Tam da CHP ilçe kongreleri tam gaz devam ederken, tam da 600 CHP il delegesinin 400'ü bu hafta sonu belli olacakken, gündeme Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım'ın CHP'den istifası bomba gibi düştü.
Kamuoyundan gelen ilk tepki, ‘zaten bekleniyordu’ şeklinde oldu. Çünkü aylardır “geçiyor, geçecek” söylentilerinin bir numaralı zanlısıydı İsa Yıldırım. Bu istifa, kamuoyu beklentilerinin çoğunlukla doğrulandığına ilişkin teoriyi bir kez daha haklı çıkardı. Yani, ortalama yine kazandı.
Şimdi, bu olayı İsa Yıldırım'ın söylemiş olduğu “zindana da düşsem AKP ‘ye gitmem” retoriği ve goygoyundan çıkarıp, nesnel olarak değerlendirelim.
Birincisi; bu istifa ile İsa Yıldırım, siyasi tarihine uygun davrandı. Geçmişte de benzeri örnekler yaşanmıştı. Bu nedenle de örneğin, Aydın belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na gösterilen tepki oluşmadı.
İkincisi; başta CHP içinde olmak üzere kamuoyunda CHP’den AKP’ye geçecek belediye başkanları beklenti listesinin birinci sırasında yer alıyordu. Bu hareketi ile özellikle yine CHP içerisindeki mırmırlar başta olmak üzere “ben dememiş miydim?” demelerine fırsat verdi ki, esas zarar da burada zaten. Kendisine güvenip de “olmaz öyle şey” diyenleri boynu bükük bıraktı, ki bunlardan birisi de benim.
İsa Yıldırım, bu hamlesi ile kamuoyunun satın almaya hazır olduğu CHP’den kopacak belediye başkanları furyasının öncülüğünü yaparak, diğerlerine de kapı araladı ve CHP’den istifa edecek belediye başkanları beklentisinin yükselmesine neden oldu.
Gelelim Hamza Erdem’e.
Kongre konuşmasında kurduğu cümleler, kavgada edilmeyecek cinsten. Her şeyden önce, CHP’nin yaklaşık 10 yıldır inşa etmeye çalıştığı sistem Aksu’da 15 dakikalık bir konuşma ile yerle bir etti. Genel Başkan Özgür Özel’in bütün konuşmalarında, mitinglerde söylediği, “sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlar, ...” İfadelerini çöpe attı. Bu yönü ile CHP’nin bugünkü çizgisinin dışına düştü. Bütün muhalefetin, AKP’ye karşı birleştiği ve önderliğini de CHP’nin üstlendiği bu siyasal konjonktürde, tam da AKP’nin görmek istediği bir konuşma yaptı. AKP’nin Genel Merkez düzeyinde başaramadığını Hamza Erdem, Aksu özelinde başardı ve Aksu’da milliyetçilerle CHP arasında duygusal kopuşa kadar gidebilecek bir sürecin önünü açtı. Bu kopuşun en azından Aksu’da CHP’ye bir faturası olacak elbette ve bu faturayı Hamza Erdem değil, bir bütün olarak CHP ödeyecek.
Aksu’da İsa Yıldırım gerçeği göz ardı edilemez. İsa Yıldırım’dan bağımsız, Aksu’da yerel politika inşa edilemez. Geçmişte bunun örneklerini gördük. Ama İsa Yıldırım da arkasında, bugün iktidar namzeti olan CHP olmayınca da nereye giderse gitsin rahat bir politika yapamaz. CHP ile İsa Yıldırım arasındaki ilişki ya birbirine kazandıracak ya da birbirine kaybettirecek bir ilişkidir. Her koşulda kazanan da kaybeden de Aksu olacaktır.
Hamza Erdem’in konuşmasını bahane ederek CHP’den istifa etmek, papaza kızıp oruç bozmaya benziyor. Zaten kamuoyu da bu istifanın gerekçesinden tatmin olmamış ki arkasında gerekçeler aramaya, dedikodu gazetesi aracılığı ile de üretmeye başladı bile. Hakkında dosya olduğu, bu nedenle bu konuyu bahane ettiğini düşünenler çoğunlukta. Ancak, benim bildiğim kadarı ile Aksu Belediyesi ve İsa Yıldırım için bir dosya bulunmuyor. Diğer taraftan, istifasından üç gün önce İsa Yıldırım’ın çok istediği üç ilçeyi alması, ardından da istifa etmesi, “alacağını aldı ve gitti” yorumlarına neden oluyor. Kişisel düşüncem, benim tanıdım İsa Yıldırım bu cümleleri hak etmiyordu. Ama papaza kızarak oruç bozması, bana kendisini savunacak alan bırakmadı.
“Boğaz kırk boğumdur” der eskiler. Hamza Erdem’in bir boğumun süzgecinden bile geçirmeden kurduğu cümleler ve İsa Yıldırım’ın bu cümlelerin ardına sığınarak ettiği istifa, sadece her ikisine de değil hem CHP’ye hem de Aksu’ya kaybettirdi.