12 Kasım Çarşamba günü Antalya’da siyasetin tansiyonu birden yükseldi.
ASAT’ın ana iştirakçisi olduğu ALDAŞ’ın yönetim kurulundan Konyaaltı, Muratpaşa ve Kepez belediye başkanlarının istifaları peş peşe kamuoyuna düştü. Ertesi gün de ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleymanoğlu ayrılık kervanına katıldı.

Bir anda herkesin aklında şu soru belirdi:
“Ne oluyor ALDAŞ’ta?”

Aslında olayın görünen yüzü ne kadar gürültülü ise, arka planı da bir o kadar çetrefilli.

---


Doğal üyenin istifası olur mu?

ALDAŞ, 1996’da ASAT’ın yatırım planlamalarını yürütmek için kurulmuş bir şirket. Kuruluş yapısı gereği, o dönem merkez ilçe sayılan Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa belediye başkanları yönetim kurulunun doğal üyesi kabul ediliyor.

Yani bu üyelik seçimle değil, koltuğun kendisiyle geliyor.

Tam da bu yüzden “İstifa ederlerse ne olur?” sorusu teknik bir tartışmayı doğuruyor. Üstelik Ticaret Sicil Gazetesi’nde yalnızca ATSO Başkanının istifesi ilan edilmiş, belediye başkanlarınınki yok.

Bu tablo istifanın teknik boyutunu tartışmalı hâle getiriyor.
Ama teknik mesele bir yana, siyaset çoktan devreye girmiş durumda.

---

Aynı gün yansıdı ama aynı gün olmadı

Her ne kadar kamuoyu üç başkanın aynı gün istifa ettiği izlenimine kapılsa da, gerçek öyle değil.

Ümit Uysal 27 Ekim’de,

Mesut Kocagöz ve Cem Kotan ise birer gün arayla istifa etmiş.

Yani mesele bir “eşzamanlı kopuş” değil; daha çok “eşzamanlı duyuru”.

Kamuoyunun önüne aynı gün çıkınca da, ister istemez bir koordinasyon, bir ortak tavır arandı. Bu arayışın zemini de boş değil.

---

Teknik olarak önemli mi? Hayır. Siyasi olarak? Çok.

Belediyelerin ALDAŞ’taki hissesi yalnızca %1.
Şirketin %95’i ASAT’ın elinde.

Dolayısıyla istifaların şirketin işleyişine etkisi sınırlı.
Ama işin siyasi yansıması hiç de sınırlı değil.

Üçü de CHP’li olan merkez ilçe belediyelerinin, yine CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi ile yaşadığı gerilim artık saklanamaz bir hâl almış durumda.

Belediye başkanlarının açıklamaları da bunu doğruluyor.

---

En talihsiz açıklama: “Ne kadar az imza, o kadar iyi!”

Belediye başkanlarının kendi gerekçeleri var:

Uysal, “27 Ekim’de istifa ettim” diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.

Kocagöz, Kepez’deki yoğun gündem nedeniyle ALDAŞ’a vakit ayıramadığını söyledi.

Ama Cem Kotan’ın sözü hepsini gölgede bıraktı:

⁠“Denetleyemediğim bir şeye imza atmam. Ne kadar imza atarsanız o kadar iyi!”

Bu cümle, siyaseten de yönetsel olarak da problemli. Çünkü bir belediye başkanı imzadan kaçınmayı erdem gibi sunarsa, şu soru ister istemez gündeme gelir:

“O zaman Konyaaltı Belediyesi’nde de daha az imza atmak daha mı iyi?”

Her imza, aynı zamanda bir hizmetin adımıdır.
Az imza; az hizmet demektir.
Bu kadar basit.

---

Gerilimin kaynağı neresi?

İstifaların gölgesinden çıkan büyük soru şu:

“Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Vekili Büşra Özdemir’e karşı bir tepki mi birikiyor?”

Bu ihtimali güçlendiren sözleri yine Cem Kotan verdi.
KONSİAD toplantısında:

ASAT’la sorun yaşadıklarını,

Bu sorunların siyasi faturasının kendisine kesildiğini,

ALDAŞ’taki genel müdür değişiminin de gerilimin parçası olduğunu

açık açık söyledi.

Demek ki mesele yalnızca istifa değil; uzun süredir biriken bir kırılma döngüsü var.

---

Bir diğer sorun: CHP İl Başkanının seyirci kalması

Bu krizin ortasında gözler doğal olarak CHP İl Başkanı Nail Kamacıya çevriliyor.
Merkez ilçeler ile Büyükşehir arasındaki gerilimin büyüdüğü günlerde, Kamacı’nın arabulucu ve çözüm üretici bir rol üstlenmesi beklenirdi.

Oysa süreçten anladığımız kadarıyla ya yeterince müdahil olunmamış ya da müdahale sonuç vermemiş.

Krizin Muhittin Böcek’in yerine başkan vekili seçimi sırasında ilk işaretlerini verdiği biliniyor.
O zamandan bu yana bir şey yapılmamışsa sorun zaten büyür.
Bir şey yapıldıysa ve sonuç alınamadıysa, bu da başka bir sorundur.

Her iki ihtimalde de tablo iç açıcı değil.

---

Son söz: Yanlışlar birikti, ALDAŞ taşı çatladı

Bugün gelinen noktada görünen o ki, yanlışlar zinciri ALDAŞ krizini doğurdu.
Fakat taraflardan hiçbiri şunu hatırlamıyor:

İki yanlış bir doğru etmiyor.
Hele ki siyasette, hiç etmiyor.

Antalya’nın ihtiyacı gerilim değil; koordinasyon.
Çekişme değil; işbirliği.
Kamuoyunun beklediği de tam olarak bu.