Çocuk Sayısı
Ailede çocuk sayısı arttıkça buna paralel olarak da sunulan imkanlar azalır. Ekonomik durumu çok iyi olmayan ailelerde ilgi ve sevginin bölünmesi yanında hayat standartlarında da düşme olur. Çok çocuklu ailelerde anne-baba çocukların hepsiyle eşit ilgilenemez. Bu da çocuklar arasında sevgi açısından kıskançlığa neden olur. Çünkü çocuklara ayrılan zaman onların bireysel özellikleri nedeniyle eşit olmayacaktır. Anne-babanın çocukların bireysel özelliklerine göre (yaş, cinsiyet) takındıkları uygun tavırlar olumlu kişilik geliştirmelerini destekleyebilir. Özellikle anne, çocuk sayısı arttıkça daha büyük sorumluluklar altına girmektedir. Ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çok çocuk sahibi olmaları çocukların temel ihtiyaçlarını gidermelerinde sorun yaratacağından çocuklarda uyum ve davranış bozukluklarının olması da kaçınılmazdır. Ayrıca anne-babaların ekonomik yönden yaşadığı sorunlar nedeniyle yaşadıkları çatışmalar çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratır. Ayrıca anne-babaların ekonomik yönden yaşadığı sorunlar nedeniyle oluşan çatışmalar çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yaratır.
Çocuğun Cinsiyeti
Geleneksel aile yapısında toprak bütünlüğünün bozulmaması, soyadının devamı sosyal statü, mirasın bölünmemesi gibi kaygılarla erkek çocuk edinme isteği çok fazladır. Günümüzde de hala kırsal kesimde geleneksel aile yapısı devam eden bölgelerde erkek çocuk sahibi olma isteği devam etmektedir. Bu istek çok çocuk sahibi olma nedenleri arasında yer almaktadır. Ancak günümüzde kent yaşamı içinde ailelerin kültürel yapılarının değişmesi, sosyo-ekonomik durumları, eğitim düzeyleri yeni kuşak anne-babaların bu düşüncesinin değişmesine neden olmaktadır. Erkek çocuklara geleneksel aile yapısında tüm olanaklar, maddi-manevi, en üst düzeyle ve öncelikli sunulurken günümüz aile yapısında çocuklara cinsiyet olarak değil birey olarak yaklaşılmaktadır. Ailede çocuklar arasında yapılan cinsiyet ayrımı kız çocuklarında duyguların bastırılması, değersizlik duygularına neden olurken erkek çocuklarında üstün cinsiyet, hükmetme, çalışma isteğinin azalması gibi olumsuz davranışlar gelişmesine neden olmaktadır. Bu tutumların var olduğu ailelerde yetişen çocuklar yetişkin olduklarında kendilerine istemeden kazandırılan olumsuz tavırlar sergilerler. Kardeşler arasında da çatışmalara neden olur.
Aile İçindeki Özel Sorunların Çocuğun Ruh Sağlığına Etkileri
Boşanma
Aile birliğinin yasal ve sosyal açıdan sona ermesi durumuna boşanma denir. Eşler arasındaki anlaşmazlıklar, alışkanlık ve beklentilerdeki farklılıklar, ekonomik sorunlar gibi nedenlerle aile birliği bozulabilir. Eşler aile birliğinin devamını sağlamak ve sorunlarına sağlıklı çözümler bulmak amacıyla dayanışma içinde sonuna kadar çalışmalıdır. Bunun başarılamadığı durumlarda boşanma gerçekleşir. Boşanma tüm aile bireylerini derin bir şekilde etkiler. Fakat bu durumdan en çok çocuklar etkilenir. Çocuğun kişiliğinin gelişimi, ruh ve beden sağlığı açısından ailenin önemi çok büyüktür. Boşanma kaçınılmazsa, çocuk anlayabileceği bir dille bu duruma hazırlanmalıdır. Boşanma sonrasında çocuklarda saldırganlık, hırçınlık, huzursuzluk, okulda başarının düşmesi gibi uyum ve davranış bozuklukları görülebilir. Bunları en aza indirmek için annebabaya çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Anne-baba ayrıldıktan sonra çocuğun belli bir evi olmalı, her iki ebeveyni de düzenli ve sürekli görebilmesine özen gösterilmelidir. Çocuk taraf olmaya ya da arabuluculuk yapmaya zorlanmamalıdır. Çocuğa boşanmanın onunla ilgili olmadığı açıklanmalıdır.
(Devam Edecek)
Esenlikler Dilerim.