Organ nakli bekleyen binlerce hastaya umut olacak çarpıcı bir bilimsel gelişme, Akdeniz Üniversitesi'nden geldi. TÜBİTAK destekli projede, doğum anında elde edilen ve kök hücre bakımından zengin olan amniyotik sıvının, klasik organ koruma solüsyonlarına alternatif olabileceği gösterildi. Laboratuvar ortamında gerçekleştirilen deneylerde, bu sıvıyla dış ortamda muhafaza edilen karaciğerlerde hücre hasarının önemli ölçüde azaldığı, organın fonksiyonlarının ise korunduğu belirlendi.
"TÜRKİYE'DE HER SENE 2 BİN 500 KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR"
Akdeniz Üniversitesi'nde yürütülen çalışmada, doğum sırasında elde edilen kök hücre, büyüme faktörleri ve antiinflamatuar bileşenler açısından zengin amniyotik sıvının organ koruma solüsyonuna alternatif olup olamayacağı araştırıldı. TÜBİTAK 1001 Projesi kapsamında yürütülen çalışmada, hayvanlardan çıkarılan karaciğerler klasik solüsyonlarla ve amniyotik sıvı ile dış ortamda nakil süreci taklit edilecek şekilde yaşatıldı ve biyokimyasal, histopatolojik ve akımsal olarak sonuçlar karşılaştırıldı. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde bu sıvının klasik solüsyonlara göre hücre hasarını azalttığı, organı daha uzun süre sağlıklı tuttuğu ve kullanılamaz durumdaki karaciğerleri nakle uygun hale getirme potansiyeli taşıdığı belirlendi.
2 BİN 500 KİŞİ KARACİĞER BEKLİYOR
Çalışma, Journal of Surgical Research dergisinde yayımlandı. Araştırmayla ilgili bilgi veren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ve Tıbbi Biyoteknoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Dandin, karaciğer nakli için bekleyen hasta sayısının her yıl arttığını, ancak uygun organ bulunamadığı için çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. "Ülkemizde her sene yaklaşık 2 bin 500 kişi karaciğer beklerken hayatını kaybediyor. 25 bin kadar da diyaliz alan böbrek nakli adayı var. Ancak verici yetersizliği nedeniyle bu hastalar bekleme esnasında vefat edebiliyor" diyen Dandin, çıkarılan bazı organların ise nakle uygun olmaması ve koruma şartları yetersiz olması nedeniyle kullanılamadığını belirtti.
"AMNİYOTİK SIVI HÜCRE ÖLÜMÜNÜ AZALTIYOR"
Organların nakil sürecinde uygun şekilde korunması gerektiğini vurgulayan Dandin, "Organlar çıkarıldıktan sonra uzun mesafelerden getirilip hastaya nakledilebiliyor. Bu süreçte kullanılan klasik koruma solüsyonlarının karaciğerde toksik etkilere neden olabileceği biliniyor. Bu solüsyonlar organlar vericiden çıkarılıp alıcıya takılana kadar geçen sürede hem standart soğuk depolama hem de makine destekli dış ortam perfüzyon sistemlerinde kullanılıyor" dedi. Dandin, "Amniyotik sıvı ile dış ortamda perfüze edilen karaciğerlerde programlanmış hücre ölümü anlamına gelen apopitozun azaldığını, yedi saat sonunda hücre nekrozunun görülmediğini tespit ettik. Ayrıca direnç, oksijenlenme ve safra üretiminin de içinde bulunduğu tüm parametrelerde klasik solüsyona göre çok daha iyi sonuçlar elde ettik. Bu çalışmamız Journal of Surgical Research dergisinde yayınlandı" dedi.
"AMNİYOTİK SIVININ KARACİĞERİ İYİLEŞTİRİP İYİLEŞTİREMEYECEĞİNİ İNCELEYECEĞİZ"
Çalışmanın insan deneylerine aktarılması için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'na (TÜSEB) 3 milyon TL'lik yeni bir proje başvurusunda bulunduklarını belirten Dandin, "Patolojik incelemeden sonra kullanılmayacak denilerek çöpe atılacak karaciğerleri, dış ortamda amniyotik sıvısıyla iyileştirip iyileştiremeyeceğimizi araştıracağız. Fibrozisin etiyopatogenezinde yer aldığı karaciğer hastalıklarında bu sıvı iyileştirici etki gösterebilir. Amniyotik sıvı ile hastalıklı karaciğerleri iyileştirmeyi hedefliyoruz" dedi.
PANKREAS, BÖBREK, UTERUS GİBİ ORGANLARA UYGULANABİLİR
Yeni proje kapsamında 18 hasta üzerinde çalışılması planlanıyor. Amniyotik sıvı ile klasik koruma solüsyonlarının etkileri karşılaştırılacak. Doç. Dr. Dandin, çalışmanın sadece karaciğerle sınırlı kalmadığını ifade ederek, "Pankreas, böbrek, uterus gibi diğer organlarda da bu sıvının kullanılabileceğini öngörüyoruz. Eğer başarılı olursa organ açığını ciddi ölçüde azaltabiliriz" diye konuştu.