“Savaş, kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.”
“İsrail, İran’a saldırdı.” Bir sabah böyle uyandık. Zaten yıllardır savaş korkusuyla yatıp kalkıyorduk. 2025 yılında hâlâ savaş korkusu yaşamak, bence insanlığın utancıdır. Savaşlar ortaçağda kalmalı. İnsanlık, geçmiş savaşlardan ders almalı, der dururuz. Dünya devletleri ne yapıyor böyle? Çocukların ölümüne, kadınların gözyaşına seyirci kalıyor. Ne oluyor insanlığa? Filistin’de, Ukrayna’da, , Suriye’de, Yemen’de vb ülkelerde canlar hızla toprağa karışıyor. Dünya devletleri neden duyarsız? İstense bu savaşlar durdurulamaz mı? Elbette durdurulur.
İsrail ile İran, haberlerde öldürme yarışını anlatıyorlar. Kim fazla füze fırlatmış, kim daha çok insan öldürmüş? Bu tür haberlerle övünen ülkelere ne demeli? Silahlanırken hepsi koşar adım gidiyor da bilimsel çalışmalara dünyada ayrılan para silahlanmanın acaba kaçta kaçıdır? Yaşamı savunan azalırken, ölümü kutsayan, öldüreni kahramanlaştıran çoğalıyor mu? Oysa ter, kanı durdurur. Ülkeler, üretime yönelseler, hem daha çok kazanırlar, hem dünya halkları doyar, hem de canlar yanmaz, dünya, yaşanılası bir yer olurdu.
Her zaman savaşı zenginler çıkarır, fakirler ölür. Bu kural neden değişmez? Acaba tersine dönse savaşlar durur muydu? Yine her zaman savaşlar, para kazanmak için çıkarılır derler. İnsanlık, paraya ne zaman doyacak? Güce tapma ne zaman gündemden düşecek? Yani insanlık ne zaman uyanacak?
İran’a saldırıda önce liderler vuruldu. Elbette rastlantı değildi. İran halkının bir kısmı neredeyse bayram sevinciyle bu ölümleri karşıladı. Bunu oturup düşünmeli mi? İran halkı, özellikle kadınlar inanılmaz baskı altında. Bütün dünya biliyor ki yok yere öldürülen gencecik kadınlar oldu. Neymiş başı açıkmış, yarı açıkmış vb. Kadını insan yerine koymayan küflü düşünceli adamlar, üretime değil de kadın bedenine göz dikmişler. O kadar bıkmış ki İran halkı, ölen liderlere üzülmek yerine sevinç gösterileri yapıyor.
Boşuna demiyoruz, karar organlarının yarısı kadın olmalı diye. Kadın savaş istemez. Hem İsrail’de hem de İran’da savaş kararını kadınlar almadı. Kadınlara sorulmadı ama onların çocukları ölüyor, onların canı yanıyor. Artık birisi barışı başlatsın, savaşı başlattığı gibi. Bu savaşların kazananı yok.
“Savaş, ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir,” diye bir söz var. Savaşanlar gün geçtikçe birbirine benziyor. Aslında hepsi baştan kaybediyor. Artık insanlık, savaş aşıklarından, paragöz sermayeden, emek sömürgenlerinden bıktı. Bu savaşları kim tavsiye ediyorsa, onları ön cepheye sürmeli. Öldürme yarışını durdurmalı. Hiçbir yangın, dar çevrede kalmaz, hızla yayılır. Gözyaşı ne kadar çok olsa da yangını söndüremez. Duyarsız kalınmamalı.