Antalya'nın Finike ilçesinde yer alan Limyra Antik Kenti'nde, 1982'den bu yana yazıtlardan bilinen fakat konumu belirlenemeyen Zeus Tapınağı sonunda tespit edildi. Toçak Dağı eteklerinde Avustralya Arkeoloji Enstitüsü ile Hitit Üniversitesi iş birliğinde yürütülen kazılarda tapınağın ana girişine ait mimari kalıntılar, ante duvarları ve yaklaşık 15 metre genişliğindeki ön cephe ortaya çıkarıldı. Arkeologlar, bu bulgunun Limyra'nın kutsal alan topografisini ve şehirleşme şemasına dair mevcut kabulü önemli ölçüde değiştireceğini belirtiyor.
LİMYRA KAZILARI BU YILKİ EN ÖNEMLİ BULDU
Keşif, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü iş birliğiyle Hitit Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kudret Sezgin başkanlığında yürütülen Limyra kazılarının bu yılki en önemli bulgusu oldu. Kazı ekibi, kentin batı kesiminde uzun süredir şüphelenilen bir alanda çalışmaları yoğunlaştırdı ve yapının ana girişi olan doğu cephesine ait mimari kalıntıları ile ante duvarlarını açığa çıkardı. Ölçümlere göre tapınağın ön cephesi yaklaşık 15 metre genişlikte.
"ZEUS'UN KENTİN BAŞ TANRISI OLDUĞU VURGULANIYOR"
Sezgin, arkeolojik verilerin yapıyı Klasik Dönem’de inşa edilmiş bir Zeus tapınağı olarak tanımlamaya izin verdiğini, yazılı kaynakların da Hellenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerinde kentin baş tanrısının Zeus olduğuna işaret ettiğini vurguluyor. Tapınağın üzerine Bizans Dönemi’nde bir sur hattı oturtulmuş; kutsal oda (cella) ise surun dışında kalan, portakal bahçesinden oluşan bir özel mülk içinde kalıyor. Ekip, kamulaştırma tamamlandığında kazı ve belgeleme çalışmalarını cella alanına genişletecek.

ŞEHİR TEMASI YİNE TARTIŞMA KONUSU OLDU
Tapınak konumunun netleşmesi, Limyra’nın şehirleşme şemasına dair yerleşik bazı görüşleri yeniden tartışmaya açtı. Araştırma ekibi, Roma Caddesi altındaki propilon (anıtsal kapı) kalıntılarını, Klasik Dönem tapınak kutsal alanına (temenos) giriş olarak yorumluyor. “Hellenistik sur” olarak anılan duvar hattının ise aslında tapınağın çevre koruma duvarı (peribolos) olabileceğini öneriyor.
43 YILLIK ARKEOLOJİK SIR ÇÖZÜLDÜ
Yeni çerçeve, Limyra’nın kutsal alan örgütlenmesini ve kamusal-ritüel akslarını daha net okumaya olanak sağlıyor. Bu bulguyla birlikte 43 yıldır aranan bir tapınağın yeri ilk kez somut mimariyle teyit edildi. Limyra’nın kült topografyası netleşiyor; kentin Klasik–Hellenistik–Roma evreleri arasındaki süreklilik daha görünür hale geliyor. Kazı başkanlığı, kamulaştırma, konservasyon ve ayrıntılı plan-belgeleme süreçleriyle tapınak mimarisinin tümünü ortaya koymayı; ayrıca propilon–cadde–kutsal alan ilişkisinin 3B rekonstrüksiyon çalışmalarıyla test edilmesini hedefliyor.



