Geçtiğimiz hafta sonu CHP kongre süreci içerisinde mahalle delegelikleri seçimleri başladı. Bilmeyenler için özet geçelim. CHP üyeleri, üye oldukları mahallelerde, ya ilçe merkezinde ya da ilçe yönetimin gösterdiği bir yere giderler ilçe kongresinde mahallelerinde kimlerin delege olacağına, başka bir ifade ile kendilerini kinlerin ‘temsil’ edeceğine karar verirler. Teorik olarak doğru olan bu yöntem, uygulamaya gelince bazı farklılıklar içeriyor. Bu nedenle girişte bu özeti yapma ihtiyacı duydum.

Farklılıklar içeriyor. Şöyle ki; mahalle delegeliklerinde, üyeler bütün adayların listelendiği çarşaf bir liste içerisinden kendi uygun gördüklerini işaretlemiyorlar. O ilçe başkanlığına aday isim ya da grubun çıkardığı blok listeyi alıyorlar ve sandığa atıyorlar. Yani üye açısından bir ya da iki dakikalık bir işlem bu. Usul bu olunca da, mahallede seçilen delegeler üyelerin insiyatifini değil, üyelere şu ya da bu nedenle etki etmiş olan isim ya da grubun insiyatifini temsil ediyor.

Bu meselenin bir tarafı. Keşke CHP’de işler bu kadarla kalsa. Öpüp başınıza koyarsınız. Ama o kadarda kalmıyor işte.

Bu delege listelerine etki etmeye çalışan başka güç odakları da oluyor. Onlar, en geri planda, kendi adına hareke ettirdikleri isimlerle süreci yönetiyorlar. İşin kötüsü de bu yönetimde başarılı oluyorlar.

Kimler mi bunlar?

Tabi ki belediyeler.

Çünkü belediyeler, kendi ilçelerindeki üyelerin bir kısmını istihdam ediyorlar. Belediyede istihdam edilmiş bu üyelerde, kendi özgür iradelerinin değil, istihdam edildikleri, başka bir ifade ile eve ekmek götürmek için alın terini akıttıkları yerin amirlerine itaat etmek zorunda kalıyorlar. İtaat etmek zorunda kalıyorlar. Eğer bunu yapmazlarsa, işten atılmasalar bile, sürgün, vb. mobbing durumları ile karşı karşıya kalıyorlar.

İşte geçtiğimiz cumartesi pazar günü bunun bol miktarda örneğini yaşadık.

Örnek mi?

Belediye başkanına karşı listeyi desteklediği için bodrum katında işe gönderileni mi ararsınız? Belediye başkanının telefonda “Benim dostluğumu kaybetmek neymiş, öğrenirsin sen!” diyenini mi? Ya da oy verdiği listeyi ispatlamak için, ilçe çıkışında diğer listeyi belediye görevlisine verip de fotoğraf çektirenini mi? Eğer belediye başkanının desteklediği listeyi desteklemezse, o belediyenin en uzak ve en zahmetli birimine sürüleceği tehtiti alanı mı?

Bu örnekler çoğaltılabilir.

Burada bunların hangi belediyede yaşandığının bir önemi yok. Bir belediye başkanı, kendi ilçesinde bir adayı, başka ilçelerde de başka adayları, hem de açıktan destekliyor. Belki belediye başkanlarının, ben ihtimal vermiyorum ama, bu yaşananlardan haberi yoktur. O zaman, belediye başkanının altındaki isimler hem belediyeye hem de başkana büyük zarar veriyorlar.

Büyük zarar veriyorlar. Çünkü bu duruma tanık olanlar şu soruyu soruyorlar:

Böyle mi kazanacaksınız?