Antalya Film Festivali yarın başlıyor. Türel'in belediye başkanı seçildiği 2004 yılından bu yana film festivalleri belediye başkanlarının siyasi eğilimine göre şekillenen; bu nedenle de Antalya halkının yarısının desteğinden yoksun festivaller haline geldi. Türel'in ilk döneminde festival programında önemli diyebileceğimiz değişiklikler yapılırken, ikinci döneminde Altın Portakal'ın 50 yıllık geleneğini sıfırlayan bir uygulamaya geçildi. Festivalden ulusal uzun metraj, belgesel ve kısa film yarışmalarının kaldırılması şeklinde gerçekleşen bu uygulama, sektör temsilcilerinin yoğun tepkileri ve festival protestolarına neden oldu. İş bununla da kalmadı Altın Portakal geleneğini devam ettirmek için yola çıkan sinemacılar tarafından Antalya Film Festivali programına alternatif bir "paralel yapılanma" gerçekleştirilerek, festivalden çıkarılan ulusal yarışma İstanbul'da düzenlenir oldu.

NE KADAR İNANDIRICI?

Durum bu iken, Başkan Türel'in "Uluslararası Antalya Film Festivali'ni güçlü bir şekilde yapabilmemiz için en önemli muradımız Türk sinemasını desteklemek. Türk sineması olmadığı takdirde uluslararası, güçlü festivali yapamayız" sözlerinin içtenliğine inanmak kolay olmuyor. "Türk sinemasının takdimi için festivali uluslararası bir yarışma haline getirdik. Geçmişte sinema sektörü içindeki bazı sivil toplum örgütleri, birbirimizi anlamakta zorluk çekmiş olabiliriz. Geçmişteki birtakım hadiselere dönmek doğru değil" ifadelerinin de inandırıcı olması için epey zorlanması gerekir. Ulusal sinema sektörünü temsil eden 21 meslek örgütü ve sinema kuruluşu festivali protesto edip Antalya'ya gelmiyor; ulusal ve uluslararası kamuoyuna protesto çağrısında bulunuyorsa, "Geçmişteki bir takım hadiseler"den değil, bugün gündemde olan somut bir "hadise"den bahsetmemiz; bu somut "hadise"yi dert edinmemiz gerekir.

BU 'PİTCHİNG'LER NE İŞE YARAR?

Altın Portakal Film Festivali denince akla ilk başta ulusal uzun metraj, belgesel ve kısa film yarışmaları; bu yarışmalara verilen ödüller gelir; bunlar hatırlanırdı. "Kurmaca Pitching", "Belgesel Pitching", "Work in Progress", "Yapımcısını Arayan Projeler", "Kısa Film Work in Progress",vb. "platformlar"ı, sorsak kaç Antalyalı hatırlar? Antalya Film Festivali'nden ulusal yarışmayı çıkarıyor, sonra da "Türk sinemasında vizyona girmiş ve bağımsız festivallerde gösterilmiş filmlere 'Türkiye Sineması Endüstri Ödülleri' vermeyi planlıyoruz" diyorsun. Bu noktada insanın aklına bu "pitching"lerin, "work in progress"lerin, "yapımcısını arayan projeler"in "sinema endüstrisi"yle değil de bu endüstrinin torpillileriyle mi ilgili olduğu sorusu takılmaz mı?

BU ALGI DEĞİŞMELİ

Yeni dönemin Antalya Film Festivali'yle ilgili genel algı maalesef bu şekilde. Bu algının yıkılması için festival programına ulusal uzun metraj, belgesel ve kısa film yarışmalarının konulması yeterli. Sinema sektörüyle barışık olmayan, sektör temsilcilerinin desteğinden uzak bir festivalden, bırakın uluslararasını, ulusalını; amatör, yerel bir festival dahi çıkmaz. Festivale, ulusal yarışmalarının konması, sektörle barışı da kendiliğinden sağlayacaktır.