylı, yaz aylarındaki aşırı sıcaklık ve nem dışında özellikle nisan, mayıs, eylül, ekim ve kasım aylarının yürüyüş için ideal olduğunu belirterek, “Bu bölge sadece doğal güzellikleriyle değil, üç bin yıllık tarihiyle de benzersiz. Myra’daki amfi tiyatrodan Gelidonya Feneri’ne kadar sayısız eser, ziyaretçileri bekliyor” diye konuştu.
LİKYA YOLU’NDA DÜZENSİZ YAPILAŞMA TEHDİTİ
Likya Yolu’nun sadece yayalara ve bisikletlilere açık olması gerektiğini vurgulayan Ortaylı, bölgedeki düzensiz yapılaşmaya dikkat çekti: “Antalya’nın doğu sahillerinde, Belek’te yapılan hataların Likya’da tekrarlanmaması gerekiyor. Burada tarihi eserler ile tabiat güzellikleri iç içe. Bu istisnai bölge ancak dikkatli bir idare ve şuurlu vatandaşlarla korunabilir.”
Uzmanlar, bölgedeki plansız yapılaşmanın önlenmesi ve doğal dokunun korunması için acil tedbirler alınması gerektiğini ifade ediyor.