Antik çağın en iyi korunmuş tapınakları arasında gösterilen Didim Apollon Tapınağının geçmişi MÖ 6. Yüzyıla kadar uzanıyor. Medusa’nın koruduğuna inanılan tapınak, ünlü bir kehanet merkeziydi. İon düzenindeki tapınağın MÖ 4. Yüzyılda başlayan yapımının hiç bir zaman tam olarak bitirilemediği belirtiliyor. Ancak günümüze kadar ulaşan kalıntılar, geçmişin görkemini yansıtırken dünyaca tanınan tapınak Anadolu’nun en önemli kültürel miraslarından biri olarak görülüyor.

BAKANLIK ÇEVRE DÜZENLEMESİ BAŞLATTI

Antalya Körfez Gazetesi muhabiri Yusuf Yavuz'un haberine göre, UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için girişimlerin sürdüğü Apollon Tapınağı’nda Aralık 2024’de çevre düzenlemesi projesi başlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün başlattığı çevre düzenlemesi projesi, İzmir Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü denetiminde yürütülüyor. Ermiş İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. adlı özel şirket tarafından üstlenildiği görülen çalışmaların, ihale sözleşmesine göre 8 Ağustos 2025 tarihinde tamamlanması gerekiyor. 25 milyon 100 bin TL bedelle ihale edilen projenin sözleşme süresi içinde bitirilmesinin mümkün olmadığını belirtilirken, süre ve iş artısına gidilerek kamuya ek maliyet çıkabileceği öngörülüyor.

2600 YILLIK TAPINAĞA BETON DÖKTÜLER

Türkiye’nin tanıtımında kullanılan kültürel miraslardan biri olan Medusa kabartmasına da ev sahipliği yapan tapınağın her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Ancak çevre düzenlemesinde beton ve demir çitler kullanılarak tarihi dokunun yok ettiğini savunan konunun uzmanları, bu projeye ilgili Koruma Kurulu’nun nasıl izin verdiğini sorguluyor. Tapınağın bulunduğu bölgede yaşayanlar da koruma altındaki alanda beton kullanılmasına tepkili.

"TAPINAĞIN TARİHİ ATMOSFERİ ÖLDÜRÜLMÜŞ"

Helenistik dönemde inşa edilen Didim Apollon Tapınağı’nın antik dönemden günümüze ulaşmış önemli kültür miraslarından biri. Didyma Kutsal Alanı olarak bilinen tapınak, antik dünyanın en büyük bilicilik ve kehanet merkezleri arasındaydı. Ancak tapınak alanında yapılan çevre düzenlemesinde yöreye özgü kireç taşı yerine granit kullanıldığı, tarihi dokuya aykırı şekilde tapınağın demir çitlerle çevrildiği ve bu çitlerin tabanında beton kullanıldığı görülüyor.

KEHANET MERKEZİ MOLOZLARLA DOLDU

Türkiye’nin tanıtım broşürleri ve rehber kitapların kapağını süsleyen ünlü Medusa kabartmasının da bulunduğu tapınak çevre düzenlemesi nedeniyle ziyarete kapalı. Tapınağı görmek için gelen ziyaretçiler, moloz ve inşaat malzemesi yığınlarıyla karşılaşarak büyük hayal kırıklığı ile alandan ayrılıyor. Tapınağın ziyarete kapalı olmasını fırsat bilen çevredeki işletmelerden birinin tarihi alanın fotoğrafını çekmek isteyenlerden 100 TL talep ettiğini söyleyen bir ziyaretçi, “Tapınağın en iyi görülebildiği noktalardan birinde bulunan bu işletme, fotoğraf çekmek istediğimde 100 TL istedi. Yabancı turistlerden 200 TL isteniyormuş. Bu, hem turizm adına hem de insanlığın ortak mirası olan kültür varlıklarımız adına büyük utanç vesilesi. Bu konularda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın acilen denetim yapması ve benzer durumda olan ören yerlerindeki keşmekeşe son verilmesi gerekiyor” diye konuştu.

APOLLON TAPINAĞININ ÇEVRESİ SANAYİ TESİSİNE DÖNDÜ

UNESCO adayı Didim Apollon Tapınağında binlerce yıllık geçmişin üzerine beton dökülerek mızrak gibi sivri uçları olan demir çitlerle çevrelenmesi, tarihi dokuyu dar bir alana hapsediyor. Apollon tapınağının bu halini görenler, düzenlemenin bir çiftlik ya da sanayi tesisinin çevresinde uygulanan beton direkli tel örgüleri andırdığını dile getiriyor. Alanda herhangi bir çalışmanın olmaması ise tapınağın aylarca daha ziyarete kapalı olacağına işaret ediyor.

KAMU PARASIYLA KÜLTÜREL KIRIM

Son yıllarda ülkenin dört bir yanında sürdürülen restorasyon, çevre düzenlemesi ve ziyaretçi karşılama merkezi projeleri, bazı örnek uygulamalar dışında adeta kamu parasıyla kültürel kırıma dönüştü. Belediyelerin topladığı emlak vergisinden kesilen yüzde 10’luk kültürel miras katkı payı ile bu alanda yürütülen projelere yeni ve önemli bir kaynak sağlandı. Ancak açan projeler üzerinden verilen ihaleler, sınırlı firmanın davet edildiği ihale modeli ve denetim yetersizliği kültürel mirası korumak için ayrılan mali kaynağı Müteahhitler için bir ihale kalemine indirgiyor. 19. Yüzyılda büyük bir ilgi odağına dönüşen ve “geçmişe hücum” olarak nitelenen arkeolojik miras, günümüzde bol sıfırlı ihale sözleşmeleriyle başka türlü bir hücumun odağında. Uygulanan projelerin yarattığı miras ve hafıza kaybı ise, geçmişe hücumun en ağır faturalarından biri.

Kaynak: ANTALYA KÖRFEZ GAZETESİ-YUSUF YAVUZ