Uzun süredir beklenen 10. Yargı Paketi, 4 Haziran 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda kabul edilerek Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu paketle birlikte bazı cezaların miktarı ve infaz sürelerinde yapılan değişiklikler sonucunda yaklaşık 20 bin hükümlü ve tutuklu bayram öncesi tahliye edildi. Ancak kamuoyunda en çok merak edilen genel af beklentisi bu pakette karşılık bulamadı. Genel af konusundaki beklentiler, yeni yasama dönemine, yani Eylül-Ekim aylarına ertelendi. Avukat Abdullah Kadak, paketin temel amacının cezaevlerindeki aşırı doluluk oranını düşürmek olduğunu belirtti.

CEZAEVLERİNDE KRİTİK DOLULUK ORANLARI ALARM VERİYOR

Türkiye'de hali hazırda 396 cezaevi bulunuyor ve bu kurumların toplam kapasitesi yaklaşık 300 bin kişi. Ancak Adalet Bakanlığı verilerine göre, güncel rakamlarla cezaevlerinde yaklaşık 410 bin vatandaş bulunuyor. Bu durum, 20 kişilik bir koğuşta ortalama 30 kişinin barındığı bir tabloya işaret ediyor. Avukat Kadak, bu kritik doluluğun, hükümlü ve tutukluların cezalarının insan hak ve onuruna yaraşır bir şekilde infaz edilmesini imkansız hale getirdiğini vurguladı. Bu soruna çözüm olarak, infaz yasalarında yapılan birtakım değişikliklerle cezaevlerinin nüfusunun azaltılmaya çalışıldığı ifade edildi.

SIK DEĞİŞEN İNFAZ YASALARI VE İSTATİSTİKSEL VERİLER

Avukat Abdullah Kadak'ın dikkat çektiği önemli bir nokta ise Türk Ceza İnfaz Kanunları'nda son 20 yılda tam 40 kez değişiklik yapılmış olması... Ancak bu düzenlemelerin suç ve suçlu oranlarını azaltmak yerine artırdığı, matematiksel verilerle ortaya konuyor. Kadak, "Örneğin, nüfusu ülkemizin yaklaşık 2 katı olan 150 milyon nüfuslu Rusya'da cezaevlerindeki insan sayısı 500 bin iken, 80 milyon nüfuslu ülkemizde cezaevindeki kişi sayısı 410 bin civarındadır" dedi.

Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler arasında nüfusa oranla cezaevlerinin en kalabalık olduğu ülke konumunda olduğuna dikkat çekildi. İkinci sıradaki yaklaşık 70 milyon nüfuslu İngiltere'de ise cezaevlerinde 90 bin kişi bulunuyor. Bu veriler, infaz kanunlarındaki değişikliklerin cezaevi doluluk oranlarına orta ve uzun vadede çözüm olmadığını açıkça gösteriyor.

TOPLUMDAKİ CEZASIZLIK ALGISI ENDİŞE YARATIYOR

İnfaz yasalarının bu denli sık değişmesinin en büyük olumsuz etkisinin, toplumda bir cezasızlık algısı yaratması olduğu belirtiliyor. Bu durum, kişilerin ceza sistemini yeterince caydırıcı bulmamaları ve suç işleme hususunda daha cüretkar davranmaları anlamına geliyor. Kadak, son yıllarda sosyal medyada sıkça karşılaşılan trafik kavgalarını örnek göstererek, insanların basit bir tartışmada bile araçlarından sopa veya bıçakla inerek can ve mal güvenliğine zarar verdiğini dile getirdi. Kadak'a göre, çözüm yasal düzenlemelerle caydırıcı cezalar konulmasından ve kişilerin suç işlemeden önce "40 kere düşünecekleri" bir sistemin oluşturulmasından geçiyor.

TAHLİYELER SONRASI SOSYAL ENTEGRASYON ÇAĞRISI

Kurban Bayramı öncesi yaklaşık 20 bin mahkumun tahliye edilmesine rağmen, Avukat Abdullah Kadak, bu kişilerin barınma, iş bulma ve asgari düzeyde de olsa geçimlerini sağlama konularının yeterince takip edilmediği endişesini taşıdıklarını ifade etti. Cezaevinden çıkan bir kişinin sosyo-ekonomik olarak topluma entegre olamaması durumunda, çok kısa süre sonra yeniden suç işleyip cezaevine girme olasılığının yüksek olduğunu vurgulayan Kadak, infaz düzenlemeleri yerine daha kalıcı eğitsel çözümler geliştirilmesi ve cezaların caydırıcılık unsurları üzerinde kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Muhabir: DUYGU TEKİN