19 Mart sonrasında CHP için erken seçim çağrısı daha doğrusu erken seçim talebiyle eylemlilik bir zorunluluk haline geldi. Zira geniş halk kitlelerinin talebiydi erken seçim. CHP de bu talebin açığa çıkmasını sağlayan sürecin (19 Mart) öznesi olarak üstüne düşeni yaptı, yamaya da devam ediyor.

Yozgat, Konya, Beyazıt Meydanı gibi şimdiden tarihe geçen görkemli mitinglerle süreci doğru bir şekilde ilerletiyor. Sokağın nabzını doğru okuyarak ilerliyor.

Bunlar toplumsal hamleler.

Ama bir de olayın hukuki (!) boyutu var.

Biliyorsunuz. Erken seçim için ya Cumhurbaşkanı ülkeyi erken seçime götürecek ya da TBMM erken seçim kararı alacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle bir geleneği yok. Ne olursa olsun, süresini sonuna kadar kullanıyor. Bu nedenle bu seçenek gibi görünmüyor. Diğer taraftan da TBMM’nin erken seçim kararı alabilmek için 360 milletvekilinin erken seçime evet demesi gerekiyor. Bugünkü TBMM’de yer alan partilerin sayılarına baktığımızda bu da mümkün görünmüyor.

Yani, erken seçim için Meclis yolu kapalı gibi duruyor.

CHP’nin elindeki bir diğer koz da ‘ara seçim’.

Anayasa’da ara seçim için, ‘genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez’ deniliyor. Ancak bu durumun bir istisnası var. TBMM’de boşalan üyeliklerin sayısı, üye tam sayısının yüzde beşini bulduğu hallerde ara seçimlerin üç ay içerisinde yapılması yine Anayasa’da ifade edilmiş.

Bugün TBMM’de milletvekili sayısı 592. Yani 8 eksik var. Erken seçim için ise 30 koltuğun boşalması gerekiyor. Bunun için de 22 milletvekilinin daha istifa etmesi gerekiyor.

Ancak olay milletvekillerinin istifa etmesi yetmiyor. Milletvekillerinin istifasını TBMM Genel Kurulu’nun da kabul etmesi gerekiyor. TBMM Genel Kurulu’nda da çoğunluk Cumhur İttifakında. Yani, 22 vekil istifa etse bile Cumhur İttifakı ‘tamam’ demedikçe geçerli sayılmıyor.

Ara seçimin önündeki en önemli engel de bu zaten. CHP’nin teknik olarak bunu gerçekleştirmesi mümkün mü? Milletvekilleri istifa etseler bile TBMM istifaları onaylar mı?

Bu soruların yanıtı belirsiz.

Buraya kadar anlattığım, ara seçimin yapılabilmesi için teknik zorunluluklar.

Olayın bir de siyasal boyutu var.

CHP’nin elini güçlendiren yer de bu siyasal boyut.

Çünkü istifa eden milletvekillerinin TBMM’de engellenmesi, Cumhur İttifakını ‘seçimden kaçan’ bir pozisyona sokacaktır ki, bu da toplumsal mücadeleyi daha da yükseltecektir.

Yani, ara seçim zorlaması CHP adına mantıklı bir hamle.

Peki, hangi milletvekilleri istifa edecek?

Burada da CHP’nin ‘banko’ gördüğü illerin vekilleri istifa ettireceğini ön görmek için kahin olmaya gerek yok.

Bu illerde bir tanesi de Antalya.

14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde CHP, Antalya’da bir isim hariç (Cavit Arı), bütün milletvekillerini değiştirdi. Beş CHP milletvekilinin dördünün ilk dönemi. Dahası, bu dört vekil, milletvekili olarak henüz iki yıllarını doldurmadıkları için özlük haklarını da kazanamadılar. Milletvekilliğinin resmi olarak başladığı yemin töreni 2 Haziran 2023’te yapılmıştı. 2 Haziran 2025’te, bu dört milletvekili özlük haklarını kazanacaklar.

Bu nedenle de, 2 Haziran 2025’ten önce, çok mümkün görünmüyor ama, yapılacak bir istifa eyleminde, Cavit Arı dışındaki vekiller özlük haklarını kazanmadan milletvekilliğinden ayrılmış olacaklar. Bu nedenle, eğer 2 Haziran’dan önce böyle bir süreç işlerse Antalya için en yakın aday, Cavit Arı gibi duruyor. 2 Haziran’dan sonra ise beş vekilin tamamı istifa edebilir pozisyona geçecek.

Sonuç olarak, ama toplumsal ama hukuksal, Türkiye bir iktidar değişim sürecine girdi. CHP’nin kurumsal, Ekrem İmamoğlu’nun lider olarak önderlik yüklendiği bu süreç, zorlu ve sancılı olacak.