Anayasa Mahkemesi 8 Nisan 2022’de zorunlu din dersi ile ilgili bir karar aldı.Zorunlu din dersi uygulamasının hak kaybına neden olduğu, din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği kararına vardı.

Böyle bir kararın erken seçimin konuşulduğu bir dönemde alınması son derece manidardır.

Öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin yapısına, üyelerin atanma şekline bakıldığında, aldığı kararın iktidarın haberi olmadan alınması mümkün değil gibi görünüyor.

Anayasa Mahkemesinin kararı bağımsız bir yargı tarafından ve bağımsız bir iktidar tarafından verilmiş olsaydı bunun din ve vicdan hürriyetine yönelik bir karar alındığını söyleyebilirdim ancak ne yazık ki ikiside yok…

Rusya Ukrayna savaşı ile seçmen üzerinde olumlu bir hava yaratarak kaybettiği seçmeni kazanmaya başlayan iktidarın, bu kararının ne anlama geldiğini özellikle muhalefet çok iyi görmelidir.

Bu kararın sadece din derslerini zorunlu olmaktan çıkarıyor zannedersek yanılmış oluruz!Türkiye’nin geneli bu kararla özgürlükler adına atılmış bir önemli adım zannediyor. Oysaki kazın ayağı öyle değil!

Bu karar iktidarın kaybettiğiseçmen kitlesini tekrar kazanmak için alınan bir karardır diye düşünüyorum. En önemlisi de Millet İttifakı’nın içinde karmaşa yaratmak hedeflenmektedir.

Diğer yandan tevhidi tedrisat kanununun kaldırılmasının önü de açılmıştır. Yani eğitim “milli” olmaktan çıkarılmakta ve yerele devredilmektedir.Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurumları dışında din eğitimi almanın önünü açmaktır.

İsteyen camiye isteyen cemevine isteyen havraya isteyen kiliseye gitsin denilecektir.

AB’de uygulama böyle diyeceklerdir.AYM’nin kararına yasal düzenleme kılıfı ise AB uyum yasaları olacaktır.

Hatta ABD’nin ve AB’nin fonlarından beslenen sözde muhalif kurum ve kişiler bu kararı savunacak böylelikle muhalefetin içinde bir yarılma sağlamaya çalışılacaktır.

Dolayısıyla bu karanın o kadar masum olmadığını görmek gerekir.

İktidar bu kararla yaklaşanerken seçim öncesi kendinden uzaklaşan İslamcı kesimi kazanmak için bir adım atmaktadır.

Hem seçim yatırımı hem de olumsuz bir seçim sonucunda, sonuçları manipüleedebilecek bir kitle yaratma amacı da vardır diye düşünüyorum.

Bu kararla 81 ilde, 922 ilçede, 32170 mahallede, 18293 köyde farklı farklı din eğitimi verilmesinin önünü açacak olan bu karar, Türkiye’nin üniter yapısına zarar verecektir.