Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve yılda 2 milyona yakın ziyaretçi ağırlayan Alanya Kalesi'nin Ehmedek bölgesinde Avusturyalı Walter Godina'ya ait evin duvarlarıyla bitişik surlar, 2019'un nisan ayında yıkıldı. 8 metre genişlik ve 12 metre yüksekliğindeki surların yıkımı sonrası yapılan incelemelerde birçok skandal ortaya çıktı.Avusturyalı Godina'nın, tarihi milattan önce 2'nci yüzyıla dayanan surların üzerinde izinsiz korkuluk, pencere, seramik ve betonarme yapılar yaptığı belirlendi. Surların yıkımına neden olan bu izinsiz müdahalelere ek olarak, Godina'nın surları altını delerek atık sularını da boşalttığı ortaya çıktı. Godina'nın, suru delerek manzara izlemek için açtığı pencereyi ise tarihi taş duvar görünümlü kaplamayla gizlemeye çalıştığı belirlendi.

BÜYÜK ÇİVİLER ÇAKTIRMIŞ

Bu yılın başlarında anlaşmazlığın çözümüyle Antalya Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü tarafından ihalesi yapılarak, surların restorasyonu başlatıldı. Ancak restorasyon işleminin maliyeti hakkında Antalya Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürü Serap Sevgi, bilgi vermedi. Alanya Kalesi Kazı Başkanı, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Osman Eravşar ise surların yıkımından bugüne kadarki süreci ve restorasyon işlemlerini anlattı.Prof. Dr. Eravşar, surlara büyük çelik çiviler çakıldığını belirterek, "Bu alandaki surların tahrip olmasının sebebi, üst tarafta bulunan evin onarımı sırasında yapılan izinsiz müdahalelerdi. Bu müdahaleler sonucunda surlarda derin çatlaklar oluştu ve nitekim surun bu bölümü yıkıldı. O alanda onarım öncesi yaptığımız araştırmalarda, alt kısımda üst taraftaki evin temellerini güçlendirmek amacıyla büyük çelik çiviler çakıldığını gördük. Murç tarzında ve bunların bir tanesi de yerinde sabit kalmış. Hatta bu sabit kalan parça bizim Helenistik dönem taşlarına saplanmış ve bu taşı da dışarıya doğru ittirdiğini tespit ettik" dedi.

PVC BORU HALA DURUYOR

Bakanlığa ait olan bu sur duvarlarında özel şahısların yaptığı izinsiz, bilinçsiz ve zamanla yapılan müdahalelerin surların yıkılmasına sebebiyet verdiğine dikkati çeken Prof. Dr. Eravşar, "Şu an yine aynı şahsın evinin altında su tahliyesi amacıyla sur duvarlarının içerisine yerleştirilmiş PVC borular halen görülebiliyor. Bunlar da bize şunu gösteriyor; arka tarafı 1'inci derecede arkeolojik sit alanı olduğu için bu sit alanının içerisinde bir defa izinsiz bir çalışma yapmış ve aşağıya kadar inmiş. O borular yerleştirilmiş. Bu açıdan bunların ilgili idareler, mahkemeler ya da kurumlar tarafından değerlendirilmesi gerekiyor" ifadesini kullandı.

1500 YIL ÖNCEKİ TEKNİK UYGULANIYOR

Restorasyonun nisan ayında başladığı ve tamamlanma aşamasına geldiğini dile getiren Prof. Dr. Eravşar, arazinin çok engebeli olması nedeniyle restorasyon işleminde 1000- 1500 yıl önceki tekniklerin uygulandığını şöyle anlattı:"Buradaki zorluk şu; engebeli bu alanda modern inşaat ekipmanlarının kullanılamamasıydı. Vinç veya benzeri makineleri buraya sokamıyorsunuz. Bunun üzerine geleneksel yöntemlerle, yani surun 1000- 1500 sene önce inşasında hangi teknik kullanılıyorsa o teknik kullanılarak bu duvar yapılıyor. Dış kısmına ahşap bir iskele kuruldu. Bu iskeleyle düşen parçalar aşağıdan yukarı caraskal yöntemiyle tek tek çıkartıldı. Yapısal, taşın bünyesinde bozulma olanlar varsa bunlara tek tek enjeksiyonlar yapıldı, durumları sağlamlaştırıldı ve yerlerine konuldu."

SURLAR SPREY BOYAYLA KİRLETİLİYOR

Surlar yıkılmadan önce sur duvarının restorasyon projesinin ellerinde olması sayesinde, neyi nereye koyacaklarını tam olarak bilmelerinin büyük şans ve avantaj olduğunu kaydeden Prof. Dr. Eravşar, "Alanya'yı özel kılan şey, Alanya surları. Toplamda 6,5 kilometreyi bulan surların üzerlerinin sprey boya ve çeşitli yazılarla kirletiliyor. Sprey boyayla yazılıyor. Bunlar tarihi eser ve 1000- 1500- 2000 yıllık eserler ve kendini bilmez birkaç kişi gidiyor ya sevdiğinin adını yazıyor, ya başka bir şey, takımının adını yazıyor, bu tür sloganlarla surların üzerini kirletiyor. Ve ne yazık ki yaptıkları tahribatın farkında değiller, bilmiyorlar, bilinçsizce yapılıyor. Bunların eğitiminin verilmesi gerekiyor. O yüzden restorasyon, sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı değil, sadece bu işle uğraşan bilim insanlarını değil, bütün toplumu ilgilendiren bir konu. Bu bilinç oluşturulursa bu eserleri daha sağlam şekilde geleceğe aktarmamız mümkün olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. DHA