Sonunda beklenen oldu ve Konyaalti Belediyesi’nde, geçmiş dönemin sonunda işe başlayan 67 kişinin işine son verildi.
Konu ile ilgili olarak, tartışmalar ilk başladığında Başkan Cem Kotan oldukça eleştirilmişti. Bu eleştiriler de önemli ölçüde haklıydı. Zira Cem Kotan, sadece işten çıkarmalar değil, genel olarak belediyenin çalışma barışı konusunda çok da başarılı bir sınav verememişti. Son olarak da, dün görevlerine son verilen 67 kişi tuzu biberi oldu.
Cem Kotan bu konuda savunmasını da dün yaptı ve ‘hukuki zorunluluk’ olduğunu söyleyerek, Sayıştay raporlarına gönderme yaptı. Eğer bu eylemi yerine getirmezse hem belediyenin hem de kendisinin zor duruma düşeceğini savundu.
Fakat bu uygulamada başka bir sorun var.
Bugün usulsüz olduğu iddia edilen yöntem, sadece Konyaaltı Belediyesi’nin tasarrufu değil. Parti farkı gözetmeksizin bütün belediyelerde uygulanan bir yöntem. Doğrusu, yanlışı farklı bir tartışma. Benzer uygulama, Konyaaltı Belediyesi ile eş zamanlı diğer belediyelerde de yapıldı. Bu durumda oralarda ise başlayanların durumu ne olacak?
Bu olayın şu anda dikkat çekmeyen tarafı. Ama ya Konyaaltı Belediyesi emsal olursa?
Konyaaltı Belediyesi Başkanı Cem Kotan konu ile ilgili yeterince eleştirildi. Hala aynı cümlelerin üzerinde tepinmenin bir anlamı yok. Bu nedenle diğer aktörler bakalım.
Örneğin Semih Esen.
Dün, belediye önünde eylem yapan ve çadır kuran işçilere destek ziyaretine gitti. Semih Esen’e sormak lazım. “Görev döneminin sonunda bu kadar kadro şişkinliği gerekli miydi?”
O dönem görevde olan üst düzey bir yetkili, bu durumu “bizim en büyük hatamızdı ve adalet duygusu zedelendi” diye tanımlıyor.
Ya da Semih Esen’in bu kadar insanı işe almasına neden olan siyasiler bu konu ile ilgili ne düşünüyor. Onlar bu konudaki sorumluluklarını yükleniyor mu?
Son olarak, şunu da tarihe not düşelim.
Bugün ‘işçi hakları’ için mücadele edenlerin, daha bir ay önce ellerinde beş, altı kişilik isim listesi ile Cem Kotan’a gidip de, “Başkan, sen bu isimlere dokunma, biz de ses çıkarmayalım’ dediklerini unutmayalım.