Toplumlar el yordamı ile yollarını bulamazlar. Hastalığı doğru teşhis eden olmayınca da yanlış teşhis ve tedavi reçetesi hastalığı daha da ölümcül hale getiriyor. Kısacası aydınımız yok…
Aydınımız olmadığı için muhalefet de birçok noktada yalnız kalıyor. Türkiye’de iktidarın uyguladığı bilinçli bir ekonomik programın sonucu yaşananları sadece yönetemiyorlar demek gerçeği gölgeliyor.
Bilinçli diyorum çünkü son birkaç ay içerisinde yaşananlar bunu gösteriyor. Bir şaşkınlık bir iş bilmezlik olmadığı, bir programın yürütüldüğü görülüyor.
Döviz, altın, borsa tek bir elden düşürülüp yükseltiliyor, yapılması gereken açıklamalar tam zamanında yapılıyor. Dış güçlerin falan operasyonu yok.
İktidar nasıl ki geçmişte açılımlar yaptıysa şimdi de ekonomik açılım(!) gerçekleştiriyor. Bir dönem etnik açılımlar, bir dönem patlamalarla ve 1 Kasım seçimleri sonrası başlayan millilik(!) açılımları gibi bir açılım programı yürütülüyor.
İktidar; bu program çerçevesinde halka, yerli(!) ve milli(!) olduğum için ABD beni düşürmeye çalışıyor bende direniyorum algısı verdi…
Halkımızın, iktidar ekonomiyi düzeltmek için çabalıyor diye düşünmesi isteniyor.
Kimsenin beklemediği bir oranda asgari ücrete zam yapınca da herkes şaşkına dönüyor hatta muhalefette bile memnuniyet ile karşılanıyor.
Bu şaşkınlığın sebebine gelince, başta da dediğim gibi aydınımız olmadığı için iktidarı herhangi bir cumhuriyet dönemi iktidarı gibi görerek değerlendirme yapıyorlar ve sadece ekonomi üzerinden iktidara muhalefet ediyorlar. Tabi ki bu anlayış iktidarı zayıflatmıyor.
İktidar ciddi kamuoyu araştırmaları yapıyor.
İstediği sonuca henüz ulaşamadı.
%50+1’i gördüğü anda sandığı ortaya çıkaracaktır.
Tabi ki sandık görevlilerinden bina sorumlularına kadar görevlileri de hazır diye düşünüyorum…
Haziran 2022’den önce beklemeyin…