III. Türkiye Narenciye ve Örtü Altı Sebze
İhracat Sorunları
A- Üretim ve İhracatta Mevcut Durum
Türkiye yaş sebze ve meyve üretiminde bölgesinde önemli bir üretici ülkedir. Ancak yaş sebze ve meyveyi ihracat edebilme açısından stratejik bir ülke olmak yerine uluslararası pazarda belli eksikleri karşılayan bir ülke konumunun ötesine geçememektedir.
Tabloda da görüldüğü gibi Türkiye yaş sebzede ihraç ettiği ilk 5 ürün olan domates, biber, hıyar, kabak ve patlıcanda 2014- 2020 yılları arası üretim %25 artmasına karşılık aynı yıllar arasında ihracat %8 azalarak 2014 yılında yapılan ihracatın altına düşmüştür. 2014 yılında ilk beş ürünümüzde ihracatımız 853 milyon 212 bin 739 KG iken 2020 yılında 850 milyon 665 bin 170 KG’a inmiştir. Dolar bazında bu beş üründeki ihracatımız 2014 yılında 636 milyon 672 bin 739 dolar iken 2020 yılında
590 milyon 972 bin 957 dolara düşmüştür. Üretim fazlasının ihraç edilememesi iç pazarda fiyatların düşmesine ve üreticinin mağdur olmasına sebep olmuştur.
Türkiye’de tablolarda da görüldüğü gibi narenciye üretiminde 2014-2020 yılları arasında Portakal %25 üretim azalması dışında (Portakalda da 2018 yılına kadar artış olmakla beraber 2019 ve 2020 yıllarında kontrol edilemeyen mevsimsel faktörlerden dolayı üretimde azalma olmuştur. Mevsimsel olumsuz mevsimsel faktörler olmasa idi portakalda da rekolte artışı olacaktı.) mandarin üretiminde %51.5, Limon üretiminde %64, Greyfurt üretiminde %1 rekolte artışı gerçekleşerek toplamda %14’lük üretimde büyüme sağlanmıştır.
2014-2020 yılları arasında Narenciye ürünlerinde ihracat miktarında artış olmasına karşılık ihracat değeri 2014 yılında 940 milyon 472 bin 223 dolardan 933 milyon 59 bin 47 dolara düşmüştür. Bunun sebebi portakal üreticisi olan Mısır’ın Rusya pazarına hakim olmasıdır.
B- Uluslararası İkili İlişkiler
Türkiye, yaş sebze ve meyve ihracatıyaptığı, Rusya, Irak, İran, Suriye, Suudi Arabistan ve AB ülkeleri ile yanlış dış politika uygulamaları yüzünden bu ülkelere düzenli ihracat yapamamaktadır. Dolayısı ile bu durum yaş sebze ve meyve ihracatımızın azalmasına neden olmuştur.
Özellikle yaş sebze ve meyve ihracatımızda en büyük pazarımız olan Rusya ile 2015 yılında yaşadığımız uçak krizi sonrası ihracatımız büyük oranda düşmüştür.
Türkiye, geçmiş yıllarda ülkenin önemli bir domates tedarikçisi olmuştur.
Rusya Federasyonu’nun 2013 yılında domates ithalatında
1. tedarikçisi olan Türkiye, 2017 yılında 8. tedarikçi olmuştur. 2013 yılında Rusya’nın toplam ithalatı 1,1 milyar dolar, Türkiye’nin ihracatı 450,8 milyon dolar olmuştur. 2017 yılında ise Rusya’nın ithalatı 558,7 milyon dolar, Türkiye’nin ülkeye ihracatı ise 2,2 milyon dolar olmuştur.
Rusya domates ithalatında toplam dünya ithalatı içinde %6 paya sahip ve 5. ithalatçı konumundadır. Rusya hem nüfusunun fazla olması hem de çok yakın bir konumda olması, kara, deniz, hava ulaşım imkanlarının nedeni gıda ihracatında Türkiye için çok önemli bir pazardır. Rusya’nın gıda ithalatı 2017 verilerine baktığımız da yaş sebze ve meyve ürünlerinde Türkiye’nin pazarda yeterince yerini alamadığını görüyoruz.
Son 2013-2018 yılları arsında Rusya Federasyonu’nun domates ithalatı %19 oranında azalmıştır. Türkiye’nin bu sürede ihracatı ise %91 oranında azalmıştır.
2017 verilerine göre Türkiye’nin toplam domates ihracatının (290 milyon $) nerdeyse iki katı (558 milyon dolarlık) domates ithalatı yapan Rusya, Türkiye’den 2 milyon dolarla domates ihtiyacının %0,4’ünü karşılamaktadır. Türkiye’den daha uzakta olmasına rağmen Fas’ın Rusya’nın ithalatındaki pazar payı %24 seviyesindedir.
Rusya’nın hıyar ithalatında İran %43, Türkiye %8 paya sahiptir, patlıcan ithalatında Çin’in payı %36, İsrail %15, Türkiye %2 paya sahiptir.
Rusya’nın biber çeşitleri ithalatında İsrail %53, Türkiye %0,7 paya ve Rusya’nın portakal ithalatında Mısır %43, Güney Afrika %27, Türkiye %23 paya sahiptir, taze çilekte Sırbistan %44, Mısır %13, Türkiye %8 paya sahiptir.
Mısır, Sırbistan ve G. Afrika, Rusya’ya Türkiye’den daha uzak olmasına rağmen portakal ve çilek ihracatları Türkiye’den daha fazladır.
Türkiye Rusya, Irak, İran, Suriye, Suudi Arabistan ve AB ülkeleri ile pamuk ipliğine bağlı olan dış ilişkilerimizdeki sorunları ivedilikle düzelterek pazarın açılmasını sağlamalıdır.