Bir yolu anlamlı kılan, yolun sonundaki hedefler kadar, o yolu kiminle yürüdüğündür. Çünkü hiçbir yol dümdüz değildir. Yokuşu vardır, inişi vardır. Karı vardır, boranı vardır. Takatinin düştüğü zamanlar vardır. İşte o yokuşta, karda, takatinin düştüğü anlarda seninle birlikte yürüyen tutar elini. Gün olur, sen onun elini tutarsın, gün olur o senin elini. O el her tutulduğunda, daha bir güvende hissedersin kendini. Menziline varacağına inancın artar, güç alırsın o elden.
Gün olur menzile varıldığında da, o yolu birlikte yürüyenlerin gözleri aynı ışıldar, yüzler aynı güler, kalpler aynı çarpar. Artık amaç hasıl olmuştur. Şimdi, yeni amaçlar belirleme, yeni yollar açma zamanıdır.
Tehlikeli zamanlardır, yeni amaçların belirlendiği anlar. Çünkü yol arkadaşlarının değişmesi gerekebilir. Kimisi ‘benden bu kadar’ der. Kimisi yeni amaca inanmaz. Kimisi başka bir amaç belirler ve nihayetinde yollar ayrılır.
Zordur ayrılık. Zordur ayrılık kararı almak. Nice badire atlatılmış, nice bedel ödenmiştir birlikte ama artık yolun sonuna da gelinmiştir.
İşte bu anlarda, bu kırılma anlarında insanın içi acır. Yollar ayrıldıktan sonra özlenir geride kalanlar, ayrılanlar. ‘Keşke burada olsaydı’ denir. Çünkü artık insani süreç başlamıştır. İnsani sürecin en önemli tarafı da ‘vefa’dır. Yollar ayrı düşse bile ayrılanlar gönülde başka bir yerdedir. Onlara saygısızlık, vefasızlık yapılmaz. Hele hele başkalarının önünde küçük düşürme asla yapılmaz.
Bu yollar ayrılanlar içindir.
Bir de yolunu ayırmayıp da, süreç içerisinde büyük hata yapanlar vardır. Çok büyük hatalar yapılabilir. İnsani bir durumdur bu. Üretim varsa, hata da olacaktır. Bu durumda da, gündeme tekrar yol arkadaşlığı gelir. Hata yapan hatasının cezasını elbette çeker. Ama bu ceza, başkalarının diline düşecek şekilde olmaz. Yol arkadaşı, rencide edilmeden cezalandırılır. Eğer ceza, ibretlik olur ve rencide edici bir şekil alırsa, yol arkadaşlığı, yola yakışmayacak şekilde bitmiş demektir.
Sonuç olarak, yol arkadaşlarına ve yolun ürettiği değerlere sahip çıkma durumudur. Yol arkadaşlığına ve yolda üretilen değerlere sahip çıkmak aynı zamanda yaşama ve tarihe sahip çıkmaktır.
Ne mutlu bunu başaranlara…