Filmlerdeki gibi olmasa da siyaset olarak distopik bir dönemden geçiyoruz. 
Artık siyaset, toplumun gelişim yasaları içerisinde yaşanan ayrışmaların çok ötesinde kırılımlar içerisinde vücut bulabiliyor. Daha da önemlisi, bu kırılımlar karşılık da buluyor.
Son bir haftayı gözümüzün önüne getirelim ve yaşanan en net örnekten yola çıkalım 
14 Mayıs 2023 seçimlerinde İyi Parti Hatay Milletvekili adayı olan Gökhan Zan, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, bu defa Türkiye İşçi Partisi Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak karşımıza çıkıyor. 
Hadi Gökhan Zan'ı bir nebze de olsa anlarım. Bireysel olarak, siyaset denen ummanda kendisine yol arıyor.
Eyvallah.
Peki Türkiye İşçi Partisi'ne ne demeli?
Ya da, Cumhuriyet Halk Partisi.
Aday gösterildiği saat itibarı ile başka bir partide üyeliği devam eden isimleri kamuoyuna duyurmadı mı?
Kurumsal bazda böyle de, bireysel olarak farklı mı?
Aday adayı olduğu partide aday gösterilmeyince, elinde dosyası ile parti parti gezen nice isim gördük bu bir hafta içerisinde. Kimisini, adayı sevdigimiz için benimsedik, kimisini de yerden yere vurmadık mı?
Büyük konusmayayım ama bu duruma sosyologlar 'anomi' değerlendirmesi yapsa yeridir. Çünkü, toplumu birarada tutan değerler birer birer elimizden kayıyor ve ortaya inorganik bir yapı çıkıyor.
Aday gösterme ve aday gösterilme kriterleri mutlak kazanmak üzerine kuruluyor ve bu kurgu her türlü düşünce ve siyaseti alanın dışına itiyor. 
Biliyorum, geçmişe rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı ama insan, geçmişin devrimci - ülkücü, liberal - sosyal demokrat ayrışmaların özlüyor. 
Çünkü bugünkü yapıda geldiğimiz nokta, "yok birbirimizden farkımız. Ama biz Osmanlı Bankasıyız" reklam cümlesine rahmet okutuyor.
Ez cümle, köklerinden, doğasından kopmuş, inorganik bir siyaset ile katkı karşıyayız.
İnorganik siyasetin toplumu taşıyacağı nokta da, inorganik yurttaş olacaktır.
İnorganikler, nassınız, eyi misiniz?
Eyisiniz, eyi!