KEKEMELİK - 2
Epidemiyoloji
2-6 yaş arası çocukların ortalama %5’inde kekemelik vardır. Fakat bunların %80’i kendiliğinden ya da aile eğitimi ile düzeldiği bilinmektedir. Sekonder evre kekemeliğin görülme sıklığı %1’dir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülür. Bu oran çeşitli yayınlarda değişiklik göstermektedir. Ama genel olarak 1/3 ve ¼ gibi olduğu bilinmektedir.
Kekemelikte Kalıtımın Rolü (Role of Heredity)
Aile çalışmalarında fizyolojik bir bağ bulunamamış fakat; ailede kekemelik bulunması çocukta davranışın ortaya çıkmasında güçlü bir etken olarak göze çarpmıştır.
İkiz Çalışmaları (Twins Research)
Howie (1981)’ in tek ve çift yumurta ikizleri üzerinde yaptığı çalışmalarda çıkan sonuçlar şöyledir: 6 ve 16 ikiz grubu üzerinde yapılan araştırmada 1 ikiz kekelerken, diğerlerinde böyle bir bulguya rastlanmamıştır.
Andrews’un (1990) yaptığı çalışmada: 3810 ikiz üzerinde çalışılmış, %71’inde belirti görülmezken %29’unda görüldüğü sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak; Aile çalışmalarında görülmüştür ki; ailede kekemeliğin bulunması, bulunmamasına oranla çok daha fazla risk taşımaktadır.
Kekemelik ve Zeka (Stuttering and Intelligence)
Yapılan araştırmalarda ulaşılan sonuçlar göstermiştir ki; zekanın kekeleme veya akıcı konuşma üzerinde direk etki yaratmak değil de; dil süreçleri, duyusal-motor beceriler ve algılamada farklılık yarattığı gözlenmiştir.
Okul Performansı (School Performance)
Kekemelikte Okul performansında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Sadece sözlü ve yazılı sınav performanslarında değişimler görülmektedir. Beklendiği üzere sadece sözlü sınavlarda dezavantaj olabilmektedir.
Kekemeliğin Gelişimsel Evreleri / Davranış Düzeyleri (Developmental / Treatment Levels of Stuttering)
Gelişim/Davranış Düzeyi Tipik Yaş
Normal Akıcılık Bozukluğu 1,5-6 yaş
Sınır Düzey Kekemelik 1,5-6 yaş
Kekemelik Başlangıcı 2-8 yaş
Orta Düzey Kekemelik 6-13 yaş
İleri Düzey Kekemelik 14 yaş ve +
Etyoloji
Yapılan ilk araştırmalarda (1900’lü yılların başı) kekemeliğin fiziksel yanına bakılmış fakat fiziksel bir engel olmadığı görülmüştür. Bunlar doğum koşulları, fiziksel gelişme, dil gelişimi, genel sağlık, sağ-sol el kullanma gibi faktörlere bakılmış fakat anlamlı bir fark bulunamamıştır.
1900’lü yılların başlarında konuşma patolojisinin yeni gelişmeye başladığı dönemlerde daha çok serebral dominans üzerinde durulmuş; sağ veya sol el kullanımına bakılmış fakat yapılan araştırmalarla bunların kekemelik üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. Son araştırmalar göstermektedir ki; beyin aktiviteleri bakımından kekelemelerle akıcı konuşanlar arasında anlamlı fark yoktur, yukarıda görülen farkın konuşma sırasında yaşanılan stresten kaynaklandığı düşünülmektedir.
Sol elini kullanan, kekeme olmayanların konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri
Sol elini kullanan, kekemelik problemi olan bireyin konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri
Yukarıdaki çalışmada; konuşmacılara kendilerini tanıtma ödevi verilmiş ve konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri ölçülmüştür. Başlangıçta her iki grup arasında; 21. ve 22. alanlarda küçük farklılıklar olduğu söylenmektedir. Konuşma sırasındaki farklılıklar yukarıda verilen MRI görüntülerinde açıkça görülmektedir.
(Devam Edecek)
Esenlikler Dilerim.