CHP’nin Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Türkiye’nin başka bir ilinde düzenlediği ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinglerinin bu haftaki adresi Antalya.
“DEMOKRASİYE, ADALATE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kepez’de Turgut Özal Spor Salonu önü polis barikatları ile kapatıldı. Miting alanı Türk bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün posterleri ve CHP bayraklarıyla donatıldı. Kalabalığa seslenen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, "Demokrasi adına bir aradayız. Bugün bu meydanda Türkiye İttifakı var. Mavi gözlü dev adamın izinde yürüyen yüz binler var. Demokrasiye inanan cesur kalpler var. Sayın Özgür Özel'in iradesi önderliğinde demokrasiye, adalete sahip çıkmaya devam edeceğiz. Atamızın dediği gibi, 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir!' Kadınların, çocukların güven içinde yaşadığı, gençlerimizin umutlarını gerçekleştirdiği, bütün vatandaşlarımızın mutlu, huzurlu olduğu Antalya için Türkiye için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Asla umutsuzluğa kapılmayacağız" ifadelerini kullandı.
NAİL KAMACI İMAMOĞLU'NUN MESAJINI OKUDU
CHP'nin Antalya'da düzenlediği mitinge, Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu da mesaj gönderdi. CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, İmamoğlu'nun mesajını okudu. İmamoğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Merhaba Antalya, kadınlara, gençlere, emekçilerimize, bu topraklara, bu cumhuriyete gönül veren herkese selam olsun. Zaman zaman toplumlar bir eşikten geçer. İşte biz de bu eşiğin tam ortasındayız. Ya önümüzü adalete, liyakata, ortak akla çevirip yeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin bizi içine çektiği belirsizlik sarmalına mahkum olacağız.
Bugün ülkemizde en çok yıpranan değerlerin başında adalet duygusu geliyor, haksızlığa uğrayanlar her geçen gün artıyor. Hakkını arayanlar ise suçlu gibi gösteriliyor. Oysa bir toplumun ayakta kalabilmesi için önce hukuka sonra birbirine güvenmesi gerekiyor. Bu güven kaybolduğunda ne ekonomistler ne siyaset ahlakı kalır. Ne de insanlar birbirine tutunabilir. Biz bu güveni yeniden inşa etmeden hiçbir kalıcı çözüm bulamayız. Çünkü adalet sadece mahkeme salonlarında değil; tarlada, okulda, iş yerinde, sokakta hayatın her alanında vardır ve olmalıdır.
İşte biz, bu mücadeleye bu ülkenin insanlarına hak ettikleri huzuru, adaleti ve refahı kazandırmak için yola çıktık. Ancak yürüyüşümüzü kumpaslarla yargı darbeleriyle durdurmak için yapmadıklarını bırakmıyorlar. Ancak bilsinler ki bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına da zulümlerine de boyun eğmeyeceğiz!"
“Zaman zaman toplumlar, bir eşikten geçer. İşte biz de o eşiğin tam ortasındayız. Ya yönümüzü adalete, liyakate, ortak akla çevirip yepyeni bir sayfa açacağız ya da mevcut düzenin bizi içine çektiği belirsizlik ve güvensizlik sarmalına mahkûm kalacağız. Bugün ülkemizde en çok yıpranan değerlerin başında adalet duygusu geliyor. Haksızlığa uğrayanlar her geçen gün artıyor, hakkını arayanlar ise suçlu gibi gösteriliyor. Oysa bir toplumun ayakta kalabilmesi için önce hukuka, sonra da birbirine güvenmesi gerekir. Bu güven kaybolduğunda ne ekonomi işler ne siyaset ahlaki kalır ne de insanlar birbirine tutunabilir. Biz bu güveni yeniden inşa etmeden, hiçbir kalıcı çözüm üretemeyiz. Çünkü adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, tarlada, okulda, iş yerinde, sokakta; hayatın her anında gereklidir.”
“İşte biz bu mücadeleye, bu ülkenin insanlarına hak ettikleri huzuru, adaleti ve refahı kazandırmak için çıktık. Ancak yürüyüşümüzü kumpaslarla, yargı darbeleriyle durdurmak için yapmadıklarını bırakmıyorlar. Ancak bilsinler ki, bizi de bu milleti de yıldıramazlar. Kumpaslarına da zulümlerine de boyun eğmeyiz. Ön seçim kampanyası için sizlerle buluştuğumda da söylemiştim. Bu mücadelede Antalya’nın yeri ayrı. Çünkü Antalya, sadece bir şehir değil; tarımın, turizmin, teknolojinin kesiştiği bir potansiyel alanı. Aynı zamanda, çevresindeki göller bölgesiyle, Konya ve Karaman’la birlikte bir kalkınma kuşağı oluşturabilecek güce sahip stratejik bir merkez. Ancak bu büyük potansiyele rağmen, doğru planlamalar yapılmadığı, kaynaklar verimli kullanılmadığı ve ortak akıl işletilmediği için Antalya’nın zenginliği, Antalyalıya refah getirmiyor. Bir tarafta milyonlarca turiste ev sahipliği yapan tesisler var, öte yanda kira ödeyemeyen, geçinemeyen aileler. Bir yanda üretmek isteyen ama destek bulamayan çiftçiler, diğer yanda atıl bırakılmış yatırım alanları. Bu çelişki, tesadüf değil; yanlış tercihlerin, günübirlik politikaların sonucu.”
“Biz Antalya’ya da çevresindeki tüm illere de bütüncül bir kalkınma vizyonuyla bakıyoruz. Bölgesel eşitsizlikleri giderecek, üretimi destekleyecek, teknolojiyi yaygınlaştıracak ve turizmi tüm kesimlerin kazandığı bir yapıya kavuşturacak bir yol haritamız var. Kaynakların sadece bir kesimin değil, tüm toplumun refahına hizmet ettiği; gençlerin göç etmek zorunda kalmadığı, kadınların üretimin her alanında var olduğu bir Antalya hayal etmiyoruz, inşa edeceğiz. Bu büyük dönüşüm için ihtiyacımız olan şey; yeni bir yönetim anlayışı ve güçlü bir toplumsal dayanışma ruhudur. Demokrasi, sadece seçimlerde değil, her gün yeniden kurulması gereken bir ortak yaşam kültürüdür.”
“19 Mart’tan bu yana siz, meydanlarda demokrasi tarihinin anlamlı duruşlarından birini gösteriyorsunuz. Bu demokrasi nöbetlerinde, adalet buluşmalarında, bir yandan millet olmanın gereği olarak dayanışıyoruz ama aynı zamanda yeni bir yönetim anlayışının ve halkla omuz omuza yürüyen bir siyaseti hep birlikte üretiyoruz. Demokrasi nöbetleriyle büyüyen bu yürüyüşte, hiçbir vatandaş yalnız değil. Çünkü biliyoruz; bu ülke, bu halk, bu topraklar daha iyisini hak ediyor. O günlere hep birlikte kavuşacağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. İnatla, cesaretle, umutla mücadele etmeye devam edeceğiz, her şey çok güzel olana kadar. O zamana dek mücadeleye devam. Önümüz bayram, bu vesileyle hepimizin, tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Ekrem İmamoğlu.”
ÖZGÜR ÖZEL KEPEZ'DEN KONUŞUYOR
Büyük bir destek eşliğinde sahneye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuşmasına Ekrem İmamoğlu'nun 74 gündür tutuklu olmasına dikkat çekerek başladı. Özel, konuşmasında İmamoğlu'na destek verirken Erdoğan'ı sert sözlerle eleştirdi. İşte Özel'in konuşmasından satır başları:
"Güneşin doğuşu yakındır o zaman gösterir kendini işte Ekrem Başkan da şuan alacakaranlıkta 74 gündür bir zindanda tutuluyor. Ama biliyoruz ki her karanlığın bir aydınlığı her derdin bir ferahlığı, her kötü günün güzel bir yarını vardır. Ekrem Başkan bizim çoban yıldızımızdır. Günü geldiğinde öyle bir parlayacak ki zalimlere karşı, o zalimler neye uğradıklarını yaşayacak.
"KEPEZ MEYDANI'NI GÖRÜYOR MUSUN"
Bugün Kepez Meydanı’ndayız. Ekrem Başkan Kepez Meydanı’nı görüyor. Peki Erdoğan sen görüyor musun? Sen dalga dalga operasyonlarla milleti korkutacağını sandın. Sen rakiplerini hapse atarak kazanabileceğini sandın. Sen tehdit ettikçe bu meydanlar doldu, doluyor. Sen üzerimize yürüdükçe ayaklarımıza yeni ayaklar, omuzlarımıza yeni omuzlar, ağızlarımıza yeni ağızlar ekleniyor. Çünkü bu millet asırlık kazanımlarına sahip çıkıyor. Emanete sahip çıkıyor.
Yaşadıklarımızın adını doğru koymak lazım. Dünyada iki tane darbe var. Birini askerler birini siviller yapar. 27 Mayıs neyse 19 Mart darbesi de aynı diğerleri gibi bir darbedir ama bu sefer askerler değil arkasında rakibinden korkan birisi var.
"BEŞTEPE İFTİRA YAPMIŞTIR"
Erdoğan rakibi ile sandıkta yarışmaktan korkmuş, bu kez darbe postalla değil cübbeyle gelmiştir. Çoklu makam bozukluğu yaşayan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı, parti başkanlığı gibi şapkalarına bir de cunta başkanlığını eklemiş, bu darbenin karargahı Beştepe, silahı yargı, mühimmatını da iftira yapmıştır. Biz onun iftiralarına, kontrol ettiği yargıya, saraydan yönettiği darbeye karşı önce Saraçhane'den sonra 81 ilden ayrı ayrı büyük bir cesaretle sesimizi yükselttik. Ve diyoruz ki söz milletindir.
"ADAYIMI BIRAK SANDIĞIMI GETİR"
Kendisine sesleniyoruz: 'Ey Erdoğan, ben milletim. Milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığımı getir! Adayımı sandıkta yarıştıracağım, cesaretin varsa karşımıza çıkacaksın. Ama şunu bil ki zulmünün sonuna, devrinin sonuna geliyorsun. Millet kararını verdi, Ekrem İmamoğlu geliyor, bir devir bitiyor yeni bir devir başlıyor."
"KORKTUĞU İÇİN"
Ben Ekrem Başkandan değil 24 arkadaşından birinden bahsedeceğim. Kişi, o dönem İstanbul Üniversitesi'nden diplomasını almış, Sorbonne'dan doktora yapmış, Galatasaray Üniversitesi'nde işletme bölümünün başkanı olmuş, dünya kadar öğrenci okutmuş ama bir anda diploma iptali ile lise mezunu olmuş. Nasıl olmuş, o dekanın kusuru çok çalışmanın yanında Ekrem Başkan'ın sınıf arkadaşı olmakmış. Sadece Ekrem İmamoğlu'ndan korktuğu için bir dekanı lise mezununa çeviren bir yönetimle karşı karşıyayız.
"BENİM KEFİL OLDUKLARIM BAŞI DİK GEZİYOR"
Erdoğan, Ergenekon ve Balyoz'da ben bu davaların avukatıyım diyordu. Ben Zekeriya Öz'e kefilim diyordu. Ben de bu milletin şerefli askerlerine, aydınlarına kefil oldum. Ben İlker Başbuğ'a, Mustafa Balbay'a, Mehmet Haberal'a kefil oldum. Zekeriye Öz, fare gibi kaçtı. Benim kefil olduklarım sizin aranızda alnı açık, başı dik geziyorlar. Şimdi o yine birine kefil oluyor, ben birine. Ekrem İmamoğlu'na kefil oluyorum. Milletimden ve rabbimden af diliyorum, yine af mı dileyecek?
"SENİ İNDİRECEĞİZ"
Buradan Erdoğan'a son ihtarımı bulunuyorum, kumpaslar uğuruna, savcılara talimat verip arkasına geçme. Çünkü yaptığını ardına bırakmayacak, Ekrem Başkan'ı orada bırakmayacak seni indireceğiz, onu o makama mutlaka getireceğiz."
"İMZA SAYISI 20 MİLYONA YAKLAŞTI"
Özel, "İmza sayımız 15 milyonu, 17 milyonu aştı. 20 milyona yaklaştı. Hedefe ulaşmamıza çok az kaldı" diyerek yurttaşları İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebi ile düzenlenen imza kampanyasına davet etti.