Şimdilerde eğitim programlarında var mı, bilmem. İlkokulda haritaların belirli ölçeklerde büyütülmesi ya da küçültülmesi için kareleme tekniği kullanılırdı. Bu tekniğe göre, kaynak harita belirli bir ölçü ile karelere ayrılır, karelerle orantılı olarak boş bir zemine (kağıda) büyütülmüş ya da küçültülmüş kareler çizilecek harita buraya aktarılır.
İşte bunu yeni öğrenmiştim. 8 ya da 9 yaş olmalı.
Anneler günü yaklaşıyordu. 
Annemin büyük bir vesikalık fotoğrafını bu teknik ile beyaz kağıda aktarmış ve ona hediye vermiştim.
Verdiğim hediye, günlerce komodinde kalınca üzülmüştüm.
Bir sonraki yıl da harçlıklarımdan biriktirip, bu defa da annem ile babamın fotoğrafını bir tabak üzerine aktartmıştım. O zamanlar bu teknoloji yenildi ve sadece fotoğraf stüdyoları yapabiliyordu.

O da aynı akıbet ile karşılaşmış ve beklediğim ilgiyi görmemişti.
Sonradan anlamıştım, neden ilgi görmediğini. Çünkü ikisi de görmüyordu ve onlar için bu hediyeler kağıt ya da porselenden ileri gitmiyordu.
Sonraki yıllarda bu duyarlılığı gözeterek yaptım seçimlerini. 
Anneler gününden aldığım ilk ve en önemli ders buydu.
Duyarlılık.
Biliyorum. Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü tüketim kültürünün bir parçası ama biz işin içine duyarlılığı katıp, bir nebze kendimize benzetebiliriz. 
Bu nedenle dostlar, duyarlılığımıza yaslanıp annemize, babamıza, sevdiğimize sarılalım, sarmalayalım.
Başta Fatma Dayı olmak üzere, tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.